‡Bölüm 2‡

1.6K 68 2
                                    

"Sana, ne dedim ben?" Sinirlerim artık taşarken, avuçlarımın içi kaşınıyordu.

Fena halde, bu piç kurusunun ağzının ve göt deliğinin yerini değiştirmek istiyordum.

"Mira.. üzgünüm. B-ben.. lütfen!" diye inlediğinde yüzümde ki sırıtış kanatlanıp yerine kondu.

Bora Tanışır.

17 yaşında, kaslı, 1.83 boyunda, kahverengi saçlı, yeşil gözlü, egoist, çıkarcı, hayvanın teki.

Şu an da karşımda ki sandalyeye bağlanmış, yüzü gözü kan içinde, vücudunda ki kesiklerle, sanki bir hafta önce beni ezmeye çalışmamış gibi bana yalvarıyordu.

İçimde ki, sadist tarafım beni ayakta alkışlarken, bıçağı daha sert bir şekilde baldırına bastırdım. Acıyı herkese hissettirebilecek şekilde bağırdığında yüzümü buruşturdum.

"Eğer bir kere daha bağırırsan, ses tellerini sökerim." dedim çakımı çakmağımla ısıtırken.

Yutkunurken çıkan ses, depo da yankılanırken yüzüm ifadesizdi. Suratına baktım. Umursamaz maskesi düşmüştü.

"Biliyor musun, Bora, senin gibilere ne yapıyorum?" dedim sırıtışımın önünde sıcak çakıyı sallarken. Başını, korku dolu gözleri, ifadesiz mavi gözlerimin içine bakarken iki yana salladı. "İlk önce fiziksel acı veriyorum." dedim bıçağı eline doğru bastırırken. Yüzü, acı yüzünden buruşurken sırıtışım ikiye katlanmıştı, "sonra ruhsal bir acı çektiriyorum. Kafamda ki şeytanlarımın, benim değişimle, çakallarımın, beslenmesini sağlıyorum. Ve.." diyerek aniden bıçağı çekip, ona sırtımı döndüm.

"Ne olur, yalvarırım, köpeğin olurum... Yapma." dediğinde dudaklarım yukarı kıvrıldı.

"Çakallarım, şu an da uluyor. Senin çöküşünü izlemek için bana yalvarıyorlar. Onları nasıl aç bırakabilirim ki?" dedim yapmacık bir üzüntüyle kaşlarım çatılırken.

Çakıyı, duvar köşesinde bulup, sandalyeye yakın bir yere yerleştirdiğim, tahtadan sehpanın üzerine koydum. Tozluydu, eski anıların tozları vardı üzerinde.

Bu kirlenmiş, pis kokulu depo gibi.

Sigara paketimden bir dal çekip yaktım. Ağzımda ki sigarayla ona doğru paketi salladığımda, yutkunarak başını olumlu anlamda salladı.

Gülerek, hafifçe başımı iki yana salladım. "Aptal çocuk..." diye mırıldandım sigaramdan bir nefes çekerken. "Ellerin bağlıyken nasıl içebilirsin ki?" dedim paketi, çakının yanına koyarken. Sonra ona doğru ilerledim. "Ah, buldum." diyerek, tahta sandalyenin kol kısmına, ellerinin yan taraflarına ellerimi koydum.
Dikkatle beni incelerken, yüzümün iki santim uzağında olan aralık dudaklarından içeri üfledim dumanı. Gözleri, göz kapaklarının ardında kalırken sırıttım.

Açık bacaklarının ortasında ki, ufaklığının önüne dizimi koydum ve ellerimi geniş omuzlarına yerleştirdim. Onu sertçe sandalyenin, yaslanma yerine yapıştırdığımda inledi. Bu zevk içinde ki bir inleyişti.

"Ufaklığı zorluyorum değil mi?" dedim sesimi fısıltı halinde kulağına iliştirirken.

Başını hafifçe onaylar şekilde salladı. Bu yüzümde ki sırıtışı daha da katladı.

Sağ elimin işaret parmağını bastırarak, aşağıya doğru bir yol çizdim. Parmağımı kemerine takıp çektiğimde, hırıltılı bir nefes verdi.

"Beni istiyor musun?" diye fısıldadım boynuna nefesimi üflerken. Tekrar başını salladığında, "Yüksek sesle söyle, sana istediğini vereyim." dedim dizimi ufaklığına sürterek.

‡Asi Kız‡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin