Part 11 ''Just Let Me"

1.7K 82 21
                                    

BÖLÜM 11

Ağlayarak uyumak gerçekten berbat bir şey! Uyandığında sanki beynin patlıyormuşçasına ağrıyor. Ondan daha beteri ise uyandığında bile hala ağlıyor olman. Bu sefer başımı yerinden sökmem gerekecek.

Cidden.

Kopsa bu kadar ağrıyamaz.

Abartmıyorum.

Denize düşse bu kadar ıslanmayacağını düşündüğüm yastıktan kafamı kaldırdım ve saçlarımın da yastık kadar ıslak olduğunu fark ettim. Yavaşça doğrulup tutulmuş sırtımı koltuğa yasladım. Tabii burada uyursam böyle olur. Böylece başım sırtımla birleşmiş ağrıyı ikiye katlamışlardı. Koltuktan kalktım ve ilaç çekmecemi açtım, içinde bulduğum en kuvvetli ağrı kesici iğneyi aldım.

Ne?

Haplarla uğraşamam. Hem bu daha çabuk ve daha etkili. İğneyi sol koluma sapladım ve kendimi tekrar koltuğa bıraktım. Daha iyi hissetmeye başladığımda banyoya girdim, küveti doldurdum ve içine bulduğum renkli duş jellerini boca ettim. Kendimi sıcak suya bıraktım. Gözlerimi kapattım ve uzun bir süre hareketsizce yattım.

Gözlerimi açtığımda su soğumuştu köpükleri akıtıp banyodan çıktım ve üstüme şirin bir bornoz geçirdim. Odama geçtiğimde yatağımın beyaz çarşafının kanla kaplı olduğunu gördüm ve bir çığlık attım. Bunu neden yaptığım hakkında bir fikrim yok. Sonuçta son yıllarda kandan bol ne görmüştüm? Çıplak ayaklarımla ses çıkarmadan odadan çıktım ve kolidora bakınmaya başladım. Karanlıktı ve hiç bir şey gözükmüyordu. Sonunda merdivenlerin oraya geldiğimde aşağıdan bir kırılma sesi duydum ve merdivenin korkuluğuna sindim ve yerdeki kırık bacağıma battı. Ah!! Nerden çıktı ki bu ağzımdan büyük bir inleme çıktı.

''Ivy!!?''

Güçsüz sesiyle haykırdı.

Justin?

Bacağımda ki acıyı ve kanı önemsemeden merdivenlerden aşağıya koştum. Justin yerde yatıyordu.

Hareketsizce.

Sonunda kalkıp ışığı açtım ve hayatımda attığım en yüksek çığlığı attım. O-o ölmüştü. Bu sefer gerçekten. Gözlerimden akmaya başlayan göz yaşlarımla onun yanına koşup çömeldim. Gözleri açıktı ama nefes almıyordu kalbini dinledim ama atmıyordu. Gözyaşlarım durmak bilmezken hala ne yapacağımı bilmiyordum. Ambulansı aramaya karar verdiğimde elimin yanından seken kurşunla arkama döndüm.

Taylor?

Benim "piç sırıtışı" olarak adlandırdığım sırıtışını takılıp bana doğru yaklaştı. Telefonu yere fırlatıp yüklesek topuklularıyla onu kullanılmaz hale getirdi.

"Ortalıktan yok olmuştun ve sonunda mutluydum biz neredeyse aile oluyorduk ama yine mahvettin her şeyi mahvettin!!"

Dişlerinin arasından konuşurken tısladı ve konuşmaya devam etti yanağından süzülen yaş dikkatimden kaçmamıştı.

"Bir kez olsun tamamen gidip bizi rahat bırakamaz mısın izin ver bu sefer mutlu olayım ona izin ver"

Sona doğru incelen sesinin ardından ağlaması şiddetlenmişti. Elimi omzuna koymak üzere uzatmışken ağzımdan su dolduğunu hissettim ve aniden gözlerim açıldı yanıyorlardı.

Aman Tanrım.

Uyuya kalmışım hem de küvette. Küvetten çıkıp yanmakta olan gözlerimi suyla yıkadım. Fazla su yutmamıştım. Bornozumu giydim, kapının koluna uzanmışken içimde bir sızı hissettim gördüklerim rüya değilse? Hem Taylor orada ne arıyordu ne demeye çalışıyordu ona ne yapmıştım?

Sonunda derin bir nefes aldım, gözlerimi kapattım ve kapıyı açtım. Gözlerimi beni gerçekten rahatlatmış bir sesle açtım Justin!

''Ne s*kilmeyi bekleyen gelinler gibi dikiliyorsun gözlerini aç ve gel buraya''

Gözlerimi açıp ona doğru koştum ve kollarımı boynuna sardım. Başta şaşkın şaşkın bir şey yapmadan dursa da o da kollarını belime doladı. Uzun süre ona sarıldıktan sonra aklıma bornozla olduğum geldi ve ondan ayrıldım. O benden bir açıklama beklerken ben dolaptan bir çift eşofman ve iç çamaşırlarımı alıp banyoya girdim ve kapıyı kilitledim. Malum bu Justin ben giyinirken odaya dalar mı dalar.

Giyindikten sonra banyodan çıktım Justin yatağa yatmış beni bekliyordu. Başının altında birleştirdiği ellerini kıpırdattı ve gözleriyle gelmemi işaret etti. Gidip yanına oturdum. Bu sessizlik fazla sinir bozucu şuan onun beni sorulara boğması ya da iğnelemesi falan gereken kısımdaydık?

''Az önceki ahtapotluğunu neye borçluyuz?''

Eveet şimdi başladık. Sessizlik daha iyiydi sanki. Kafasını bana döndürmesiyle çok önce kapadığım gözlerimi fark etti ve şah mat! İlk daha düzgün rol yaptım ve beni uyuyorum sandı! Ve beklenmeyen diğer bir hareket ise yavaşça kalktı üstümü örtüp yanağıma bir öpücük bıraktı! Ardından şok olmuş bir ben bırakıp gitti. Gittiğine emin olduktan sonra gözlerimi açtım yine bir rüyada mıyım kontrol etmek için kendimi cimcikledim. Ve beklenmeyen cevap hayır hepsi gerçekten olmuştu. Elimi öptüğü yere götürdüğümde yüzümde istemsiz olarak bir gülümse oluşmuştu.

Evet o benim zayıflığımdı. 

Ve ben ona koşulsuz şartsız ve geri dönülmeksizin aşık olmuştum.

Taylorun ne demeye çalıştığını neye mal olursa olsun öğreneceğim.. 

Sadece merakımdan değil bizim için kaybettiklerim için tekrar elde etmek istediklerim için.

Geliyorum. 

Ama bu sefer daha güçlü ve kesinlikle daha acımasız. 

İşte şimdi kazanmaya oynuyorum.

------

Selamlaaar :D Gelen vote o kadar hoşuma gitti ki internet paketi aldım ve telefondan yb yazdım (: Umarım beğenmişsinizdir ^^ Kısaysa özür dilerim ama telefondan yazmak çok zor :( Fazla ekşınlı olmamış olabilir ama bu geçiş bolumu sayılır ondan ama gelecek bölümlerde çok ekşın olacak *-* Bu size benden bayram hediyesi olarak gelsin asddghjjk :D Ayrıca geçen bölüme gelen mükemmel yorumları -okurken ağazım açık okudum mutluluktan uçtum :) - bu bolumdede görmek istiyorum :) okuduğunuz için teşekkurler sizi seviyorummmm xx <3

SomeDay -A Another Justin Bieber Fan Fiction Türkçe-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin