************ 1 HAFTA SONRA ********
Ben kimseye kendimi anlatmaya çalışmam, çünkü herkes beni görmek istediği gibi görür. Hiçbirşeyi takmadığım içinde mutlu aynı zamanda da umutsuzum. Böylesine tastamam bir insan neden bu kadar karaktersiz....... Yani aslında onu tanımıyorumda adını bile bilmiyorum nerden anladım karaktersiz olduğunu? Onuda bilmiyorum ama egolaman olması yetiyor herhalde. Bütün bir hafta hissettiklerimi canana söylememiştim. Ama aslında bakarsan hiç aklımdan çıkmamıştı. Sadece aklımdan değil rüyalarımdan da ... Abartısız her gün değişik sahnelerle onu rüyamda görüyordum. Buna tabikide sinir oluyordum ama elimde değil ..Yaa o benim siyah atlı prensim olmalıydı. O benim kalbimin sahibi olmalıydı. Sizde anlamışsınızdır ki ben çok seçiçi bir insanım. Hala ondan hoşlanmıyorum ama o başka ya .
__ bu kadar şeyi düşünmeyi koskoca bir edebiyat dersine sığdırmıştım. Sayısal ders olsa uyumam ama Sözel olunca umrumda
Olmuyo. Hayal kırıklığı içinde ve zilin sesiyle kaldırdım başımı sıradan yavaşça. Canan Gözlerimin kızardığını alnımda ceketimin izinin çıktığını söyledi. Onun söylediği kulağımın birinden girip diğerinden çıktı. Hiç aldırış etmeden açılmak için cananı sürükleyerek Aşağıya indirdim. Birşey beni okulun arka Kapısı'ndan inip arkadaki ağaçların altına oturmamı istiyordu. Canana işaret yaparak arka merdivenden indirdim ve uykunun verdiği sersemlikle ağacın dibine oturdum. Gözümü bile açamıyordum. Okulun arkasına doğru bakan pencereler...
Gölge vardı. Sadece gölgesini görüyordum. Kafa.. Bir erkek Kafası..
Siyah ve rampa şeklinde Saçları...Bu kafa bana soyunma odasındaki çocuğu hatırlatmıştı. Ama sanki o bize bakan kafaya baksam ölecektim. Neden bilmiyorum. O ara araya zil girince ona bakmam için son şansım kalmıştı. Ağacın dibinden Yavaşça kalkarken rüzgârla şaçlarım savruldu. Birbirine karışan saçlarımın arasından yukarı bakmıştım. O.. O işte o.. Oymuş.. Dimdik yüzüme baktı. Bende direk onun kömür karası Gözlerine... Yoktu böyle bişey.. Kafamı Aşağıya indirmeliydim. O bakıyor ben bakıyorum.... Adeta içime işletti o Gözlerini... Hiç çekmiyordu üzerimden bakışlarını.. Bayılmamı istiyordu sanırım ... Az kalmıştı. Peki o neden bana bakıyordu. Nerden varmıştı farkıma..
Bilmiyorum ama her neyse...
Bir söz vardı çok Saçma gelirdi bana ama şimdi yalvarırım o söz doğru olsun..
"Eğer iki gözden biri sendeyse, o gözlerde sana ait birşeyler vardır"
Yalvarırım bu böyle olsun. Derken Sınıfa gitmem gerektiğini uyaran bir Mustafa hocayla karşılaştım.
Önce o düdüğünü çaldı sonra
" kızım ne bekliyosun sen hala öğretmenler zili çaldı. Yürü Sınıfına"
Hocanın sesini duyuyordum ama Gözlerim ona bakamıyordu. Çünkü bana bakan o gözler sırıtmış ve Belediye Çukuru gibi olan gamzelerini 'ben burdayım' dercesine yanağına yerleştirmişti. O esmer yanaklarında duran gamzeleri benim şaşkın yürümelerim Yüzünden daha da belirginleşmişti. Mustafa hocanın sesi biraz daha sertleşince bu bakışmaya son verip merdivenlerin yolunu tuttum. Sanırım Allah'ım sesimi duymuştu.
Herşey Yolunda gibiydi ama içimdeki tuhaf bir düşünce beni ondan uzaklaştırmaya zorluyordu. Belki Saçma, belkide içimde ukte kalan birşey olduğu için anlamlı.....
O çocuk.. Apo'ya çok benziyordu. Onun yaptığı gülüşlerin hepsi Apo'nun piç suratını getiriyordu aklıma. Tek fark apo şarışın o çocuk esmerdi. Başka hiçbir Farkları yoktu birbirinden. O çocuğun bakışırken attığı her gülüş Apo'nun beni serviste gömerken attığı gülüşe benziyordu. Ve benim gibi utangaç bir insan sadece içten içe kin bağlayıp onu dövmek istiyor. Kendi kendini yiyip bitiriyor. Başka hiç birşey yapamıyordu. İşte bu Yüzden Apo'ya hiçbir tepki veremediğimden onun gülüşlerinden bu kadar etkileniyordum....
Kafamda Oluşan bu fikirle bakışmamıza sevinenemiş o çocuğu Unutmayı tercih ederek Sınıfa girmiştim. Ve yine bir beden dersiymiş.. Canan soyunma odasına inmek için Israr ederken o çocuğu göreceğim için üzerimi lavaboda değiştirmiştim. Beden derslerimiz aynı saatti.. LANET!! Arka bahçede tek biz olduğumuz için mi bana bakıyordu yoksa birşeyler mi oluyordu test edebilirdim şimdi. Gerçi o çocuk bana bakar mı ya çok çok fame bir tipi var. Benim gibi fame olmayan bir kıza bakar mı. Tabikide hayır neden baksın ki.. Oda HAKLI.
Bir kez daha nefret etmiştim ondan. Takip etmekde nedir? Dedim kendi kendime. Akışına bıraktım gitsin. Kendimide yoramam. Lavaboda zar zor cananla üzerimizi değiştirip Aşağıya indik. ÇAntaları Sınıfa atıp bedencinin ayarladığı sıraya girmek için koşmuştuk. Yan sıradaydılar.... Onu görünce canım Kesilmişti biraz. Hayalimdeki ınsanı 10 yıl sonra bulmuş, ve ona bu kadar yakınken..
Neden karakteri düşünmemiştim hiç? Neden hep tiple alakalı hayal kurmuştum. İşte hep bu Yüzden kaydediyorduk.
Onlarında bizimde yoklamamız alındıktan sonra dağılmamıza izin vermişlerdi. Saniyelerde onu kafamdan silmiştim. Bütün sınıf kızlara Karşı erkeklere futbol oynamaya karar vermişlerdi. Canan oynamak istemediğini söyleyince kenara oturup izlemeyi tercih ettik. Futbol Sahası'nda kızların kalesinin olduğu Tarafın kenarındaki taşlara oturmuştuk cananla. O kadar çok eğleniyordum ki kızlar kavga ediyorlardı erkeklerle, kıpkırmızı olmuştu hepsi güneşten.. Aklımda o çocuk yoktu. Taaa ki Canan kolumdan dürtene kadar. Kızları aklışlamaya ara vermeden Kafamı ona çevirmeden sessizce 'efendim' dedim.
"Ya şurdaki basketbol oynayan çocuğa bakar mısın?"
Canan basket oynayan erkeklerden çok hoşlanırdı. Ben futbol izlerken bile o basket oynayanları izlerdi. Basket Sahasıda oturduğumuz yerin yan tarafındaydı. Kafamı Canana yasladım ve
"Hangisi"
"Ya Gri eşofmanlarıyla olan, ne kadar yakışıklı. Sen onunla ne kadar yakışırsın ya. Şuna bak aynı sen gülmüyor, pas at demiyor, ama oyunu onun Takım'ı kazanıyor. Ve tüm basketleri o Attı. Ya senin gibi kara da .. Ya aslında bakarsan bu tam senin anlattığın Çocuklardan biliyor musun .. Türkannn hey beni duyuyor musun?"
Cananın bağırmasıyla irkildim. Onu göstermişti. O çocuğu, bakıştığım, Apo'ya benzeyen.. Allah'ım beni sınıyor musun noluyor.. Ben kendimi kaptırmamak için canana söylemiyorum, o çok yakışırsın sen bununla çık diyor.. Naptım ben bunu hakedecek.. Ben kaçtıkça onu bana getiriyorlar. Bu olayı bütünlüğüyle kestirip atmak için
"Saçmalama Canan o bana bakar mı ? Zengin bebesi gibi birşey"
"Birincisi hiç öyle zenginlik gibi değil, orjinal giyen herkes zengin olmuyor, ikincisi hiç egoist değil yarım saattir izliyorum hiç ego kasmadı, üçüncüsü bir kerecik kafasını çevirip kızlara bakmadı, kızlar onu alkışlıyorlar yarım saattir, o ne onlara BAKIYOR nede o aklışlamaya Karşılık götü kalıyor. Yaaa tam senin şu anlattığın siyah atlı prens işte. "
"Ya Canan boşver bak bizimkileri izle" dedim kestirip atmak istiyordum bir an önce. O çocuğa bakamıyordum. Apo geliyordu sadece aklıma.
" Türkan ya tam senin tarifindeki gibi çocuk, öyle birisi Dünya'da yok falan diyordun al ya bizim okuldaymış işte şuna bakar mısın?"
Canan anlatıyor ben başımı kollarımın arasına almış düşünüyordum. Canandan bir inleme geldi.
"Oha Türkan bakmalısın, öhöhöhö yavaş gel yavaş..."
Yavaş yavaş başımı kaldırmış çocuğa bakmıştım. Manzara beni şoka sokmuştu. Noluyordu buna...
Basketi bırakmış, bize dönük olan banka oturmuş, bana bakıyordu sadece bana.....
Kollarını yanlara açmış, ayaklarını uzatmış, yüzündeki asabiliği iyice sertleştirmiş, Gözlerini, süzük Gözlerini kara Gözlerini benim gözlerime dikmiş hiç kırpmadan bakıyordu. Ne yapmaya çalışıyordu bu. Neyin kafasıydı bu..
Sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum. Duygu seline kapılmış gidiyordum. Bu çocuğun her bakışı abartısız her bakışı her hareketi bana Apo'yu hatırlatıyordu. Böyle düşününce siyah atlı prens toz oluyordu birden. Olduğu yerden uzaklaşmak istiyordum. Şimdide kafam Allak bullak olmuştu. Gitmek mi istiyordum arkama bakmadan yoksa kalmak mı Gözlerine esir düşerek?
Ne yapmalıydım ben....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN TADI DAMAĞIMDA
ChickLitHiçbisey reddedilmiş bir erkeği düzeltmez belki .... Ama ya kız aşkından çocuğun gözlerıne Bakamadığın için konuşmadıysa ....ya 2 Yıldır platonik ona aşıksa .. Ya aylardır yıllardır bu anı beklıyosa ...