Huzurlu bir günün akşamında, insanlar hayatlarına gayet normal bir şekilde devam ediyorlardı. Son bir haftanın tüm dünyada huzur ve barış içinde ilerleyişi insanlık adına yapılan en güzel oluşumdu. SAVUNMA'nın da bu huzurdan yararlanarak ajanlarını değişimli olarak uzun dinlenme molalarına gönderme çabaları devam ediyordu. Henüz hiçbir mensubun ses çıkarmaması, acil durumların olmamasına ve huzurun devam etmesine taban olmuştu.
SAVUNMA müsteşarı Semih Can Karacan, uzun bir zaman boyunca ofisinden ayrılmamıştı. Ofise kapanıp saatlerce dinlenmeden is başında oluşu elbette başta Baran olmak üzere çoğu ajanı endişe içinde bırakıyordu. Baran'ın bu durumu kabullenemeyip ofise girme hırsı saniyeler geçtikçe artıyordu. Sonunda kendini tutamayıp ofise doğru emin adımlarla ilerledi.
Tamer Gündoğdu, televizyonun başında en sevdiği komedi şovunu izliyordu. Şovun en güzel yerinde, elektrikler ansızın gitti. Ayağa kalkıp etrafı kontrol etti. Birkaç saniye sonra elektrikler geri geldiğinde, hemen karşısında duran kişiyi fark etti. Onunla konuştu;
"Hilebaz, seni hangi rüzgar attı buralara."
"Patronun sana mesajı var."
"Dinliyorum?."
"Yaptığın işbirliği için teşekkürlerini iletti. Ayrıca istediğin şey çok yakında senindir."Sözünün hemen ardından elektrikler tekrar gitti. Geri geldiğinde ise etrafta yoktu.
Baran, Semih Can Karacan'ın ofisinde kendisine bakıyordu. Aradan gecen kısa bir süreden sonra Semih Can konuştu;
"Ne istiyorsun?."
"Biraz dinlenmenizi."
"Komik olma. Önce SAVUNMA saldırıya uğradı, ardından ise en iyi alanlarından birini kaybettim. Casusu bulmalıyım."
"Biliyorum efendim. Fakat elimde bazı bilgiler var."
"Ne tür bilgiler."
"Burada anlatamam. Ofis bile dinleniyor olabilir."
"Pekâlâ, seninle biraz hava alalım. Eğer beni kandırırsan cezası ağır olur."
"Anlaşıldı efendim."Baran ve Semih Can, ofisten dışarı çıkıp SAVUNMA'yı terk ettiler.
Yeterince uzaklaştıktan sonra Semih Can sordu;
"Anlat bakalım?."
"Geçen gün Oyuncakçı'yı bulabilmek için seri katiller kulübüne girmiştim. İşler biraz raydan çıkmıştı. Çığlık adında biri ile karşılaştım. Kendisi bana Umut'un yaşadığını söyledi. Sonrasında beni Oyuncakçı'nın saklandığı mekana kadar götürdü. Oyuncakçı da yaşadığını söyledi. Zeyniyan'ı tanıyorsunuz sanırım?."
"Hani şu Umut'un sevgilisi mi?."
"Evet efendim. O da yaşıyor olabilme ihtimali var dedi."
"Sonuç?."
"Onun yaşadığına inanmaya başladım. Sizce de mümkün değil mi?."
"Olabilir."Baran ve Semih Can, yan yana yürürken ansızın Semih Can arkadas bir elektroşok cihazı ile vuruldu. Baran, fark ettikten sonra Semih Can'a yöneldi;
"Efendim..."
Sözünün hemen ardından kendisi de elektroşok cihazı ile vuruldu.
Uzun bir zaman boyunca Baran ve Semih Can'dan haber alınamıyordu. SAVUNMA ve diğer mensuplar umut içinde onları arıyordu.
Kaybolmalarının üstünden yaklaşık iki hafta geçmesinin ardından halen bir gelişme kat edilmemişti. Bir gece vakti uzun süren çalışmaların ardından umutlar kesilmişti. SAVTEK. baş mühendisi Yasin Koçyiğit tarafından verilen bir karar üzerine ajanlar, SAVUNMA birimine geri dönüyordu.
Birkaç gün sonra SAVUNMA'nın dünya üzerindeki çoğu birimine saldırılar gerçekleşti. SAVUNMA müsteşarı Semih Can Karacan'ın olmadığı bir dönemde, saldırılar SAVUNMA'yı neredeyse krizin eşiğine getirmişti. Basın mensupları yetkililerin derhâl halkı bilinçlendirmek amaçlı açıklamalar yapmasını istedi. Söz bununla kalmayıp çoğu devlet yetkilisinin de isteği oldu. Çok geçmeden Yasin Koçyiğit, bir açıklamada bulundu;