saat gecenin onikisi ve ben can sıkıntısından ölüyorum. . yapacak bir şey bulamadım. sonra dedim bari yazı yazayım. buraya hissettiğim her şeyi yazacaktım. öyle demiştim en başında. ama fark ettim ki sadece mutsuzluğumdan ibaret tüm yazılar. bu günde biraz mutluluk biraz saçmalık yazmaya karar verdim. :)
beklediğim yağmurlu günler sonunda geldi. yağmuru hissetmenin mutluluğunu hiç bir şeye değişmem. küçüklüğümde yağmur yağdığı zaman evden gizlice çıkıp anneannemin evinin önündeki merdivene oturup ıslanırdım. anneannemle büyüdüm ben. etrafım onun yaşlı ahbaplarıyla çevriliydi. bunun sayesinde yaşlılarla daha iyi anlaşmışımdır her zaman.
yalnız bi çocuktum.. yalnızlığımı hiç hissetmedim ama. kendimi bildim bileli hep hayali arkadaşım oldu yanımda. asla kalıcı bir beden vermedim ona. o an yanımda kimin olmasını istiyorsam onun bedenini verdim. çoğunlukla bedensizdi aslında.. kendi bedenimi paylaştım onunla.. içimde sakladım, korudum onu. hala koruyorum...
yağmur yağdıktan sonraki toprak kokusunu çok severim. huzur veriyor bana.
suyun varlığını çok severim. yağmuru tenimde hissetmeyi.. denizin dalga seslerini duymayı..yağan doluyu avuçlarımda biriktirip yemeyi.. denizin iyotlu, balıklı kokusunu içime çekmeyi..uçsuz bucaksız denizin ve okyanusun özgürlüğünü görmeyi..
Hep suda ölmek isterim.. Suyu her hücremde dolu dolu hissederek ölmek..
nerden nereye geldim yine.. mutlu şeyler yazacaktım sözde. lafı ölümle bitirdim. karamsar depresif duygusal manyağın tekiyim.
neyse ya daha fazla saçmalamıyım en iyisi..