6

5 0 0
                                    

Multide:Berk abimiz

Yaklaşık yarım saat önce çıkmıştı Berk abi ameliyattan. Ama İdil hala uyuyordu. Doktorun söylediğine göre ameliyat başarılı geçmişti. Kafatasındaki bir sorun yüzünden almışlardı ameliyata. Onun haricinde bir kol kırığı ve bir tane de omurga zedelenmesi vardı. Ucuz kurtulmuştu yine de.
Berk abi ameliyattan çıkınca ve durumunun iyi olduğunu öğrenince annemler bu sefer sevinçten ağlamaya başlamışlardı. Ameliyat yaklaşık 4 saat sürmüştü. Ama o 4 saat benim için 4 asır gibi geçmişti. Biyolojik olmasa bile o da benim abimdi sonuçta.
Koridorun başından gelen İdil'in sesiyle hemen yerimden kalktım. Rengi serum sayesinde biraz olsun yerine gelmişti. "A-abim nerde? Kötü bir şey yok değil mi? Hem olsa söylersin sen?" Yüzüme emin olmak istercesine bakıyordu. Hem soruyu bana sormuş ama cevabını da kendisi vermişti.
Başka zaman olsa bu haline gülerdim ama ortam müsait değil kızlar!
"Berk abi gayet iyi bir tanem. Sadece kafatasında ufak bir sıkıntı çıkmış, onun haricinde omuriliğinde biraz zedelenme ve bi kaç yerde kırık.
"Yani durumu iyi. Kötü giden şeyler yok" söylediğine olumlu anlamda başımı salladım. Bana tekrar sarıldı ve ağlamaya başladı. Ama bu sefer ki kaybetme korkusundan değil, mutluluktandı.
"Hey, hey, hey! Bluzumu sümük tarlasına çevirdin pis şey" Eğer daha fazla ağlamaya devam etseydi ben de ağlayacaktım, ki insanlar arasında ağlamaktan nefret ettiğimi söylemiştim.
"Abim nerde? Şu anda onu görebiliyomuyuz? "
" Muhtemelen yeni uyanmıştır. Ayça teyzeler yanındadırlar büyük ihtimal. Ha bu arada unutmadan, Ayça teyzeme de bi görün. Kadın resmen hangi çocuğuna üzüleceğini şaşırdı."
Başını sallayıp abisinin oda numarasını öğrendikten sonra oraya doğru yöneldi. Ben de hava almak için aşağı indim. Hastane kokusundan midem bulanmıştı çünkü. Hem kim severdi ki bu kokuyu?
Binanın hemen yanındaki banka doğru yöneldim. Temiz havayı içime çektim. Evet iyi gelmişti.
Yanıma birinin oturduğunu fark edince başımı o tarafa döndürdüm ve kahvenin en tatlı tonuyla bana bakan Çınar'ı fark ettim. Ah! Tab yaa! Bana en çok yardımı dokunan çocuğa teşekkür dahi edememiştim. Ama bi de şu vardı: Bana neden yardım etmişti? Sonuçta o da diğerleri gibi boş boş durabilirdi. Zaten beni tanıyalı en fazla 5 veya 6 gün olmuştu.
Kafamda deli sorular..........
"Bana sadist gibi bakmayı kesermisin bi."
"Şeyy..... Ben. Pardon. Yani teşekkür ederim. Sen olmasan İdil'i hastaneye getiremezdim" Niye heyecan yapmıştım ki sanki. Alt tarafı bir teşekkür edecektim değil mi? Heyecanımı gizlemek için konuşmaya devam ettim
"Aslında beni sadece 5 gündür tanıyorsun. Arkadaş bile değiliz. Yani sende diğerleri gibi kenardan izleyebilirdin beni. Bizi. Yardım etmek zorunda değildin."
"Evet haklısın seni sadece 5 gündür tanıyorum. Ve yine evet biz arkadaş değiliz. Unuttun mu? Biz sırdaşız. Ayrıca diğerlerinin kenardan izlemesi sikimde bile değil. Çünkü onlar 'diğerleri'. Ve ben bazı konularda asla umursamaz olmam sırdaş" deyip kantine doğru gitmeye başladı. Galiba haklıydı, biz arkadaş değil sırdaştık. Ama playboy tipli bir çocuktan bu sözleri beklemezdim ki bence gerçekten playboy'du.....

Pc'den yazdığım için biraz zor oluyor kusura bakmayın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Siyahın Gölgesi (Askıya Alındı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin