Medya:Ertuğrul
Bizim mallarla o gün servise binmiştim. Motorumla iyiydim ben ama neyse.
"Kanka inanamıyorum okulun son haftaları. Aaa bu arada o kutu meselesini Ertuğrul gardaş biliyomu?" Sudem söyleyince bende ona söylemeye karar verdim. Ertuş'u dürttüm. Hemen yanımda oturuyodu. "Buyur canım." Diye döndü bana.
Ona bana gelen paketten çıkan kartı verdim. Okurken kaşları çatıldı. "Kim benim canıma yavşıyo lan!" Diye bağırıp bütün servisin bize bakmasını sağladı.
"Bişey yok lan dönün önünüze! " diyerek herkesi bize bakmaktan alıkoydum. "Oraya beraber gidiyoruz bu çocuk her kimse ağızını burnunu kırıyorum." Ertuğrul sinirle bana bunları fısıldamıştı.
"Bak söylemesekte olurmuş." Dedim bende sudokuya.
Okulda artık pek ders işlemiyorduk. Ve tabii ki de bu bizim ekibin işine gelmişti. Artık derslerden daha rahat kaçabiliyorduk. Müdür amcamız da bu duruma "Son çırpınışlarınız bunlar seneye göreceğim sizi ben" tepkisini veriyordu.
Ertuğrul da son haftalar geldi tabii rahat. Son haftalar kimseyle kavga etme. Yeni ilkemi bulmuştum. Tabikide şimdilikti bu.
Bir de sınav notları vardı. Valla Ertuğrul acayip inekmiş. Fizikten 60 alıp da gelmiş. Benim son fizik notum 30 .
O gün okuldan sonra annemin kafesine uğradık. Annem Ertuğrul'u görünce şok oldu. Ertuğrul da ona uydu. Uzun uzun bi sarılmalar falan işte.
"Valla Öznur teyze görmeyeli hala aynısın." Ertuğrul bu yalakalık yapmadan geçermi? Annemde ona tatlı tatlı gülümsedi. "E madem siz okuldan geldiniz acıkmışsınızdır. Yermisiniz kurabiye?" Annemin bu son sözü bizi dünyadan koparmıştı. Acayip açtık.
Biz tıkınırken annem konuşmaya başladı "Ya siz daha dün bacak kadardınız şimdi eşşek kadar oldunuz ya sıpalar sizi" Ertuğrul'un sırtına bitane indirip köh köh öksürmesini sağlayıp devam etti.
Annem uzun uzun bizimkilere utanç verici anılarımızı anlattı. Mesela ben bi ara Ertuğrul'a bakıp seni seviyorum diyen bi kızı korkutmak için elime bi tespih , sırtıma da bi hırka alıp kıza 'bak ben mafyayım bi daha bu çocuğa bulaşırsan keserim ben seni tamammı!' Demişim.
Ama ben hayatımda bu kadar utanmamıştım...
Yan masadan bi yakışıklının gözünden ..
Bu kıza alışmak hiç zor değil.. İnsanları kendine çekiyor. Ben ona meydan okudum... Ve büyük ihtimalle hayatımın son hatasını yaptım..
Ama onu çok sevdim. İlk geldiğim gün edindiğim arkadaşlarımdan öğrendim onunda dövüşçü olduğunu. Ve olay çıkarmadım. Bi inek gibi görünmek için çok uğraştım. Başardım tabikide.
Vee bu düşüncelerden beni uzaklaştıran Yılmazın mesajı. Allah belanı versin Yılmaz çarpılasıca it.
Hiç akıl yok bu itte. Dolunay'a son bir kez bakıp çıktım kafeden. "Aha arıyo piç." Ben Dolunay'ın yakınlarındayen bana yanaşmayın it herifler işte. "Ne lan!" Fiye açtım telefonu.
"Kanka ya kızma napıyon diye aradım." Pervassız göt herif. "Ya olum bak ben Dolunayın yanındaydım böyle anlarda beni a-ra-ma-yın!" Bunu söyledikten sonra adımlarımı hızlandırdım. İşte bu yüzden sinir oluyorum ben bunlara.
Hayatımı genç romanları gibi bi hale sokan bu kıza ulaşmak hiç kolay olmayacaktı. Ona meydan okumak da bunu daha basit bi hale getirmişti tabii ama işte...
Dolunayın gözünden
"Annecim tamam anne. Anne anladım. Anne tamam. Kapatsana artık. Bende anne." Sonunda annemle olan telefon görüşmesi bitmişti. Eve giderken yürümeyi tercih etmiştim.
Çantamdan kulaklığımı çıkartıp 'yabancı' muziklerimden birini açtım. "Oh bee! Kulaklarım bayram etti!" Dedim hoş bi halde saçlarımı ellerimin arasından geçirdim.
O sırada bi teyze kolumu dürttü.
"Buyur teyze." Diye bir cevap verdim. Teyze parmaklarıyla kulaklıklarımı işaret etti. Çıkardım birini ve teyzeye geri döndüm."Aman evladım Ezan okunuyo Ezan!"
Veeee bitmeyen rezillik;cami avlusunun önünden geçiyorum ve kulaklığı takıyorum o ara ezan okunuyo...Teyzeye doğru bakarken "Azizallah de Azizallah" dedim ve yaptığım hıyarlıktan dolayı koşarak kaçtım.
Eve varıp hayvan gibi çaldım kapıyı. Ama kapıyı omzunda bi havlu ile babam açınça ona 'What?'bakışı yolladım bi anda.
"Ne var? fit bi vücüt için spor yapıyorum."dedi babam. Benim babam ve fit vücüt..
"Kapı açma sporumu?" Dedim ve odama çıktım. Gitarımla biraz uğraştım. Biraz yumruk salladım. Bikaç bölüm anime izledim. Şanslıyla biraz uğraştım. Yatmadan önce de bi sprite veee uyku..Ya da uyuyamamak. Herkes uyumuşken aklıma bi mallık geldi. Havalar ısınıyordu. Hehehehe. Ve bizim arka bahçede havuz varrrr. Hayır ya o diğil kağıttan gemiyle doldurucaktım havuzu.
Gece 4'e kadar gemi yapıp attım havuza. Heeh malmıyım ben gecenin bi saati havuza gircem. Üşenirim ki bikere. Ama son birkaç günde yaşadıklarımı da düşündüm bi yandan. Kutu, Ertuğru, şu kutuyu gönderen eleman...
Biliyorum ben bölüm yayınlayana kadar 22. yüzyıla girdik ama napalım 'İlham' denilen o lanet şey bana uğramıyo..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malaklar Diyarında Tek Başına
RandomAşka inancım da , ihtiyacım da yoktu. Ama o hayvan , o öküz , o yontulmamış ve bi okadar bana benzeyen ukala her şeyi değiştirdi. Desem yalan olur! Ben sadece dost edindim...