"EF-BÖLÜM-1"

119 39 19
                                    

Denizin kokusu,dalga sesleri...Mesela her insana huzur vermez yada yosun kokusunu sevmez insanlar ama bana kokusuyla,deniz ile gökyüzünün birleşmesiyle huzuru bahşeder her zaman.Bir de yanında çocuk sesleriyle şenlendi mi bende mutlusu yoktur hayatta.Kafamı kaldırıp yeşil ve mavi tonunun karışımı olan gözlerimle gökyüzünde ki kuşlara baktım.Ah onlar ne kadar özgür ne kadar da güzel.Uçsuz bucaksız bir sonsuzluğun içinde doğmuşlar resmen.Ben ya ben :Bense sadece bir çöplüğün içinde doğan hayata tutunmaya çalışan bir kız çocuğuyum.Aslında şuanda duyduğum seslerle,kokuyla mutlu olmam gerekirken her zaman ki gibi içimdeki burukluk mutluluğumu gölgeliyor.Omzuma dokunan elle kafamı çevirip arkama baktım.Elinde bir mendil titrek gözlerle bana bakan en fazla beş altı yaşlarında bir oğlan çocuğu.Çekinmemesi için gülümseyerek baktım ona.Biliyordum bu hissi insanların size sanki vebalıymışsın gibi baktığında yada dokunduğun için kızacağından korktuğun bakıştı bu.

"Gel bakalım ufaklık" diyerek yanımdaki yere elimi vurdum oturması için.Çocuk ürkek hareketlerle benden biraz ileride oturduğunda hala çekindiğini anladım.Elimi cebime atarak yirmi lirayı çıkartıp ona uzattım.Oda paranın üstünü ve mendili uzattı

"Kalsın sende üstü kendine bir şeyler alırsın hem mendili de koyacak yerim yok sen satarsın gene onu" 

Güzel gamzelerini göstererek "Abla çok teşekküyler" demesiyle konuşmasındaki pelteklik çok hoşuma gitti.Gülümseyerek "Adın ne senin bakalım ufaklık "dediğimde kaşlarını çatarak

"Ayıp oluyoy ama abla ben kocaman adamım altı yaşındayım.Hem adımda fayuk " tepkisine şaşırarak kahkahamı tutamadım.Gülmem kesilince Faruk*un şaşkın ifadesine bakarak kaşlarımı yukarı kaldırdım.Özür diler gibi elimi göğsüme koyarken;

"Ah çok özür dilerim kocaman adamım gerçekten de çok büyükmüşsün bilemedim ben.Nerede oturuyorsun bakalım sen" İlk önce bir düşünerek parmağını dudağına vurdu sonra aklına gelmiş olacak ki heyecanla;

"kayaçayıy mahallesi abla " demesiyle kaşlarım çatıldı.Çünkü oralar pek tekin bir mahalle değildi.Çoğu keş,haydut oradan çıkardı.Ufaklıkla sohbet ederken vaktin nasıl geçtiğini anlamadım bile.Faruk ayağa kalkıp poposunu temizlemesiyle dikkatimi ona verdim

"Nereye gidiyorsun bakalım " sorduğum soru komik gelmiş olacak ki gülerek

"ee abla göymüyomusun hava kayaycak nerydeyse eve gitmem lazım annem aytık meyak edey" salına salına yürümeye başladı bende hemen ayağa kalkıp peşine takılırken bana bakıp

"sen neyeye abla demesiyle" bende ona dönüp kaşlarımı kaldırıp indirirken konuşmaya başladım

"Seni bırak kocaman adamım olamaz mı " Bu halime gülüp kafa sallayarak ilerlemeye başladı.Sonra bana bir anda dönüp

"Şeyy.. abla adın neydi söylemedin de"

"Buğlem canım "

Elini çenesine koyup "Hımmm güzeliymiş" Onun tatlı haline gülümseyerek şaçlarını karıştırdım. Elimi omuzuna koyarak yürümeye başladım.İlk bu hareketime şaşırarak duraksasa da sonra gülerek oda belime tutundu.Normalde böyle bir şeyi birine yapmazdım ama hem çok küçüktü hemde çok ısınmıştı kanım bu çocuğa.Düşüncelerimi kafamdan atıp eğilip kafasından öptüm.Yaptığım hareketle gözleri ışıldadı.İşte bir çocuğu bu kadar kolay mutlu edebilirdik.Tebessüm ederek yola devam ettim.

* # * # * # * # * # * #

Tuğladan olan bir yere geldiğimizde buranın onların evi olduğunu anladım tuğladan olsa da ev denemiyecek kadar kötü bir yerdi.Faruk içeri girerken bende duyduğum kötü bir öksürük sesiyle açık kalan kapıdan içeri girdim.Faruk bir yere dönüp odaya girince peşinden gittim yanına,
Otuz beşli yaşlarda,gözlerinin altı mor halkalar oluşmuş yorgun şekilde yatan kadın Faruk'la konuşuyordu beni görünce konuşmayı kesti.Kadın kendini düzelmeye çalışınca

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 09, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAYIP ZAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin