4.BÖLÜM
Ön Okuma
Odaya girdikten sonra durup başımı iki yana salladım ve kendime büyük bir of çektim. Şu anda bu adamın zihnime serptiği izlenim tohumlarıyla ilgilenemezdim. Annemler beni odaya yerleşir yerleşmez görüntülü arama yapmam konusunda defalarca tembihlemişlerdi. Çok gecikmiştim. Bir an önce o görüntülü sohbetin başına oturmak zorundaydım. Sırt çantama koştum ve dizüstü bilgisayarımı kaptığım gibi çıkarıp masanın üzerine koydum.
Şarjım bana yeterdi, bu yüzden bilgisayarı aceleyle uyku modundan çıkardım ve görüntülü arama uygulamasından ablamın hesabına bir çağrı gönderdim. Başında bekliyor olacaklardı ki çağrıma tam bir saniye sonra cevap verildi.
Bağlantı kurulur kurulmaz, daha görüntü gelmeden annemin ismimi tiz haykırışı yankılandı hoparlörde. Görüntü sesini takip edip ekrana yerleştiğinde merak ve endişeyle kameraya doğru eğildiğini gördüm. Fakat ben daha bir selam veya bir tepki daha veremeden ablam uzandı anneme doğru. "Anne dur oraya o kadar fazla eğilme, karşıdan seni tam göremez, heh şöyle, biraz geri duracaksın."
Kameranın dibine sokulmuş annemi geriye çekti ablam. Annem de tatlı tatlı söylenerek ablama döndü. "Ya biliyorum kızım, söyledin açmadan önce ama işte unutuyorum." Ablamın omzunda duran elini okşadı ve birkaç saniye sonra sanki çağrı başlamamış gibi birbirleriyle bakıştıklarını fark edip bir anda bana doğru döndüler.
Ben ise dikkatle onları takip ederken edinemediğim gülümsememi bakışları bakışlarımla buluşunca hatırladım ve dudaklarımın kıvrılmasını sağladım. "Sonunda açtım!" dedim tatlı bir sesle. "Nasılsınız?"
"Biz iyiyiz kızım, sen nasılsın? Yerleştin mi tamamen?"
Ablam annemin arkasına oturmuş, çenesini onun omzuna yaslamış bana çaktırmadan el sallıyordu. Önce annemin konuşmasını bekliyor, araya girip bir şey söylemiyordu. Bakışlarından beklediğini hissettiğim için anneme odaklandım.
"İyiyim anneciğim, merak etme, güzel burası."
Az önce başıma gelenleri anımsayıp neredeyse yurttan atılıp yanlarına geri dönüyor olduğumu düşündüm ve tüylerim diken diken oldu. Habersizlerdi ve öyle de kalmaları gerekiyordu. Ebeveynlerin çocukları hakkında kendi zihinlerinde kurdukları hayalden bir dünya olurdu çoğu zaman. Bazı zamanlar, o dünyayı yıkmamak gerekirdi. Onların iyilikleri için.
Annem bir oh çekti. "Hadi bize odayı göster o zaman!"
Bilgisayarı ellerimin arasına aldım ve kamerayı sol tarafıma, benim yatağıma doğru çevirdim. "Burada yatıyorum." Yatağı gösterdikten sonra kucağıma aldım ve dolaba doğru yürüdüm. "Bu dolabım." Hemen yan taraftaki banyoya adımladım ve ışığı açıp içeriyi gösterdim. Banyo kameraya yansır yansımaz "Ay, banyo çok temiz ve şık görünüyor." Dediğini duydum annemin. Başımı iki yana sallayıp gülerken masaya geri dönüyordum. Ablamın sesini duydum. "Eee annem, senin uzmanlık alanın sonuçta."
Bilgisayarı masaya bırakırken ablamın annemin başının üzerini öptüğünü gördüm. Nedensizce kalbimin hafif bir esintiyle titrediğini hissettim fakat aldırmadım.
Ablamın bakışlarına takılmış olacak ki birkaç saniye içerisinde "Oda arkadaşın mı var? İki yatak gördüm ben?" diye sordu.
Aceleyle gülümsedim. "Yok, hayır oda arkadaşım yok kontenjan açığı olmuş beni de bu odaya yerleştirdiler şansıma. Daha büyük odada tek başıma kalacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına ve Yaprak | WATR Watty '14 En İyi Teen Fiction Hikayesi
Teen Fiction✤ Fırtına mı daha sert eserse yaprağı düşürür? Yoksa yaprak mı daha güçlü tutunursa fırtınayı yıldırır? Başını suratıma eğdi ve lafına devam etti. "Bende sana ilgi çekici şeyler gösterebilirim." dudaklarıma doğru fısıldadı kelimelerini. Sıcak ne...