🎼Paramore-Aint it fun
Yavaş yavaş açılan göz kapaklarımla bilincim az da olsa yerine gelmeye başlamıştı. Baş ağrımdan dolayı, henüz görebildiğim kısıtlı mekan farklı tonlarda ve bir kitabın sayfaları gibi gözüküyordu.
Şaşırdım mı? Hayır.
Daha önce de bu tür, hatta ve hata kat be kat daha korkunç olan panik ataklar geçirmiştim. Bu beni etkilemez yani.Yalnız tek bir sorun var dı; Bayılırken ki o eller ve kurtarıcı ilaç...
Hey, ve bu tavan?Ani bir hareketle olduğum yerden doğrulmaya çalıştım. Ve güm!
Olduğum yere tekrar yapıştım.
"Hadi Asya! Sen Antidepresanı mentos gibi yutan insansın. Aptal bir yerde doğrulamayacak mısın?"
Son kez tüm gücümle ellerimden destek alarak doğruldum ve başardım.Baş ağrımdan dolayı bir elim başımda etrafı yokluyordum.
Siyah mobilyalar, daha doğrusu beyazken sararan ve siyahlaşan mobilyalar, dökük duvarlar, zerre güneş yok, ve buz gibi.Birden kendimi benim evimde gibi hissettim. Ama burası benim evim değildi. Zira bu odaların dizaynı çok daha farklıydı.
"Neredeyim ben..?"
Ayağa kalkmayı tek seferde başarabilmenin mutluluğuyla evi gezmeye ve yaşam belirtisi bulmaya başladım.
Mutfak ve evin sahibinin yatak odası boştu.
Küçük evde tek kalan yer tuvaletti.
Ayağım zeminde tok sesler çıkartırken eski ve bazı yerleri minik deliklerle dolu olab kapıyı yavaşça ittirdim.
Olası bir +18 görüntü için gözlerimi kapamayı ihmal etmedim.
"Dostum ben 20 yaşındayım aç gitsin."
Sıkıca yumduğum gözlerimi araladım ama burada bırak insanı elle tutulur birşey neredeyse yoktu.
Sadece tuvalet, lavobi ve küçük bir duşakabin.
Uzun kahverengi saçlarımı geriye attırarak adımlarımı tekrar salona yönelttim.
Kendimi bulduğum çekyata tekrar oturduğumda daha demin farketmediğim bir not buldum.
Adını veya seni bilmiyorum. Ama şunu bil ki hastanede sana neler olduğunu çok iyi biliyorum. Ani panik atak geçirirken bilincin yarı kapalı olur. Seni kucağıma aldım. Yalnız mıydın yoksa birileri var mıydı inan en ufak bir bilgim yok. Uykunda 'Nil'e söylemeyin. O korkar.' diye sayıkladığın için kimseye haber vermeden seni kendi evime taşıdım. İlacını sen uyurken zorla da olsa verebildim. İhtiyacin olursa mutfakta en üstteki sağ dolapta o ilaç var. Ben şu an bir takım nedenlerden dolayı ev dışına çıktım. Seni yalnız bırakmak istemezdim. Üstünde para yoksa ve evin buraya uzaksa diye yanına bir miktar para bıraktım. Evimi daha fazla kurcalamadan yoluna devam et...
"Bana uyar."
Omzumu silkerek çekyattan kalktım. Demek ki insanlık ölmemiş. Cidden yanımda para yoktu ve masanın üzerinde duran 20 lirayı cebime soktum. Arka cebimden de telefonumu alarak Nil'e herşeyi detaylı ama kısa anlatan bir mesaj yolladıktan sonra evden çıktım.
Her ne kadar duygusuz ve saman gibi biri olsam da doğal olarak kim olduğunu merak etmiştim. Aynı ilaçtan onda da olduğuna göre belki de aynı kaderi paylaşıyoruzdur.
Veya sadece aptal bir tesadüf..Nerede olduğumu anlamak için konumuma baktım.
"Fatih." derin bir nefes alıp siktirimi çektim. "Bekle beni Üsküdar. Ve otobüs. Ve 29 dakika..."En yakın duraktan bir otobüse binip arkadan bir koltuğa pustum.
Sıkıcı geçen yaklaşık yarım saat ardından bilindik sularda yüzmeye başlamıştım.
Bilinmeyen hayırseverimizin verdiği parayla ödeme yapıp indim.
Evimin bulunduğu Etiler'e geldiğimde nedensizce rahatladım.
Çünkü otobüste dikkatler yine benim 8 lerimdeydi.
İçimde sütyen yokken bir erkek tarafından taşındığıma sinirlensem mi utansam mı bilememiştim.Her neyse. Her ne kadar Etiler mekan açısından hoş olsa da benim daire bayaa pis bir yerdeydi. Şanssızlığın daniskası. Zaten muayene de olamadım.
O kadar kalabalık olursa olacağı bu!
Içimden Tanrı'ya yakınırken birden negatif değil de, yani pozitif de değil aslında meraklı bir yanım o kişinin kim olduğunu merak etmişti.
"Birinci Asya kuralı; Kafana gelen ilk şeyi yap."
Güzelce sırıtarak artan paraya minnet duydum ve geldiğim tüm yolları geri gittim.Tekrar otobüsten indim. Ve evin önüne geldim.
Biraz geç olmuştu ve ben bu işi iyice merak etmeye başlamıştım.Ama ilk defa göğüslerim de sütyen olmaması beni rahatsız etmişti.
Ve bugün şans bana ilk kez uğramıştı. Sadece 20 metre ileride bir butik vardı.
Koştura koştura giderken butikten sütyen çıkması için Tanrı'ya yalvardım.
Butik kapısını açmamla minik bir zil çaldı. Şirin ve sıcak bir yerdi.
Görevliye hemen sütyen var mı diye sordum. Önce bana sonra 8 lere bakarak "Maalesef.." dedi.
Çaresizce elimi alnıma vururken vitrinde çıplak mankenin üstünü kapamak için konan sütyeni görmemle ilk defa içten bir şekilde güldüm.
Hemen mankenden sütyeni çıkararak deneme kabinine girdim ve bum!
Tam denk geldi!
"Sizi seviyorum 8 ler." diyerek hoş bir büyüklükte olan ve burnumun dibinde biten göğüslerime birer öpücük kondurdum.
Askıda ki t-shirtü üstüme geçirdim ve görevliye "Yarın getirmezsem polisi arayın!" diyerek kaçtım.
Arkamdan koşsada yetişemedi ve bağıra çağıra içeri girdi.Tekrar evin önüne geldiğimde hiç bir olanağı düşünmeden direk açık olan kapıdan içeri girdim.
Hala bıraktığım gibiydi.
Çekyatın battaniyesinin kıvrımları bile.Tekli koltuğa oturdum ve girdiğimde kapadığım kapının açılmasını bekledim.
↗Asya↖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana İhtiyacım Var
Novela Juvenilİstanbul'da en pis sokakta minicik bir dairede kendi başıma henüz kabullenemesem de 2 yıldır depresyondayım, kullanmadığım antidepresan, hap kalmadı. Gitmediğim doktor kalmadı. Sonra, birden o geldi. Biraz yaşayasım gelmişti. Ona ihtiyacım var... Sa...