twenty four // end

2.9K 158 12
                                        

Vedalardan hep nefret etmişimdir ama şu an buraya gelmişseniz veda vakti çoktan gelmiş demektir.
Hikayeyi büyüttüğünüz için, o güzel yorumlarınızı ve mesajlarınızı hiç eksik etmediğiniz için size ne kadar teşekkür etsem az. Başka hikayelerde tekrar buluşmak üzere, sağlıcakla kalın xx
+++++++
Carmen aynanın karşısında kendini incelerken yaptığı kombin hoşuna gitmedi ve hızla üstündekileri yatağının üstündeki yığına attı. Oflayarak dolabına ilerlerken ellerini dolabında gezdirdi. Eline sevdiği siyah eteği ulaştığında onu hızla yığından çekerken üstüne kısa kazağını da askılıktan çekmeyi unutmadı. Üstüne giymeden önce çekmecesinden siyah diz çoraplarını da çıkardı. Hızla üstüne giyerken aynanın karşısında geçip kendisini izledi. Topladığı saçlarını açarak omuzlarına düşmesini sağlarken oluşan görüntü ile gülümsedi. Telefonuna uzanarak saate baktığında içini tekrardan bir heyecan doldurdu. Ashton ile bugün buluşacaklardı, onu ilk defa canlı şekilde karşısında görebilecekti. Bütün uğraşları, Ashton'a güzel görünebilmekti. Erkenden evden çıkmak istiyordu, beklemeyi ve bekletilmeyi sevmezdi. Botlarını ayağına geçirirken son kez kendisine baktı ve hızla evden çıktı.

Ashton odada dolanıp duruyor, onu gördüğünde ne yapması gerektiğini düşünüp duruyordu. Her saniye telefonuna bakarak saati kontrol ediyordu.En sonunda yerinde durdu ve her şeyi gelişi güzel bırakmaya karar verdi. Terli ellerini dar kotuna sürdükten sonra ayağa kalktı ve yüzünü yıkamak için lavaboya giderken üstünde olan gömleği gözüne battı,hızla onu üstünden çıkardı. Dolabını açarak üst aramaya başladı ve eline gelen üstü hızla üzerine geçirdi. Kapağı kapatırken aynada kendisini gördüğünde kendini çok boş hissetti. Buluşmaya böyle gidemezdi, boşluğu çok göze batıyordu. Ceketini hızla giyerken ona çiçek almayı aklının bir kenarına yazdı ve erkeden onu beklemek için evden çıktı.

Carmen kararlaştırdıkları parkta beklerken bakışlarını karşıdan ayırmıyordu. Her gelen birini o sanarak heyecanlanırken onun olmaması bütün umudunu söndürüyordu ama erken geldiğini hatırlayarak içindeki umudu tekrar alevlendiriyordu.

"Carmen?" Adını duymasıyla hızla arkasına dönerken karşısında onu gördü. Oradaydı, aylarca konuştuğu çocuk karşısındaydı. Elinde kırmızı güller vardı, Carmen'in en sevdiği çiçeği biliyormuş gibi onu almıştı. Carmen hızla kollarını çocuğa sardı, bu an için çok beklemişti. Ashton ani sarılmadan dolayı bir an şaşırdı, ardından kızın beline ellerini doladı.

"Buradasın."

"Buradayım, senin için buradayım." Carmen kollarını daha çok bastırırken bunun bir rüya olmasından korkuyordu. Ashton bunun bir rüyadan bile daha güzel olduğunu düşünüyordu. Sonunda ikiside kollarını birbirinden çözdüğünde Carmen onun yüzüne bakmaktan çekinmeden onu izledi, ezbere bildiği yüz haltlarını tekrar aklına kazıdı. Ashton kızı inceledikten sonra bakışlarını yüzüne çevirdi. Ona attığı fotoğraflarda onun güzel olduğunu görmüştü ama o mümkünmüş gibi daha güzeldi. Ashton ellinde tuttuğu çiçeği hatırladığında onu Carmen'e uzattı.

"Sevdiğin çiçeği bilemediğim için aklıma gelen ilk çiçeği aldım."
"Güller benim sen sevdiğim çiçektir." Carmen oğlanın elinden çiçekleri aldığında Ashton ellerini kızın ellerine doladı. Carmen hızla başını kaldırırken vücudunun yandığını hissediyordu, onu sevdiğini söyleyebildiğinde bile böyle hissetmemişti. Ashton bir şey demeden kızı inceliyordu.
Parmakları kızın ellerinden başlayarak dairler çiziyor, Carmen nefesini tutarak karşısındaki çocuğa bakıyordu. Son anda aklına gelen şey ile bir an deri ceketine uzanması Ashton'ın bütün dikkatini çekti. Carmen elini ceketinin cebinde dolaştırdıktan sonra bir kağıt çıkararak onu Ashton'a uzattı.
"Bu seni ilk çizdiğim resim, bunu bitirdiğimde resmi sana vermek için yanıp tutuşuyordum, artık sana verebilirim." Ashton kağıda yerleştirilen lastiği açarken şaşkınca kıza bakıyordu.
"Diğer çizimleri kendime saklıyorum, bunun pazarlığına girme bile." Ashton resmi açmadan önce yavaşça kıkırdadı, sonra ise fotoğrafta gördüğü kendi çizimini ilk defa görüyormuş gibi incelemeye başladı. Fotoğrafta resme pek bakamamıştı ama şu an anlıyordu ki, Carmen bunun için çok özenmiş olmalıydı. Parmaklarını kağıdın üstünde gezdirdiğinde Carmen nefesini tutarak onu izliyordu. Ashton'a ilk attığında beğendiğini söylemişti, şu an ise yüzünden anlaşılamayacak ifadeler dolaşıyordu. Sonunda bakışlarını kıza çevirdiğinde ellerini yanaklarına yerleştirdi. Elinin altındaki buz tutmuş yanağın yandığını hissettiğinde gülümsedi.
"Bu gerçekten çok güzel Carmen." Parmakları yanağının üstüne gezinirken Carmen başının döndüğünü , parmakları altında eriyip gideceğini hissediyordu. Ashton'ın söylediği şey onu kendine getirirken kalbinin neredeyse duracağına emindi.
"Seni seviyorum Carmen." Uzun parmakları kızın soğuk yanağında gezinirken Carmen üşüdüğünü bile unutmuştu.
"Seni seviyorum Ashton." Eğer Ashton onu tutuyor olmasaydı, hemen burada bayılabilirdi.İçindeki bir şeyler kıpırdanırken vücudu alev alev yanıyor, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Ashton yavaşça eğilerek dudaklarını birleştirdiğinde Carmen o an kalbinin durduğunu sandı. Aylarca konuştukları gözünün önünden geçip giderken kollarını Ashton'ın boynuna sararak yumuşak saçları ile oynamaya başladığında Ashton kızı belinden tutarak kendisine biraz daha yaklaştırdı. Carmen kendini huzurun kollarında gibi hissediyordu, aylarca beklediği çocuk artık yanındaydı. Sonunda dudakları birbirinden ayrıldığında ikisi de derin derin nefes almaya başladılar, daha sonra ise bu hallerine gülerek birbirleri ile şakalaştılar. Ashton kızın eline uzanırken Carmen uzatılan eli hiç bırakmayacak gibi sıkıca tuttu. İki ergen aşık gibi sokakları gezerken ondan mutluları yoktu.

Screenshot // irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin