‡Asi Kız‡

2.9K 81 16
                                    

Kulağımdaki kulaklıktan, beynime ve kalbime işleyen müziği, dudaklarımda mırıltılar halinde serbest bırakıyordum.

Müzik, her insanın içine dokunan, bazen geçmişi hatırlatan, bazense gelecekte ki planları yaptıran melodilerin dansı.

Her insanın müzik zevki farklıdır.

Bazıları rap sever, bazıları pop, bazıları hip hop. Jazz.. vesaire. Her insan kendini anlatan müzikleri seçer.

Pozitif bir insan, yüksek melodisi olan, neşeli sözlü ve kıvrak şarkılar seçer.

Pasif bir insan genelde rap seçer. Rap gerçeği söyler. İnsanların acılarını söyler.

Erkekler rap severler, kendi akıllarında daha erkeksi olduklarını düşünürler. Ama kadınların çoğu rap dinlemez. Erkeklerin onları ezeceklerini düşünürler.

Oysa ki çoğu erkek rap dinleyen, acısına ortak olabilecek bir kadın arar.

Zaten aşkta bu değil midir? İki bedende, tek ruh olmak? Her soruna birlikte çözüm bulmak. Her şeyi birlikte yaşamak. Mutluluğu, üzüntüyü, heyecanı, kızgınlığı, şehveti birlikte yaşamak değil midir, aşk?

Neden aşkı dokunmak olarak algılıyor ki erkekler?

Oysa ki aşk saftı, temizdi. Hep ota boka aşk diyerek kötüleştirmişlerdi aşkı, kirletmişlerdi. Adını orospuya çıkarmışlardı.

Bir kız düşünün, simsiyah hayatı olup, mavi düşünen. Annesinin ölümüne gözleriyle tanık olan. Her yıl ailesi olmadığı için ezilen, aşağılanan, acıyla bakılan.

İnsanlar bencildi, düşüncesizdi. Kendilerine olmayan şey, bir başkasına olduğunda eziyorlardı.

Zengin, fakirden üstündü.

Güzel, çirkinden üstündü.

Mavi erkek, pembe kızdı.

Siyah kötü, beyaz iyiydi.

Bu ayrımlar nerden çıkmıştı? Paran varsa, herkes kölendi. Güzelsen, erkekler etrafında pervaneydi. Erkeksen mavi giyecektin, kızsan pembe. Kötüysen siyahtın, iyiysen beyaz.

Oysa ki kimse neden kötü olduklarını sormuyorlardı. Ön yargılıydılar. Sormaya korkuyorlardı. Bencillerdi, en iyileri kendileriydi.

Herkes ikinci şansı hak ederdi ama kimse kötülüğe giden o yola nasıl girdiklerini bilmezlerdi.

İşte o zaman küçük çocuk dostu düşmanı ayıramamaya başlamıştı.

İşte o zaman taraflar olmuştu.

O zaman güçlü, güçsüz olmuştu.

İnsanlar en iyi olmak için herkesi ezmişti, annesini, babasını, kardeşini, arkadaşını, kuzenini..

Bu hayatta güçlü olmak için kötü olman gerekiyordu, ezmen gerekiyordu. Ruhsuz olman gerekiyordu. İyiliği değil, kötülüğü düşünmen gerekiyordu. Merhameti değil, acıyı düşünmen gerekiyordu.

Kimse ‘Neden böylesin?’ demedi bana. Herkes korktu, başlarını eğerek yanımdan geçtiler. Bazıları nefret etti, bazıları tiskindi. Bazıları sevdi, bazıları saygı duydu.

İnsan kendinden üstün kişiyi sevmezdi. Ezmek ve yok etmek isterdi. Bu kanundu.

Aslan ceylanı yerdi.

Kimse bana yedi yaşımdayken, ‘Ne değişti de böyle oldun?’ diye sormadı. Hep ezmeye çalıştılar. Çelme taktılar, ittiler, yıktılar.

‡Asi Kız‡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin