ESLEM YILMAZ
Sabah gözüme vuran güneş ışığıyla uyandım. Ve evet yine koltukta kitap okurken uyuyakalmıştım. Bu son sayfa bu son sayfa diyerek kitabı yarı etmiş ve orada uyuyakalmıştım. Vücudumdaki uyuşukluğu aldırmadan kendimi banyoya atıp orada işlerimi halledip aşağıya indim. Annem kahvaltı masasına oturmuş gazetesinin okuyordu. Benim annem dizilerde gördüğüm , kitaplarda okuduğum annelerden çok farklı. Anneme dışarıdan bakan birisi sadece otoriter bir anne diyebilir. Ama bu otoriterlikten çok daha fazlası. Bazen kendimi cadının şatoya hapsettiği Rapunzel gibi hissediyorum. Ama benim ne uzun sarı saçlarım ne de beni buradan kurtaracak bir prensim var. Tuna var ama o da prensim olduğundan habersiz. Annemin Eslem demesiyle bu düşüncelerden ayrıldım. Kahvaltı masasına annemin çaprazındaki sandalyeye oturdum. Ve anneme kaç gündür söylemek istediğimi bir çırpıda söyledim.
'Anne kitap almak için dışarı çıkmam lazım'
Yüzündeki imkansızlık ifadesini görmemek için kafamı tabağıma gömdüm.annemden ses gelmeyince kafamı yavaşça kaldırdım ve anneme baktım.benim aksime o bana bakmıyordu.Önündeki gazeteye bakışları çok katıydı ve beni duymazlıktan geliyordu. Bu onun dilinde 'hayır 'oluyordu.Ama izin almam gerekiyor çünkü elimdeki bütün kitapları okumuştum ve yeni kitaplara ihtiyacım vardı.Sonra aklıma gelen fikirle anneme döndüm
' Asya ile gideyim lütfen..'
Asya benim gibi 18 yaşında ve benim tek arkadaşım ayrıca Tuna 'nın kardeşi .Annem dışarı çıkmama Asya yanımda olursa izin verir ama bunu bile bir çok uğraş sonucu yapar.Bir müddet düşündü ardından yine sert çehresiyle bana döndü ve
'Sadece birkaç saat ve telefonun açık olacak'
Bunun üzerine masadan kalkıp koşarak odama gittim. Telefonumu bulup Asya 'yı aradım.benimle gelip gelemeyeceğini sordum . Büyük bir çığlık attı. Çünkü genelde bu soruyu o sorar ve annemden zorla izin alıp dışarı çıkarırdı.
Yarım saat içinde hazırlanmış Asya 'yı bekliyordum.Kapının çalmasıyla oturduğum koltuktan kalkıp koşar adımlarla kapıya vardım. Kapıyı açar açmaz Asya üstüme atladı.Asya 'dan kurtulmaya çalışırken omzunun üstünden onu gördüm. Kırmızı üstü açık arabasına yaslanmış telefonuyla ilgileniyordu.Sonra başını kaldırınca göz göze geldik. Bana dudaklarından küçük bir tebessüm bahşederken bize doğru yürümeye başladı .
Asya sonunda beni bırakmayı akıl edebildiğinde Tuna yanımıza gelmişti.
'kızlar gideceğiniz yere bırakabilirim'
Ben heyecandan ne diyeceğimi bilemezken Asya kolumu tutup beni arabaya sürükledi. Beni ön koltuğa oturtup kendisi arka koltuğa geçti. Bu hareketi için içten bir teşekkür gönderdim tek arkadaşıma.Tuna tüm asaletiyle yerine oturdu ve arabayı çalıştırdı.heyecandan ellerime bir yer arıyordum .sonunda ellerimi kucağıma koyup parmaklarımla oynamaya başladım. Yol boyunca herkes sessiz kalmayı tercih etmişti. Arada arkaya baktığımda Asya garip hareketlerle bana abisini işaret ediyordu. Ama ben onunla konuşacak kadar cesaretli değilim.Sadece nereye gideceğimizi sorduğunda
'sahaf' diyebilmiştim. araba durduğunda geldiğimizi anlayıp kendimi dışarı attım.
ATEŞ DEMİROĞLU
Sabah gözüme vuran güneş ışığına bir küfür savurup yataktan kalktım. Bu gün Masal geliyordu ve havaalanından onu almam gerekiyor. banyoda yüzümü yıkayıp dolabın karşısına geçtim. Üzerime siyah bir pantolon ve siyah tişört geçirip odadan çıktım. Kahvaltı masasındaki babama kısaca selam verip evden çıktım. Arabama atlayıp havaalanına sürdüm. havaalanına gelince Masal 'ı aramaya başladım. Bir el gözümü kapatınca onun olduğunu anladım. Sesini kalınlaştırmaya çalışıp
KAMU SEDANG MEMBACA
ATEŞ'İN KOKUSU
JugendliteraturOysa ateşin kokusu yok derlerdi. Kadın o gün Ateş'in kokusunu aldı.