"Eneeeesss!!"
Off. Böyle insan mı uyandırılır. Senelerdir kaldığım hiç bir yurt beni doğru düzgün uyandırmadı.
Eğer aileniz sizi terk etmişse ve kimsesizseniz yurt da bile piç muamelesi görürsünüz.
O gün beni uyandıran hizmetçi Selma ablanın sesi kulaklarımda çınladı.
"Tamam uyandım be ne bağırdın". Sanki kadına işkence ediyorum. Sabah 8 ve her zamanki gibi kahvaltı saati.
Aynanın önüne geçip gözümün önüne düşen saçlarımı düzelttim. Okadar işkenceye rağmen hala dinç duruyordum. İçkence dediğimde sadece fiziksel algılamayın. Psikolojim daha kötü durumda.
Bu yurtta her gün işkence görüyorduk resmen. Eğitimli köpekmişiz gibi emirler yağıyordu. Ama şimdi bunları düşünmenin sırası değil, kahvaltı vakti.
Kahvaltıya inerken yanıma en yakın arkadaşım Berk'i almayı unutmadım. O da benim gibi uyanmak bilmezdi.
Berk, 1 74 boylarında kumral, ela gözlü, uzun saçlı bir çocuk. Doğduğumdan beri en iyi arkadaşım. Her işi beraber yaptığımızdan her yurttan beraber kovulduk. Bu yüzden hiç ayrılmadık.
Zaman kaybetmeden kahvaltıya indik. Her zamanki gibi kahvaltıda zeytin, peynir, ekmek ve çay vardı. Peynir küflenmiş zeytin ise çok eskiydi. Pinti herifler
Berk'e döndüm, "Ben burdaki işkenceye daha fazla dayanamayacağım, en yakın zamanda kaçmamız lazım"
Berk "Çocuk manyaklaşma bu kaçıncı bu sefer bizi almazlar sokakta kalırız"
"Berk, ben burdaki işkenceyi kaldıramıyorum. Burda savunmasız şekilde dayak yiceğime, sokakta yatarım savunarak dayak yerim. Kararım kesin, gelmezsen tek başıma giderim.
Berk: "Ama-".
Ben: "Benimle misin değil misin?"
Berk: "Bak Enes-"
Ben: "Benimle misin değil misin?"
Berk: "Tamam lan seninleyim."
Ben: "Aferin sana. Şimdi beni iyi dinle gece herkes uyuduktan sonra arka duvarın üstünden atlicaz. Elektrikli tellerin çarpmaması için şalteri kapatacağız. Plan bu"
14 SAAT SONRA...
"Berkk! Beerrkk! Uyansana lan!"
"Tamam lan uyandım dur"
Ben: "Şalterleri sen uyurken hallettim. Şimdi sıra kapıdaki nöbetçiyi atlatmak"
Berk ile boş koridorlarda yürüyorduk. Bahçeye çıkış kapısına geldiğimizde nöbetçi gözümüzden kaçmadı. Bu adamı atlamak için bişey yapmamız lazım.
"Berk, şimdi burda ses yapıcam ellerimi çırpıp, saklanıp nöbetçinin geldiğinde, yerimizden çıktığımız gibi koşuyoruz."
Ellerimi 3-4 kez çırpmam gerekti. Ne sağır nöbetçiymiş bu.
Nöbetçi: "Kim o?"
Buraya doğru gelmeye başladı. Ne zaman koşacağımı bilmiyordum ama doğru zamanda koşmalıydık. Cebimdeki 1TL yi çıkarıp geldiğimiz yere doğru yuvarladım. Nöbetçi geçerken Berk'i işaret edip "Koooşşş!"
Çok hızlı bir şekilde koşmaya başladık. Nöbetçi yavaştı ve bu bize büyük avantajdı. Nefesimiz kesilinceye kadar koşuyorduk. arkamıza bile bakmadan koştuk. Arka bahçeye geldiğimizde duvara tırmandım ve benle birlikte Berk'te tırmanıyordu. Duvarlar taşlı olduğundan tırmanması sıkıntı çıkarmıyor. Duvarı nerdeyse yarıladığımızda,
Berk: "Aah, adam tuttu beni"
Nöbetçi: "Bu kadar kolay kaçacağınızı mı sandınız?"
Deyip Berk'i çekiştiriyordu. İşte şimdi kötü olmuştu. Eğer Berk'i yakalarsa bir güzel döver ve yurda döndüğünde çeşitli işkencelere maruz kalır. Berk'i bırakamazdım. Ne yapacağımı bilemedim. Sonrasında elimi cebime attığım gibi çocukluktan beri bende olan bıçağım duruyordu. Çıkardım ve nöbetciye baktım. Daha önce kimseye zarar vermemiştim ama Berk için yapmak zorundaydım.
"Bırak onuu!" diye bağırıp bıçağı eline sapladığım gibi nöbetçi elini tutup geri çekildi. Berk'e yardım ettim ve duvardan atlayıp bu zindanı terk ettik.
Yorgunluktan ve şaşkınlıktan gözlerim şişmişti. Berk şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Gerçi ben bile şaşırmıştım kendime ya, neyse...
Şimdi Berk ve ben sokakta yalnızdık. Bu kurtlar sofrasında yaşamak biraz zor gibi görünüyor. Ama her şeyi göze almıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokağın Rüyası
Mystery / ThrillerBazen hakettiklerimizden fazlasını yaşarız. Yanlış zamanda yanlış yerde bulunmak bizim suçumuz mu? Hepsini boşverdim ama insanın evi Ilk gözünü açtığı yer değil midir Belki de sadece benim fikrimdir. Sanırım ... Şimdi ararsanız beni, ön yargıların...