BÖLÜM 3**

120 9 0
                                    

Medya: Miray Soyhan
Playlist: Soner Avcu»Sen Yokken

"Sana yolculuk yapmak   istiyorum. Kes gönlüne bir bilet 'can' kenarı olsun."
                     -Cemal Süreyya

Bazen bir şeyler olur. Bizi değiştiren istemediğimiz şeyler yapmamızı sağlayan... Benim durumumda aynı şekilde. Sevgi, şefkat, merhamet veya ilgi görmediğim bir ailem, 13 yıldır gözümü kendi dışında herkese kör ve yine kendisi dışında herkese sağır yapan, benden haberi dahi olmayan o çocuğa  sahip biri olarak hayatımın pek anlamlı olduğu söylenemez. Kendim bir şeyler başarmaya çalıştıkça buna hep bir engel çıkıyor. Bir şeylerin değişme zamanı geldi ama sanırım ben henüz o zamanda değilim.

Sabah uyandığımda başımın ağrısından gözlerimi bile açamadım. O mesajda neyin nesiydi öyle? İki gün boyunca etkisinden çıkamamakla beraber onu düşünmekten hafta sonum bitmişti ve yeni bir haftaya merhaba diyordum. Fakat unutmaya kararlıydım. Bir yandan da kim olduğunu deli gibi merak ettiğim gerçeği vardı birde.Mesajı okuduktan sonra hemen numarayı kaydedip whatSapp da bir şey bulabilme umuduyla bakmıştım ama bir şey çıkmamıştı. O saçma uygulama bile bulamamıştı kim olduğunu. Benim numaram kimsede yoktu ki hatta insanların benim telefonumun olduğunu bile bildiklerini zannetmiyorum. Çünkü okulda, dışarda hep mp4 kullanırdım. Telefonumu sadece bir kaç şeyden ötürü kullanırdım. Bunu size şuan açıklayamasamda yakın bir zamanda öğreneceğinizi bilin.

Bunu daha sonra düşüneceğimi bir kenara yazıp hemen duşa girdim. Kısa bir duştan sonra siyah bir tisört ve  siyah bir pantolonla hazırlanmış aşağı iniyordum. Allahtan okulumuzun öyle diğer okullar gibi forma takıntısı yoktu. Tabiki formamız vardı ama üstünde pek durulduğu söylenemez. Dürüst olmak gerekirse, durum benim için böyleydi. Babam ilk defa benim için bir şey yapmış okul müdürüyle kıyafetim hakkında konuşmuştu. Bu da benim için mükemmel bir şeydi. Sadece tüm okul formalı iken benim o beyaz formaların içindeki siyah görüntüm biraz belki çok az korkutucu olabiliyordu bazen. Ama buna takılmıyordum. Dikkat çekmeyi sevmesemde alışmıştım artık.

    Meryem ablanın yaptığı tosttan bir tanesini elime alıp çıktım. Hava kapanmıştı. Sonunda dedim içimden sonunda sonbahar geldi. Eylül ayının son günlerine giriyorduk ve hava ne kadar kapalı olsada soğuk değildi. Sonbahar en çok sevdiğim mevsimdir. Annem benimle çok az konuşur, o zamanlarda da beni hep kışa benzetir. Soğuk ve sessiz. Her ne kadar kışa benzesemde benim mevsimim sonbahardı. Kışı severdim ama dışarda kalan insanlar aklıma geldikçe kendime sinirlenir, onlara yardım etmeye çalışırdım. Elimden geldiğince.

Okula vardığımda dolmaya başladığını farketmiştim. Kimse ile göz göze gelmeden sınıfıma çıkıp, matematik defterimi açmıştım. Turgay hocanın ne kadar dakik ve derse önem veren biri olduğunu anlayalı çok olmuştu. Ve oda kısa bir süre sonra gelmiş konuyu anlatmaya başlamıştı.

   Sinirlendiğimde, üzüldüğümde yine her zamanki gibi seni yazıyorum. Sen bazen defterimin en dip köşesinde, bazen kitabımın kıyısında, bazen ise telefonumun notlar kısmındasın. Sen heryerdesin. Heryerde.
Düşünsenize kim sevdiği insanı telefonunun notlar kısmına not ederki? Üstelik o telefonun başına her an bir şey gelebilir öyle değil mi? (yazar bunu hep yapar ) Ben kendimi bildim bileli onu yazıyorum. Onu yazabilmek için yazmayı yaşıtlarımdan daha çabuk öğrenmiştim. İlk 7 yaşında yazmıştım onu 17 yaşındayım hala onu yazıyorum. İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de öyle olur derler. Ve ben yedimde onu severken yetmişimde de onu seveceğime eminim. Küçük bir kız düşünün dalgalı kahve saçları ve yeşil gözleriyle sevimli denilebilecek bir kız çocuğu. Merdivenlere oturmuş, korkuluklardan küçük somurtkan suratlı bir çocuğu izleyip, onun yüz hatlarını ezberleyen bir kız çocuğu.

MESAFEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin