Kurtarıcım Neslihan

4 0 0
                                    

Çok geçmeden şükür ki telefonum çaldı.Yoksa kendi kendime konuşmaktan deliye dönücektim. Arayan Neslihan'dı. Neslihan benim en yakın arkadaşım. Onunla arkadaşlığımız tam 7 yaşındayken ilkokul sıralarından başlamıştı.Vay be 10 sene ne çabukta geçmiş.
- Efendim Neslihancım diyerek telefonu açtım.
- Canım aradım ama derste değildin demi ?
- Yok, bugün gitmedim kursa.
- Eee napıyosun evde ?
- 4 tane manyakla uğraşıyorum.
- Hayırdır, Murat'ın bilmediğimiz üçüzleri mi ortaya çıktı yoksa.
- Ona bile razıyım şuan biliyor musun.
- Durum baya ciddi galiba.
- Boşver, sen neden aramıştın ?
- Bu sabah beni Sevilay aradı. Babasıyla birlikte at binmeye gidiceklermiş. Merveyle birlikte sen de gel dedi.Ne dersin gidelim mi ?
- Hiç havamda değilim Neslihan, başka zaman gitsek olmaz mı ? Hem ben daha önce hiç ata binmedim.
- Ya gidelim işte. Benim de çok iyi olduğum söylenmez. Hem evde napıcaksın, kafan dağılır.
- İyi peki madem, ben bir annemi arıyım söyliyim. Kaçta nerde buluşuyoruz ?
- Viran Pastane'sinin önünde, saat 2 de.
- Tamam anlaştık, görüşürüz o zaman.
- Görüşürüz canım.
Telefonu kapattıktan sonra annemi arayıp hemen haber vermeliydim. Ama ararsam bu saatte senin derste olman gerekmiyor mu diye sitem edebilirdi. Sonra sesim titrer, yalan söylediğimi de anlardı . En iyisi mesaj atmalıydım, evet evet mesaj atmalıydım.
"Annecim, beni Neslihan aradı.Sevilay ailesiyle birlikte at binmeye gidiyormuş, bizi de çağrıyor.Ben kurstan sonra oraya geçicem,haberin olsun."
Evet, çok güzel oldu.Mesajı atar atmaz annemden cevap gelmişti bile.
" Tmm cnm iyi eğlenceler :) "
Mesajı okurken çok gülmüştüm. Şimdiki ebeveynler de bir başka canım. Şuna bak 'tmm,cnm'miş. Az değiller az. Birde bize derler, güzel Türkçemizi mahvediyorlar haberleri yok, diye de sitem etmedim değil.
Saate baktım,saat daha 11'di. Uykumda kaçmıştı. Zaten bu sesle uyumak da mümkün değildi ya, neyse.En iyisi kitap okuyum bari, vakit geçer diye düşündüm.Odama geçtim.Okulun kütüphanesinden aldığım Balzac'ın Vadideki Zambak romanını yatağıma uzanarak okumaya başladım. Ama kitaptan da hiçbir şey anlamadığım ortadaydı. Yukarıdaki şu gerizekalı müzik bütün günümü mafetmişti. Bende kitabı kapattım, el mahkum istemeye istemeye müziği dinlemeye başladım. Fakat doğruyu da söylemek gerekirse sesi güzelmiş yukardaki bilmişin. Bende farkında olmadan şarkıya eşlik etmeye başlamıştım bile.
" Dünya döner bir gün daha
Yeryüzünde aşk durdukça
Gece erken bitse bile, korkma
O hep seninle kaldıkça
Biliyorsun gitmem gerek
Yollar bitmez düşünerek
İster sonuç de, istersen sebep
Bu düğümü çözmem gerek "
Napıyordum ben ya, az önce kızdığım adamın şarkısına eşlik mi ediyordum. Kendine gel Merve diyerek silkindim. Saate baktım, saat daha 11.30' du. Ne yani daha yarım saat mi geçti. Neslihan' ı aradım ama açmadı. Aradan 10 dk sonra bana geri döndü.
- Alo Neslihan
- Efendim canım
- Neslihan benim canım çok sıkılıyor. Acaba ikiye kadar bişeyler mi yapsak.
- Iıı.. ufak bir işim vardı ama tamam olur canım. Sen hazırlanmaya başla. Yarım saat sonra okulun önünde buluşuruz.
- Tamam çok iyi olur, görüşürüz o zaman diyerek telefonu kapattım.
Hemen hazırlanmaya başlamalıydım. Çünkü Neslihan bekletilmekten pek hoşlanmazdı. İlk önce banyoya girip dişlerimi fırçaladım.Daha sonra kot pantolonumu ve en sevdiğim kırmızı tişörtümü giydim. Çünkü bu tişörtü bana babam almıştı. Ne çokta özlemiştim onu. Keşke bir an önce işlerini halledip Türkiye'ye dönebilseydi."Ama biliyorum ben çok yakında gelicek benim canım babam."diye iç geçirdim.
Neyseki saat ilerliyordu, bu kadar duygusallık yettiğine göre hazırlanmaya devam etmeliydim. Hemen saçlarımı tarayıp hafif bir makyaj yaptıktan sonra çıkabilirdim. Ağır makyajlar biz gençlerin ciltlerini maf ediyormuş,annem hep öyle der. Nitekim de planladığım gibi oldu. İşlerimi halletmiştim bile.Çantamı aldım, ayakkabılarımı bile doğru düzgün giymemişken, tam kapıyı kilitlicektim arkamdan birinin bana seslendiğini fark ettim.
- Bakar mısın ?
- Ben mi ?
-Evet,sen. Şeyy sabah Emre'nin tavrı için kusura bakma,onun adına ben özür dilerim.
- Emre ???
- Üst katınıza taşınan yeni komşunuz.
- Hee, şu görgüsüzü diyosun.
- Görgüsüz değildir aslında, biraz asabiydi o kadar.
- Tabi tabi, belli.
- Gerçekten öyle,çok iyi bir çocuktur.Sadece birazcık moreli bozuktu,size patladı.
- Ben ona patlamak nasıl olurmuş gösterirdim de neyse.
-Aceleniz mi var ? Ben tuttum galiba.
Umursamaz bir tavırla;
- Sonunda anlayabildin kalpoçino dedim.
- Kalpoçino ??
Tuhafına gitmiş olucakki yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Halbuki biz Neslihanla tanımadığımız kişilere kalpoçino derdik,bir anda ağzımdan çıkmıştı işte. Yüzündeki şaşkınlık ifadesi geçmiş olucak ki;
- Peki tamam, buyrun önden gidin o zaman dedi.
- 7.kattan inmemi beklemiyorsunuz heralde. Orda konuşacağınıza ben ayakkabılarımı bağlayıncaya kadar asansörün düğmesine bassanız ya.
Yine tebessüm ederek;
- Peki peki tamam, basıyorum dedi.
Ayakkabılarımı giyme işi bittikten sonra asansör gelmişti bile.Birlikte asansöre bindik. Asansör de;
- Bu arada ben Murat diyerek kendini tanıttı.Bir anda
- Ama hayatımda iki Murat fazla diyivermiştim.
- Anlamadım ??
- Erkek kardeşimin adı da Murat. Kendisi tam bir baş belası da o yüzden söyledim.
- Çok seviyorsunuz galiba onu.
- Çooooooook
- Anladım anladım dedi ve ikimizde gülümsemiştik bu sefer. Ardından;
- Peki sizin ? dedi.
- Anlamadım.
- Adınız ?
- Aaa kusura bakmayın,Merve ben dedim ve tokalaştık.Asansörden indiğimizde sitenin önüne kadar eşlik ettim ona,sonra da ayrıldık. Saate baktım, saat 12'ye geliyordu. Neslihan bana çok kızıcaktı.Okulun önüne kadar koşmaya başladım. Okula vardığım da ise Neslihan çoktan ordaydı. Elinde de bir poşet vardı.
- Nerdesin kızım ya,kaç saattir seni bekliyorum.
- Geldim işte, bugün başıma gelenleri bir bilsen.
- Ne oldu, anlat.
- Bir yerde oturalım da anlatırım. Senin elindeki poşet ne ?
- Önemli birşey değil ya.Ankara'daki teyzemden kargo gelmiş, buraya gelirken onu da alıyım bari dedim.
- Bakıyorum da bayağı hızlısın kuzum.
- Yok güzelim ben hızlı değilim, arkadaşım çok yavaş.
- Lafı dokundurmasan olmaz.
- Peki peki, nereye gidiyoruz şimdi şaşkoloz söyle bakalım.
- Yemek yer miyiz, aç mısın?
- Çok değil, bizim cafeye gidelim mi ?
- Sence hayır der miyim ?
- Tamam o zaman,hadi gidelim.
Neslihan'ın babasının şehrin tam göbeğinde bir cafesi var.Emekli olduktan sonra işletmeye başladı. Allah gani gani arttırsın,çokta müşterisi var.Biz de ne zaman dışarı çıksak buraya muhakkak uğrar,nefis tatlılarından yeriz.
Cafeye geldiğimizde Mehmet amca -Neslihan'ın babası- bizi kapıda karşıladı.Mehmet amca;
- Kızlar bugün sizin at binmeye gitmeniz gerekmiyor muydu?
Neslihan;
- İkide gidicez,ikiye kadar burda birazcık vakit geçirelim dedik babacım.
- Tamam,iyi yaptınız.Elimde nefis bir mozaik pasta var,sıcak çikolata ile birlikte birazdan servise hazır olur bayanlar. Siz müsait bir yere geçin, getiriyorum ben dedikten sonra bizde boş bir masa bulduk ve karşılıklı oturduk. Benim meraklı arkadaşım daha fazla dayanamadı ve;
- Sen dökül bakalım,ne oldu niye bu kadar sinirliydin telefonda.
- Ya boşver,geçti zaten.
- Anlat dedim.
- Anlatıcam ama gülmek,dalga geçmek,kahkaha atmak yok.
- Daha fazla meraklandım şimdi.Söz veremem biliyorsun şaşkaloz.
Bak şimdi diyerek sabahtan beri başımdan geçenleri en ince ayrıntısıyla anlatmaya başladım. Anlatmam bittiğinde Neslihan;
- Murat senden 50 TL mi aldı,hemde Burçak'ın doğum günü için.
- O kadar şey anlattım,sen buna mı takıldın.
- Yaa kızım ne diyebilirim ki . Kursu ekmissin,Murat'a para kaptırmışsın, üst katındaki komşun tarafından pembe geceliklerinle afişlenmişsin, birde tanımadığın bir adamın yüzüne kalpoçino demişsin. Ben sana şaşkoloz diye diye sen iyice şaşkoloza döndün Mervecik. Yok valla,bundan sonra demicem.
- Yaa Emre'yi öldürmek istiyorum. Sabah sabah rezil etti beni.
- Emre kim ?
- Üst katıma taşınan ukala çocuk işte.
- Hee tanıştınız yani.
- Yok hayır, Murat söyledi adını. Sence çok gülmüşler midir bana ?
- Eee birazcık.
- Offffff
- Hiç oflama bana.Dost acı söyler.
- Dost acıyı tatlı söyler.
- İşte her neyse. Keşke pembe geceliklerinden vurmasaymış,o çok kötü olmuş.
- Yok yok ben alıcam yaptıklarının intikamını.
- Napıcaksın şaşkoloz ?
- Düşmanı silahıyla vurucam. En uygunsuz bir zamanda müziği son ses açıcam, rahatsız olsun bay bilmiş.
- Heh,haklıyken haksız duruma düş aferin sana.
Mehmet amca nefis mozaik pastalarıyla yanımıza kadar gelmişti. Servis yaptıktan sonra boş bir sandalye çekip o da oturdu. Onunla hoş muhabbetler ettik,sıcak çikolatalarımızdan içtik.Sanırım günüm güzel geçmeye başlamıştı.Mehmet amca;
- Neslihan siz geç kalmıyor musunuz ? Saat 2'ye geliyor kızım.
- Eyvah ! Geç kalıcaz,yürü Merve yürü.
- Yaa tamam kızım ya, acele etme.Ücreti ödeyim,geliyorum dedim.
Fakat her zamanki gibi Mehmet amca buna izin vermedi."Benden olsun." dedi. Anlamadığım Mehmet amca ' nın da Neslihan gibi acele eder bir hali vardı.Halbuki bugün müşteri de çok yoktu.
- Hala ne duruyorsun Merve orda.Haydi, geç kalıcaz.
- Tamam kızım ya çekiştirme,geldim işte.

Buda Benim Hikayem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin