Bir yaz gününde, havanın aşırı sıcak olduğu bir dönemde, Taner Gündoğdu adında zengin bir para babası, kendisine özel villasındaki havuzda keyif sürüyordu. Az sonra takım elbiseli korumalarından biri yanına yaklaştı. Kulağına çok gizli bir şeyler fısıldayarak, elinde bulunan telefonu o'na uzattı. Telefonu eline alan Tamer, konuşmaya başladı;
"Efendim."
Karşıdaki kişinin söylediği şeyler çok önemli gibiydi. Rahatını bozarak villasına girdi. Konuşma sırası o'na gelmişti;
"Hamle sırası bendeyse hazırım."
Konuşma bittikten sonra telefonu kapattı. Korumalarından birini ayağına çağırarak;
"Başlayın."
Çağırdığı koruma hızla alanı terk etti.
Ajanlar, çalışmalarına aralık vermeden devam ediyorlardı. Bir tatili hak ettiklerini düşünseler de bu pek mümkün değildi. SAVUNMA'dan ayrılmayan ajanlar dikkat etme konusunda çok tertipli davranıyorlardı. SAVUNMA ile SAVTEK.'in aynı yerde bulunması onlar için bir avantaj olsa da uzun süredir beklemeleri pek de iyi değildi.
Akşama doğru Gamze, SAVUNMA'dan önemli bir işi çıktığını söyleyerek ayrılmak zorunda kaldığını belirtti. Hemen ardından SAVUNMA'yı terk etti.
İki hafta önce Ali, zorla Baran'ı kaçırmıştı. İşkencelere maruz kalan Baran ise iyileşme dönemindeydi.
Aradan yaklaşık bir saat kadar zaman geçmesine rağmen hiçbir sorun çıkmamıştı. Umut ve Baran, iyice mayışmıştı. Sıcaklık olduğundan fazlaydı. Semih Can tarafından özel olarak görevlendirilen ajanlar, sıcaklık nedeniyle afallamış ve yumuşamışlardı. Tam da böyle bir zamanda SAVUNMA'ya bir saldırı gerçekleşti. Görevli tüm ajanlar olay yerine intikal etme çabalarındaydılar. Aksine Umut ve Baran, bekliyorlardı. Çünkü asıl saldırı bu değildi. Bir aldatmaca içinde olduklarını düşündüklerinden dolayı beklemenin en iyi plan olduğunu düşünüyordu, Umut. Baran, hemen telefonuna sarılıp Gamze'yi aradı. Cevap gelmediğinden aramayı tekrarladı.
Uzun süren saldırı esnasında Baran, kendini tutamadı;
"Aldatmaca yok gibi. SAVUNMA'ya destek vermeliyiz."
Umut, hareketsiz olarak yerinde duruyordu. Ne konuşuyor ne de ses çıkartıyordu. Baran, Umut'a dokunarak;
"Dinlemiyor musun beni?!."
Umut, kendisine dokunulması ve bağırılmasından nefret ediyordu. Aniden Baran'a döndü;
"Şimdi SAVTEK.'e gidebiliriz."
Sözünün ardından iki ajan hız kesmeden SAVTEK.'e yöneldi.
SAVTEK., tamamıyla boşta kalmıştı. Bu nedenle savunmasız bir mekan olarak duruyordu. Umut, bunun olacağını biliyordu. Baran'ın Ali'ye verdiği adres SAVTEK.'ti.
Çok sürmeden ajanlar yerlerini almıştılar. Uzaktan birinin yaklaştığını fark ettiler. Kendilerinden elli metre kadar uzağa vardığında ise fark edildi ki o kişi, Baran'ı kurtarmaya çalışırken Umut'un dövüştüğü saldırgandı. Siyahımsı bir palto giymiş ve bu sefer silahsızdı. Elinde bulunan birkaç oyun kartı vardı. Uzaktan seslendi;
"Hey!. Beni özledin mi?."
Umut, sert bakışlarının ardına gizlenmişti. Saldırgan, tekrar konuştu;
"Kim olduğunu biliyorum, Umut Karatoprak."
Umut'un ilgisini çekmişti. Nedensiz yere böyle bir şey söyleyecek birine benzemiyordu. Umut, karşılık verdi;