9 yıl sonra...Erza gözlerini açtığında güneş daha yeni gökyüzüne doğru emeklemeye başlamıştı. Uykuyu seven biri olmadığı için erken uyanır tekrar uyuyana kadar zamanını antremanlarıyla geçirirdi. Bugün hiç oyalanmak istemediği için geceden ormanda kalmıştı. Ok sadağını ve yayını eline aldıktan sonra tekrar güneşe baktı. Bugün ayrı bir güzeldi gökyüzü adeta iyi ki doğdun diyordu. Genç kız kısa bir an geçmişini düşündü birde bulunduğu anı, bugün 16 yaşına basmış babasının ölümünden sonra dokuz yılı geride bırakmıştı. On yaşındayken insanlar ve ruhların birlikte olduğu bir okula başlamıştı. İlk günden beri güzelliği ve bıraktığı etkiyle herkesin ilgi odağı olmayı başarmıştı, bulunduğu okul ise diğerlerine kıyasla seviyeli öğrencileri kabul eden bir okuldu mesela diğer okulların en alt seviyesi acemi seviyesiyken bu okulun seviyeleri çırak seviyesinden başlıyordu. Çırak seviyesinden sonra ustalar daha sonra da Ruh kovucular geliyordu. İnsanlık tarafından bilinen en yüksek seviye olan Lider seviyesi ise şuana kadar sadece yedi kişide görüldüğü için diğer seviyelerden ayrı tutuluyordu....
Erza ok sadağını sırtına yerleştirerek yayı elinde yürümeye başladı her hafta olduğu gibi ava çıkmıştı ve yönetebileceği yeni ruhlar arıyordu. Daha önce hiç denemese de bugün içindeki sesi dinleyerek ormanın daha derin bölgelerine indi bu noktaya gelene kadar ilk kez gördüğü devasa büyüklükte yılan ve ayı türleri görmüş ve hepsinin ruhuna hükmetmişti. Yürümeye devam ederken duyduğu kırılma sesiyle yayında hazır bekleyen oku gerdi, ani bir hareketle arkasını döndüğünde devasa bir kaplanla karşı karşıya gelmişti, kaplan o kadar büyüleyiciydi ki kendine onu incelemek için süre vermesi gerekmişti, beyaz iri bedeni ve tüylerinin arasında kalemle çizilmiş gibi bulunan siyah çizgileri vardı, kaplanın gözlerine baktığındaysa daha da büyülendiğini hissetti bir avcı ruhunu büyülemek ise imkansızdı... Hayatı boyunca böylesine güzel bir canlı görmemişti. Üstelik bildiği kadarıyla kaplanlar nadir hayvanlar olmalarının yanı sıra sinirli hayvanlardı düşüncelerinin arasında sihirli yaratıklar dersinde duydukları yankılandı eğer bir kaplanla karşılaşırsanız tüm enerjinizle kaçmaya odaklanın, şansınız varsa birkaç kırıkla kurtulursunuz. Erza'nın kafasında yankılanan ses yok olduğunda, bir anda bedenine sınırsız bir güç dolmaya başladı aynı zamanda nereden geldiğini anlamadığı merak, şaşkınlık ve huzur duyguları doldu bedenine, bir avcı olarak hiç bir ruh onunla karşı karşıya gelmeye cesaret edemezdi, kaplanlar hariç! evrenin yaratılışından beri kaplan ve avcı ruhları rakip olarak yaşamaya başlamış ve şuana kadar rakip olarak devam etmişlerdi. Kaplanlar avcılar tarafından zorla hükmediliyor, avcılarsa kaplanlar tarafından yok ediliyordu. Kaplan ve avcıların yan yana olmaları bile imkansızdı.. şu ana kadar.
Yeryüzünde bir ilk gerçekleşmiş ve bir kaplan bir avcının karşısında kedi gibi uslu durmuştu aynı şekilde avcı da kaplana hükmetmeye çalışmamıştı. İki ölümcül türde büyülenmiş gibi birbirlerine bakıyordu. Erza'nın dikkatini dağıtan şey kaplanın başını eğiyor oluşuydu ilk önce şaşırdı daha sonra kaplana bir adım atıp durdu kaplan şimdi başını eğmiş ve avcıya itaat ediyor gibi bir görüntü oluşturmuştu. Erza ilk önce ne olduğunu anlamadı önce saçları beyaza döndü ardından gözleri donuklaştı ilk kez isteği dışında iç güdüsel bir şekilde avcı moduna girmişti. İçinden bir ses adeta bunu yapmalısın diye bağırıyordu. Kaplanda etrafına beyaz, mavi ışıklar yayarak ruh formuna girmişti şimdi iki türde asıl benlikleriyle karşı karşıya duruyordu. Aralarında sessizliğin alfabesiyle kurulmuş bir konuşma geçti ve Erza bir an kendini kaplanın bedeninde hissetti.. saniyeler içinde gözleri ve saçları eski haline dönerken Erza mümkünmüş gibi daha da şaşırdı. Avcılar bir ruha hükmedince ruhun bulunduğu beden yok olur ruhu avcının bedenine çekilirdi az önce kaplanın ruhuna hükmetmişti bunu vücudunun ve ruhunun her zerresine kadar hissetmişti fakat kaplanın bedeni şuan karşısında ve huzurla ona bakıyordu. Kız yaklaşık iki yüz metre arkasından gelen patlama sesiyle arkasını döndü ileride çıkan bulutlar öfkeyle gökyüzüne dağılıyordu. Erza ani bir şekilde patlamanın olduğu yere doğru adım attı daha sonra arkasına döndü gitmeden önce bir kez daha kaplanı görmek istiyordu hatta dokunmak..
Fakat kaplan orada yoktu ve hiç var olmamış gibi arkasında enerji izini bile bırakmamıştı genç kız of layarak dumanların yükseldiği yere koşmaya başladı. Aklı ne kadar kaplanda olsa da ormanın bu kadar ıssız bir yerinde olan patlama onu meraklandırmıştı...Erza bir ağacın üstüne zıplayarak kalın dalına oturdu ve manzarayı izlemeye başladı iki erkek ve bir kız çocuğu etraflarını sarmış kurtlarla dövüşmeye çalışıyordu. Yüzünde ufak bir gülümsemeyle izlemeye devam etti.. Üç çocuğun yüzünden inatçı oldukları belli oluyordu hatta on beş kurt ve bir alfanın bulunduğu usta seviyeli gruba karşı kaybedeceklerini bilecek kadar da zeki duruyorlardı fakat gözlerinde öne çıkan inanç duygusunun kaçmalarını engellediğide belliydi. Erza etrafa baktığında patlamanın neyden kaynaklandığını anladı bu çocuklar daha yeni usta seviyesine geçmiş olmalarına rağmen beş kurdu parçalarına ayırmışlardı bile genç kız kurt cesetlerine uzaktan bakmasına rağmen yanıkları görmüş çocuklardan ez az birinin ruh büyücüsü olduğu sonucuna varmıştı. Yüzündeki gülümseme büyürken sırtını ağaca yasladı, doğduğundan beri ilk kez birileri onun dikkatini çekmişti hatta bu manzaradan fazlasıyla memnun kalmıştı. Merakla beklemeye ve kurtların ölümünü izlemeye devam etti...
Bir kaç saat sonra genç kız sırtını dikleştirdi ve çocukları inceledi üçü de fazla hırpalanmıştı ve güçlerinin kalmadığı anlaşılıyordu. Karşılarında hala 7 kurt ve bir alfa olduğu için çocukların gözlerinde huzursuzluk belirmişti Erza bunu ilk fark ettiğinde şaşırmıştı böyle bir durumda olan biri korkmaya başlardı fakat bu çocukların korkmamaları Erza'nın ilgisini daha da çekmeye başlamalarına neden olmuştu. Erza dalın üstünde zarifçe ayağa kalkarak bekledi çocuklar gözlerini kapatmış ve büyük ihtimalle ölümü bekliyordu. Erza yüzündeki gülümsemeyi silerek ağaçtan aşağıya atladı.Üç çocuk hafifte olsa çıkan sesi duyduğunda gözlerini açıp sesin geldiği yöne baktılar. Üçünün de gözleri şaşkınlık ve hayranlıkla açılırken duyguları birbirine karıştı. Küçük kız, Erza nın kurtarıcı bir melek olduğunu düşünürken erkekler onu yardıma gelen bir tanrıça ya benzetmişti sırtındaki ok sadağı, elindeki yay ve üzerindeki koyu yeşil siyah karışımı kıyafetiyle savaşçıları anımsatıyordu. Erza kurtlara doğru ilerlerken alfa kurt hırlamaya benzer sesler çıkardı bunu fark eden diğer kurtlarda Erza ya saldırmaya hazırlandı. Zavallı kurtlar eğer karşılarındakinin bir avcı olduğunu hissedebilseydi son süratleriyle kaçmaya başlardı. Fakat Erza henüz on bir yaşındayken yine bir ilke sebep olmuş ve avcı enerjisini saklamayı öğrenmişti bu onun en büyük kozuydu. Avcıyı hissedemeyen avlar kaçmıyor aksine ona yani avcıya saldırmaya çalışıyor tıpkı şuan kurtların yaptığı gibi sayılarına güveniyorlardı.
Kurtlar harekete geçtiğinde kız da koşmaya başladı kurtlardan ikisinin arasında kalacak şekilde ön bacaklarını tutarak altlarından kaydı genç kız kaymanın hızıyla ters dönüp ayağı kalkınca iki kurdun sert bir şekilde yere çarpan boyunları parçalanmıştı. Erza arkasında hissettiği ürpertiyle zıplayarak gelen kurttan sıyrıldı enerjisini bir halat gibi kullanarak alfa kurdun boynundan yakaladı hala havadayken kendini alfaya doğru çekerek onun sırtına oturdu yayını havadayken elinden bırakmıştı, hızla oklarından birini alarak alfanın kafasına soktu ok alfanın boynunun altından çıkarken bedeni de hızla yere düştü. Erza hızını kesmeden enerjisiyle yayını çekerek eline aldı alfanın ölümüyle kalan beş kurt kaçmaya çalışırken Erza yayındaki okunu gerdi ve bıraktı ok hızla ilerlerken kendi iradesi varmışcasına beşe bölündü, beş parça da kurtların kafasına isabet etmişti. Kız ayağa kalkarak of ladı ve sıkıcı diye mırıldandı üstünü düzeltirken gözleri çocuklara kaydı küçük kız bayılacak gibi duruyor olmasına rağmen üçü de şaşkınlık ve hayranlıkla Erza ya bakıyordu küçük kızın bedeni daha fazla dayanamayıp devrildiğinde genç kız birden küçük kızın yanında belirip ufak bedenini yakalamış ve kucağına almıştı. Erza erkek çocuklarının gözlerine baktığında şaşırdı çocukların gözlerinde ilk defa korku kırıntıları görmüştü. Bir anda kıkırdamaya başlayınca iki çocukta gözlerini kocaman açıp ona bakmıştı. Sen bir melek misin? Dedi siyah saçlı çocuk hayır bence bir tanrıça dedi kumral çocuk Erza yüzünde bir tebessüm olmasına izin verdiğinde güzel sesiyle kısa bir cevap verdi ben Erza sadece Erza...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı Ruhu
Fantasyİnsanlığın varoluşunu tanrı sağlamış ve yok oluşunu ruhlara bırakmıştı. Etrafına güçlü auralar saçan ruh öfkeyle dolaştı insanlar arasında hepsine tiksinerek bakıyordu. En sonunda bazı bölümleri yıkılmış pencereleri olmayan yıkık bir eve girdi bu...