Bölüm 1

68 10 2
                                    

🎼Bölüm şarkısı- maNga ft. Göksel-Dursun Zaman

Bir kez daha yatakta başka bir pozisyona girdim. Ama olmadı. İçimde ki o ağırlık bir türlü geçmedi.
"Lanet olsun!"
Ayağa kalkarak ellerimi duvara sertçe vurdum. Zaten kartonpiyer olan duvardan toz taneleri aktı. Üzerimde sadece altımda ki o ince kumaş parçası vardı. İçerinin soğuk veya karanlık olması beni hiç etkilemiyordu. Boş olduğunu bilsem de eskimiş buzdolabını açtım. Sonra da geri kapattım. İşte günlük rutinim. Birşey yiyip içmem. Tavsiye ederim iyi kilo verdiriyor. Uyarı; bununla beyninizde zayıflıyor.
Tezgahın üzerinde duran sürü halindeki ilaçlardan antidepresanımı aldım. 2 tanesi güzel uyku, 4 tanesi kesintisiz uyku, biraz daha fazlası morg.
Kim bilir ilerleyen zamanda daha fazla kullanır ve bu monoton hayata bir son veririm. Zaten kimin umrumdayım ki.
Minik şişenin kapağını açıp elime gelişi güzel döktüm ve 4 tanesi kalıncaya kadar ayıkladım.
Sonra ağzıma koyup bir çırpıda miladdan kalan suyu kafama diktim.
"Harika. Şimdi tekrar seksi yatağıma geri dönüp bin kat daha fazla ruhlu rüya görebilirim."
Çıplak ayaklarımı ceviz rengi ahşaplara vurdura vurdura odama ilerledim.
Hemen kendimi yatağa atarak yorganı iki bacağımım arasına sıkıştırdım.
"Birşeyi unuttum sanki?"
Yatakta doğrulup yandan kumandayı alarak klimayı açtım. En soğuk dereceye kadar getirene kadar çıkan 'bip' sesi o küçük beynimi tırmalamıştı.
Oda aniden buz gibi olmaya başlayınca yarı gülümseyerek halihazırda beni bekleyen uykuma daldım. Yarın alt komşumuzun zoruyla psikiyatri bölümüne randevu almıştım. Beni depresyonda sanıyorlar. Oysa ben sadece hayattan bıkmış sönen bir yıldızdım.
"Aptalsınız..Hepiniz aptalsınız. Depresyonmuş."  
Düşüncelerim arasında her zaman ki uykuma daldım.
_______________________________________

"Asya!"
Yine hangi aptal beni adımla uyandırıyordu?
Gözlerimi açmadan kafamı yarım yamalak koyduğum yastığı bir çırpıda çekerek suratıma kapadım.
Kapatmamla uykumdan dolayı tanıyamadığım kişi yastığı suratımdan çekip attı. Tam yorganıma sarılacakken onu da yere fırlattı.
"Of! Yeter be! Ne var?!"
Kafamı kaldırdığımda karşımda Nil'i görmeyi beklemiyordum.
İyice uyanıp kafamı kaşıdım.
"Sen buraya nasıl girdin?"
Gözlerini büyülterek yanıma oturdu.
"Asya, kendine gel artık. Kapın sonuna kadar açık. Senin derdin ne?"
Kapının açık olduğunu biliyordum ve pek umrumda olduğu söylenemezdi.
Sorduğu soruları es geçerek "Tamam tamam. Bugün randevum var. Hemen hazırlanıyorum." diyerek ayağa kalktım.
Benle beraber o da ayağa kalktı. Sanki soğuğu yeni farketmiş gibi kumandayı alıp klimayı kapattı. Sonra da kollarını bağlayıp kendini bir nebze ısıtmaya çalıştı.
"Asya! Sen manyaksın. Oda buz gibi olmuş ayrıca üstünde sadece kilodun var!"
Bir yandan bol bir t-shirt bir yandan da dar ve siyah yırtık kotumu alıyor, bir yandan da Nil'e -alt komşum- laf yetiştiriyordum.
"Ne olmuş yani?"
Bunu dememle iyice çıldırdı.
"Ayy ayy Asya ayy! Tamam! Ben mutfaktayım giyin gel. Beraber gidicez!"

Herhangi bir tepki göstermeden aldıklarımı üstüme geçirdim. İçime sütyen giymeyecektim. Kimin umrunda.
Komodinin üstündeki telefonumu alıp arla cebime soktum.
Sonra da sakinleştirici hapımı cebime soktum. Psikolog ile büyük ihtimal başbaşa konuşacaktım, ve ben biriyle başbaşa sohbet ederken özellikle bir doktorla konuşurken baskı altında hissediyorum ve ani panik atak geçirebiliyorum.

Odamdan çıkarken yüzüme damlayan suyla duraksadım.
"Siktir!"
Tavan yine akıtıyordu. Umursamadan mutfağa Nil'in yanına geçtim.
"Hadi gidelim."
Gülümseyerek ayağa kalktı. Beraber pis dairemden çıktık ve apartmanın kapısından çıktığımız an Nil'in ultra lüks arabasına benim mükemmel sokağımın çocukları çoktan incelemeye başlamışlardı.
Nil koşarak "Hey çekilin!" desede gitmediler.
Bir tanesi anahtar çıkardı ve sırıttı.
Nil bağırarak koşmaya başlasa da kaçmaya niyetleri yoktu.
Koşarak Nil'i kolundan tuttum.
Bana şaşkın bir şekilde baktı.
"Ben hallederim."
Çocukların olduğu yere kollarımı bağlayarak baktım.
Bir tanesi yanındakinu dürterek birşeyler söyledi ve ardından hepsi çığlık atarak kaçmaya başladılar.
Kendi kendime gülerek "Aptallar." dedim.
Nil telaşla ve bıkkınlıkla "Hala yanıma taşınmak istemediğine emin misin?" dedi.
Sesli cevaplardan kaçındığım için kafamı sallamakla yetindim.
Nefesini bilerek ince bluzunun askısını düzeltti. "Sen bilirsin." diyerek sürücü koltuğuna geçti. Yan tarafa binerken içimden "Ben bileceğim tabii." diye geçirdim.

Kafamı cama yasladım ve hastaneye gelene kadar kaldırmadım.
Nil geldiğimizin haberini verdiğinde birşey demeden arabadan indim.
Beraber hastaneye girdik. Nil danışmaya açıklama yaptıktan sonra yanıma geldi.
"Ne şanşsızsım be Asya. Daha 11 kişi varmış sırada."

"Randevu almıştım?"

"Onlarda aldı."

"Laf mı koydun sen şimdi bana?"
Elleriyle garip hareketler yaptı.
"Hayır. Hayır koymadım.."

Nil sevdiğim nadir insanlardan ama bu haldeyken elimden gelen en nazik konuşma stili buydu.

Doktor'un odasının önüne geldiğimizde karşımda olan kalabalık yüzünden birden başımdan aşağıya kadar kaynar su dökülmüş gibi oldu.
Nil boş bir koltuğa oturdu ve yanında ki yeri de bana gösterdi.
Başım dönmüştü. Kalabalık, gürültü...Bunlar bana göre değildi.
Sendeleyerek duvardan destek aldım.
Nil hemen ayağa kalkarak "Lanet olsun yine mi panik atak!"

Sesim kısık çıksa da "İyiyim ben. Otur yerine. Ciddiyim. Tuvalete gitsem iyi olacak."
Cevap vermesine izin vermeden daha önce hiç gelemediğim bir hastanade tuvalete bulmaya koyuldum.
Nil eğer beni zerre kadar tanıyorsa peşimden gelmezdi.

Ayaklarım birbirine dolanmaya başlamıştı ve etrafımda olan insan diyemeyeceğim varlıklar bana değilde direk göğüslerime bakıyorlardı.
Özgür bir ülkede olduğumuzu sanıyordum?

Bir yerden sonra duruo cebimden sakinleştirici hapımı aldım.
Elime aldığımda bunun sakinleştiricim değil ağrı kesicim olduğunu anladım.
"Tanrım yardım et..!"
Acilen bu haptan bulmam lazımdı.
"Of Asya! Bok var da illegal sakinleştirici hap alıyorsun!"
Yasal olmayan hapı nasıl bulacaksam artık.
Çaresiz bir şekilde yere kıvrıldım ve bu korkunç anların bitmesini bekledim.
Sonra herşey aniden gelişti. Baş ağrım arttı, gözlerim karardı, en sonda karşımda bir çift el ve içinde o tanıdık illegal ilaç kutusunu gördüm ve kendimi bir kez daha karanlığa teslim ettim.

Sana İhtiyacım VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin