"Baba , dedi genç kız. Lütfen ben İstanbul'a gidip okumak istiyorum. Biliyorsun ne kadar çalışıp çabaladığımı. Hem derslerim de çok iyi."
Aslında babası öyle geri kafalı adam değildi. Zamanında kendi de okumuştu. Kızı da çok çalışkandı, söz getirmezdi biliyordu ama millet ne derdi. "Ağa'nın kızı İstanbul'a okumaya gitmiş ayıp değil mi?! derlerdi. Bir müddet heyecanla bekleyen kızına baktı. Gözlerinden belli oluyordu okumak istediği.Düşündü..
"Ben ağa, kızını elin memleketine göndermiş, dedirtmem Asya." Kızı üzüntü ve kızgınlığıyla söylenmeye başladı.
"Ne olur da bir gün millet ne der ne yapar demesen. Benim okumama sen izin verdikten sonra kim ne der? Lütfen baba gidip okuyayım ne istersen yaparım söz. Okuldan eve evden okula gidip gelirim. Hatta kapıya koruma bile koydur. Her şeyin haberini sana verirler. Aklın bende kalmaz böylelikle.Ne dersin baba? Olur mu öyle?" Beklentiyle baktı babasına.
Üzülmesin istiyordu kızı. Okumasını istiyordu fakat şu töreler artık Fikret ağanın canını sıkar olmuştu. Kendisinden başka ağalar da vardı tabii. Biraz düşünüp öyle karar vermek istedi.
"Hele sen git odana. Ben biraz düşüneyim," dedi babası. Asya bir umutla kafasını sallayıp çıktı odasına. Daha üniversiteye yeni geçecekti. Çok heyecanlıydı Asya. Babası ve biricik annesi onu el bebek gül bebek büyütmüşlerdi. Çok değer verirlerdi ona. Asya hemen test kitaplarını gelişigüzel masanın üzerine dökerek soru çözmeye başladı. Bir süre sonra başını test kitabından kaldırıp dışarı baktı. Hava kararmaya başlamıştı. Hemen aşağı inip annesinin yanına gitti. Yanağına sulu öpücük kondurup ;
"Annecim geç sen otur. Sofrayı ben kurarım dedi." Annesi konuşan kızına baktı. Ne kadar da güzeldi kızı. Kehribar rengi gözleri, esmer teni, burnundaki küçük hızması, kahverengi saçları ve orantılı vücut ölçüleriyle mankenlere taş çıkarırdı. Aynı Fikret Ağanın gözleri gibi diye geçirdi içinden. Ne çok severdi kocasını. Aslında İstanbulluydu Aynur Hanım. Tesadüf eseri karşılaşmıştı kocasıyla. İlk görüşte aşık olmuşlardı birbirlerine.Kaç yıldır evli olmalarına rağmen kürtçe konuşmayı bilmiyordu Aynur hanım.Bu durumda kızı da bilmezdi hiç. Evlenip dünyaya getirmişti Asyasını ve Kadirini. Asya 18 yaşında Kadir ise 14 yaşındaydı daha. Asya sofrayı kurup ailecenek oturmuşlardı sofraya. Yemeklerini yiyip çaylarını içtiler. Geç olunca Asya iyi geceler diyip yatağına geçti. Acaba babam ne karar verdi diye geçirdi içinden. İnşallah giderim okumaya deyip uykuya verdi kendini.
Sabah erkenden uyandı Asya. Hemen banyoya girip ihtiyaçlarını giderdi. Uzun siyah eteğini beyaz tişörtünü ve hırkasını giyip aşağı indi. Evin çalışanlarına sabahın hayrını verip ailesine kahvaltı hazırlamaya koyuldu. Birazdan merdivenlerden inen anne babasını görüp yanlarına gidip günaydın dedi. Babası şaşırdı. Normalde kızı hiç erken kalkmazdı. Gülümsedi yaşlı adam. Niye ki İstanbul'a okumaya göndersin diye böyle yapıyordu Asya. Sofraya oturup kahvaltı ettiler. Fikret Ağa doyduğunu anlayınca ayağa kalkıp "Kızım birazdan benim çalışma odama gel. Konuşacaklarım var,"dedi. Asya kafasını sallayıp babasının arkasından gitti. Ne konuşacaklarını biliyordu ve içini stres kaplamıştı kızın. Babasının karşısına oturup ellerini birbirine bağladı genç kız.Fikret Ağa;
"Kararımı verdim kızım" deyince Asya daha çok gerilmişti.Beklentili gözlerle babasına baktı.
"Kızım çok düşündüm. Aslında çoğu aile Mardin gibi bir yerde, değil İstanbul'a gönderip okutmak burada bile okutmazlar. Fakat benim sana güvenim tam kızım. Ben senin gözlerinde gördüm okuma isteğini. İstanbul'a gideceksin ve senin her ihtiyacın karşılanacak. Gözetilip her ihtimale karşı koruman olacaktır."
Asya buğulanmış gözlerle babasına baktı. Aslında babası bu konuyu Aynur'la konuşmuştu. Onun da sözünü almıştı. Aynur Hanım da istiyordu kızının okumasını.Hemen gidip babasının ellerini öptü.
"İyi ki benim babamsın. Seni çok seviyorum. Bana güvendiğin için çok teşekkür ederim baba. Güvenini hiçbir zaman boşa çıkarmayacağıma yemin ederim "dedi.
Arkadaşlar ilk bölümüm böyleydi. Devamı yakın zamanda gelecektir. Umarım beğenirsiniz. Bu arada votelemeyi unutmayın..!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORLA MÜCADELE○○
RomanceZorla mücadele; söylemesi yazması kadar kolay olan ama yaşayan için anlatılamayan çile..! Asya daha 18 yaşında İstanbul'da rahatça yaşarken karşısına çıkacak olan durumlardan haberdar değildi.Mardin'li olan genç kız ne yapıp edip İstanbu...