Şimdi insan bekliyor işte hiç olmayacağını bildiği halde bekliyor. Bir gün çıka gelecekmişsin gibi. Ben seni ilk doğmuş çocuğun annesini sever gibi sevdim. Hiç beklemedim bir umut, bir ışık. Şimdi kızıyorsun belki bana biliyorum. Ama sen çoktan silmiştin beni, onca yaşanacak anımız varken. Yaşanmamışlıklarla bir başıma kaldım. Her gece seninle uyuyup, uyanıyordum ben. Seni büyütüyordum içimde, şimdi sen yoksun hiç olmadın. Herkes uyarmıştı beni dinlemedim, dinleyemedim. Kör düğüm gibiydim sana.
Bir gün bir mesaj attın;
-göktuğ hala benden mi hoşlanıyorsun diye?
hoşlanmıyordum ben senden, ben seninle büyüyordum. Söyleyemedim gidersin diye. İçimde bıraktım. Her şeyi, herkesi bir sen olursun diye. Şimdi dımdızlak kaldık onca derdimiz, yaşanmamışlıklarımızla.
Biz seninle yine küsmüştük. Köşe bucak kaçıyorduk birbirimizden veya kaçmaya çalışıyorduk. Yapamadık, bırakamadık yine her zaman bekledim seni hala her şeyi dün gibi hatırlıyorum, oturmuştuk bir kafeye uzunca konuşmuştuk. Ve oradan bir kelime kalıyor bana " bakalım sen kaç ay, kaç yıl dayanacaksın bana. " biz seninle aynı şehirin yağmurlarında ıslandık be nasıl sevmem nasıl bırakırım seni?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşanmamışlıklara, yaşanamamışlıklara..
Krótkie OpowiadaniaKüçük bir umuttu bizimkisi, her yaranın ördüğü, büyüttüğü kocaman bir sevgiyle büyüdü ve sanki küçük hayatlara, kocaman yükler vardı tek tek sevgi isteyen.. Yine aşk rüzgarında savrulmuş bir genç ve bunalmış bir genç kız.