Güneş artık benim sıram dercesine ışıklarını yeryüzüne ulaştırırken birkaç saat önce uyanmış olan dörtlü sessiz bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu. Gariptir ki Josef bile uyandıklarından beri tek kelime etmemişti.
Erza derin bir nefes alarak birkaç kilometro ileride olan devasa okula baktı dün gece geri dönmüş olması gerekirken birkaç çocuk yüzünden geç kalmıştı.
Arkasına dönerek çocukları inceledi Arven dikkatle etrafına bakarken Josef kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Bu gözlerini devirmesine neden olurken Alex'e takıldı gözleri kafasını öne eğmiş pembe yanaklarını saklamaya çalışıyor gibi görünüyordu. Bu genç kızın kıkırdamasına neden olurken çıkan sesle aniden ona dönen gözlerle ciddileşti. "Biraz daha hızlanalım az kaldı daha fazla gecikmek istemiyorum." Sesinin sert çıkmasına engel olamamıştı. Bu çocuklara her ne kadar kanı ısınmış olsa da insanlardan uzak durmak en iyisiydi kimseyle yakın olmamak ve güvenmemek onun için en güvenli yoldu.
Erza'nın uyarısıyla hızlanan grup yaklaşık yarım saat içerisinde okulun önüne gelmişti. Devasa kapının önünde ne yapacaklarını bilemez durumda bekleyen çocuklar Erza'nın hareketlenmesiyle bakışlarını ona çevirdiler. Genç kız sakin adımlarla kapıya ilerleyerek gür bir sesle garip bir dilde bir şeyler söyledi. Birkaç saniyenin ardından gürültüyle açılan kapı üç çocuğun ürpermesine neden olmuştu. Açılan kapının ardından devasa canavarlar büyüyle havada uçan öğrenciler bekleyen üç çocuk gördükleri görüntüyle daha da şaşırmışlardı. Her şey o kadar... normaldi ki devasa kapı küçük bir okul binasını korumak için dikilmiş gibiydi. Erza çocukların bakışlarını gördüğünde kahkahasına engel olamamıştı öyle bir bakıyorlardı ki tüm düşünceleri yazıya dönüşmüştü ve Erza onları okuyordu sanki. "Biraz daha beklerseniz kapı yüzünüze kapanacak." Çocuklar duydukları sesle düşüncelerinden ayrılırken telaşla içeriye yürümeye başladılar. 10 metrelik bir yürüyüşün ardından garip bir enerji hisseden çocuklar birkaç saniye sonra tekrar şaşırmaya başlamıştı. Bir örtü gibi üstlerinden kalkan enerji kalkanı gözle görülüyordu ve bu mavi tonlarında ki enerji mükemmel bir göz şöleni oluşturuyordu. Bakışlarını kalkandan ayıran çocuklar okulun gerçek formunu gördüklerinde şaşırmaktan çok rahatlamışlardı çünkü hayal ettiklerinden daha devasa ve ilginç bir görüntü vardı karşılarında.. "Dawuo Terra ya hoş geldiniz çocuklar." Erza nın sesi çocukların tekrardan hayal aleminden kurtulmalarına neden olurken Josef agzını açtı konuşmak istiyordu, sormak istediği o kadar çok şey vardı ki. "Erza Arlent dün gece gelmen gereken okula neden bugün geldiğini açıklayacak mısın?" Josef duyduğu sesle korkuyla susarken çocuklar farkında olmadan Erza'nın arkasına saklanmışlardı. Şimdi devasa okul bahçesindeki tüm kafalar onlara dönmüştü. Bazıları hayranlıkla Erza'ya bakarken bazıları merak ve küçümsemeyle çocuklara bakıyordu. Erza ona sesini yükselten görevli Arisa'yı gördüğünde sakin bir şekilde ona doğru ilerlemeye başladı. Yürürken bahçedeki diğer öğrencileride izlemeyi ihmal etmiyordu. Geneli çocuklara düşmancıl bir tavırla bakıyordu, rahat bir eğitim alamayacakları şimdiden belliydi tabi kendisi bir şey yapmazsa.
"Sesini yükseltirken karşında kim olduğuna dikkat etmelisin Arisa yoksa ne olduğunu bile anlamadan kafanın boynundan ayrılmasını mı istersin?"
Erza bu seferde konuşan diğer kişiye baktı. Bu konuşan Bandu Laria'dan başkası değildi. Bu okulda her ruh kovucunun kendi takımı olurdu Bandu'ysa, Erza'nın takım kaptanıydı ve üyelerin her birine karşı aşırı korumacıydı. Erza derin bir nefes alarak iri gözlerle kendisine bakan Arisa'nın karşısına geçip durdu.
"Beceriksiz görevlilerin yarım yamalak yaptığı işleri tamamlayarak ormanda kaybolmuş çocukları okula getirmekle meşguldüm... şimdi önümden çekilecek misin Arisa Kayu!"
Okulun bahçesi derin bir sessizlikle dolduğunda görevli Arisa bir kaç şey mırıldanarak üç çocuğa doğru ilerledi tüm okul gibi oda Erza'dan çekinsede sinirini bu çocuklardan çıkarabilirdi. Erza derin bir nefes alarak konuşmasına devam etti
"Umarım takımıma almayı düşündüğüm çocukları iyi ağırlarsınız Arisa!"
Erza yaptığı şeyle yüzünü buruştururken tüm öğrenciler şaşkınlıkla genç kıza bakıyordu bu şaşkınlığın ilk nedeni Erza'nın ilk kez bu kadar çok konuşması ikincisi ise okul tarihinde ilk kez güçlü birinin okula yeni gelmiş öğrencileri korumasıydı. Arisa kulağına ulaşan sesle öfkeyle tırnaklarını derisine gömdü Erza'nın bu cümlesi çocuklara bir şey yaparsa bunu en ağır şekilde ödeyeceğini açıklıyordu ona. Sessiz bir şekilde yürümeye devam eden Erza ondan bir cevap bekleyen grup üyelerini bile görmemezlikten gelerek okula girdi. Hızla Erza'nın peşinden koşan Bandu önüne çıkan gölgeyle korkuyla yerinde durdu kısa bir anlığına nefesi kesilmişti fakat hemen ardından tekrar nefes almaya başlamıştı. Gözleri bir kaç dakika gölgenin kaybolduğu yerde oyalandı bu gölge kuşkusuz Mephisto'ya aitti. Mephisto kesinlikle bu adı hak ediyordu her ne kadar okulun en güçlü ve korkutucuları arasında olsa da kimsenin nedenini bilmediği bir şekilde Erza'nın peşinde dolanıyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini devirip grup üyelerinin yanına giderek hala bahçenin ortasında öfkeyle dikilen Arisa'yı ve şaşkınlıkla etrafı inceleyen çocukları izlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı Ruhu
Fantasyİnsanlığın varoluşunu tanrı sağlamış ve yok oluşunu ruhlara bırakmıştı. Etrafına güçlü auralar saçan ruh öfkeyle dolaştı insanlar arasında hepsine tiksinerek bakıyordu. En sonunda bazı bölümleri yıkılmış pencereleri olmayan yıkık bir eve girdi bu...