Sabah mutfaktan gelen seslerle uyanmıştım. Yorgunluğumu tam olarak üzerimden atamasam da artık kalkmam lazımdı. Daha işlerimiz bitmemişti. Aheste aheste yataktan kalkarken dün gece üzerimi değiştirmediğimi fark ettim. Şimdilik olanları Ayla ' ya anlatmak istemiyordum. En azından şu an. Hemen kalkıp daha yerleştirme fırsatı bulmadığım bavuldan en sevdiğim bugs bunny li pijamamı giyip odada çıktım. Ayla çoğu şeyi zaten hazırlamıştı. Bende geri kalanlara yardım ettim ve geniş çaplı bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıyı o hazırladığı için bulaşıkları ben yıkadım. Hala olanları ona anlatmadığım için vicdan azabı çekiyordum. Çünkü o benim için çok farklıydı. Her zaman içine kapanık, sürekli duygularını saklayan, utangaç bir insan oldum. Ama liseyle birlikte onunla tanıştığımda bir anda çok yakın olduk. Her şeyimi rahatça ona anlatabiliyor, duygularımı bile ifade ediyordum. Yakın arkadaş statüsüne koyabileceğim birçok insan varken o benim için çok farklıydı. Nedensiz bir şekilde onu bana bağlayan bir şey vardı ve onu beni ne kadar çok kırsa da kızamaz affederdim. Her şeyimi anlatır, her zaman yanımda olsun isterdim. Hayatımda kaybetmekten korktuğum biriydi. O kendi başına benim ailemdi. O aslında tam olarak bendi. Onu çok sevdiğimi düşünürken gülümseyince bana : 'Hayırdır yine neyin hayalini kuruyosun?' Dedi gülerek.
'Hiçççç. Sadece hayatımızın artık eskisi gibi sıradan olmayacağını hissediyorum' dedim.
Kararsızlık hissederek de olsa ev işlerine girişmeden ona dün gece olanları anlatmak istedim. Kararsız kalmamın nedeni korkma ihtimali olmasıydı. Çok cesur olmasam da korkak da sayılmazdım. Bazen çok bunaldığımda yalnız dolaşmayı severdim. Ayla bunu öğrenirse ne zaman dışarı çıkmak istesem aklı bende kalacaktı. Çekinerek : 'Aylaaaaa'. Suratımı tatlı bir ifade kondurarak süt dökmüş kedi misali ona yalakalık yapmaya başladım. 'Yine ne var Ilgın?' Diye cırladı bana. E tabi sabahtan beri kıza bugün yapacağımız işleri anlatıyordum.'I şey sana bir şey söyleyecektim ama vazgeçtim.'
'Yine temizlikle ilgili ise her şeyi anladım tekrar etmene gerek yok. Önce mutfak sonra odalar daha so...'
'Dur dur onla ilgili değil. Dün gece '
Dün gece bir şey mi oldu Ilgın?'' Hayır, önce sakin ol. Marketten dönerken başka kısa yol bulurum belki diye hemde dolaşmak için farklı bir yola girdim. Önce önümde biri yürüyordu. Onu sadece arkasından görsem bile dikkatimi çekti. Nedenini bilmeden arkadasından yürürken birden kayboldu ve beni köpek kovalamaya başladı.'
'Neee! Dün gece başına bu geldi ve benim şimdi mi haberim oluyor?'
'Uykunu bölmeye kıyamadım ve korkma istedim. Köpekten kurtuldum zaten. Ama dönerken arkamda garip bir şeyler hissettim. Sanki biri beni izliyordu yada başka bir şey. Emin olamadım ama arkama da bakamadım. Sonrada eve gelip uyudum işte. Hepsi bu korkma yani.'
'Nasıl korkma kızım ya köpek sana bir şey yapsaydı? Daha yeni gelmişken nasıl böyle bir şey denersin hemde gece vakti? Hem de tek başına!'
'Tamam tamam sakin ol bir daha olmayacak.'
'Tabiki olmayacak yalnız çıkmak yok artık!' Dedi hiddetle. İşte bende bundan korkuyordum ama başa gelen çekilir.
Kafa sallayıp harekete geçtim. Oda işlerin başına geçmişti. Dünden kalan işlerimizi bitirip odalarımıza eşyalarımızı yerleştirdiğimizde işimiz bitmişti. Bizde bitmiştik. Geç kalktığımız için vakit çoktan akşamı bulmuştu. Sıra ile duş alıp kolay hazırlanabilir bir şeyler hazırlamaya başladık. Etrafı incelemeye başlamıştım. 2+1 du evimiz. Kapıdan girişte normal boyutta beyaz renkte bir askılık ve ayakkabı dolabı vardı bütün olarak. Sol üst tarafta ev telefonu vardı ama kullanacağımızı sanmıyordum. Zaten ikimizde buraya gelirken telefon almıştık. 1.5 2 metrelik bir koridordan sonra salon geliyordu. Duvarlar beyazdı. Amerikan tarzı mutfak vardı ve koltuk takımının karşısında mutfak kendini gösteriyordu. Mutfak dolaplarının hemen önünde siyah bir yemek masası vardı. Siyah beyaz renklerden oluşan mutfak dolapları ile uyum sağlamıştı. Salondan sonra iki kapı vardı. Biri Ayla ' nın diğeri benim odama açılıyordu. Ne kadar aynı odada kalacağımızı belirtsek de ailelerimiz odalarda ayrı olsun demişti. Onun odası açık pembe tonlarındaydı. Büyük bir dolap, çalışma masası, yatak , iki bölümden oluşan çekmece vardı sadece odada. Klasik öğrenci odası görünümü verilmişti odaya. Benim odam açık mavi tonlarında olduğu için bu odayı tercih ettim. Odalar arasındaki tek fark benim odamda iki yatak olmasıydı. Ayla da bende çoğu zaman birlikte kalacağımızı biliyorduk. İki odanın da balkon olması odaları açık renkleri sayesinde daha da ferah gösteriyordu.
Aşırı bir yorgunluk çökmüştü üzerimize. Yarın ilk gündü. İkimizde heyecanlıydık. Çoğu konuda uyarıldığımız üniversite hayatını yarın tam anlamıyla yaşamaya başlayacaktık. Garip bir telaş vardı üzerimizde. Kısa bir 'Yarın ne giysek?' konuşmasının ardından çok yorgun olduğumuz için ayrı odalarda kalmaya karar vererek uyumak için odalarımıza geçtik. Kafamı yastığa koyar koymaz farkında olmadan arkasından yürüdüğüm genç çocuk geldi gözümün önüne. Aslında sabahtan beri kafamda o yürüyüş ve arkamdan hissettiğim şeyler dönüyordu. Ama hep o düşüncelerimi kovmuştum kafamdan. Onları kovduğum şimdi de onlar uykumu kovmaya başladı. Uzun süre yatakta debelendikten sonra kendimi huzurlu bir uykunun kollarına bıraktım.Sabah perdeleri açık unuttuğum için içeriye hücum eden güneş ışıkları ile uyandım. Işık yüzünden uyanmasam daha da uyuyabilirdim. Zaten uykuya çok düşkün bir bünyem vardı. Yavaş hareketlerle telefondan saate bakınca gözlerim fal taşı gibi açıldı. İlk günkü ilk dersin başlamasına sadece yarım saat vardı ve biz hala yatakdaydık. Normalde ilk gün önemli değildir ama ilk defa farklı bir ortama girip birileri ile tanışacağımız için Ayla içinde benim içinde bugün önemliydi. Bağırarak: 'Aylaaaaa! Kalk hadi kalk. Geç kaldık. Yarım saat sonra ders başlayacak.'
'İnanmıyorum alarmı kapatıp tekrar uyumuşum. Hemen hazırlanıp çıkalım.'
Hızlı bir şekilde hazırlanıp koşar adımlarla okula gittik. Yokuş olduğu için zorlansak da yetişmiştik. Fakülteye girdiğimizde bizimle aynı Sınıfta olup derslik arayan kişiler ile karşılaşınca sevinerek onlarla tanıştık. Sadece bir ders vardı. Klasik tanışma işlemini yaptıktan sonra imza atıp dağıldık. Sınıftan sadece sabah karşılaştığımız kişilerin isimlerini öğrendik. Herkes birbirinden çekiniyordu. Bugünlük bunu umursamayarak fakültenin çıkışına ilerledik. Dünkü yorgunlukla resmen ayakta uyuyordum. Ayla da benden farksız sayılmazdı. Tam çıkışta dün gördüğüm çocuğu gördüm. Bir anda heyecan yapıp Ayla ya göstermek isterken önümdeki merdivenleri görmeyip düştüm. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir çift gözün beni incelediğini fark ettim. Kafamı o tarafa çevirdiğimde bu kişi az önce Ayla ya göstermeye çalıştığım kişinin ta kendisiydi. Kafasını çevirdiği için yüzünü görememiş sadece arkasından bakakalmıştım. Neden saçma bir şekilde bu kadar heyecanlanmıştım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINAK
Novela JuvenilBir insan kendi kanından olmayan birini ne kadar çok sevebilir?