BÖLÜM 1: KURTARICI

342 27 44
                                    

...İyi okumalar...

Karanlık gökyüzü... Sadece ayak seslerimizin olduğu karanlık sokaklar... Peşimde ki adamlar... Ve deli gibi atan kalbim...
Şuan o kadar çok korkuyordum ki, durup yakalanasım ve bir an önce ölesim vardı. Ama yapmadım. Yapamadım. Gücü tükenmiş bacaklarıma inat, bilmediğim sokaklarda koşmaya devam ettim. Hala peşimdeydiler. Ayak seslerinden bunu anlayabiliyordum. Sesler o kadar yakındı ki dönüp arkama baksam yakalanacaktım. Nefes alışlarım ve kalp atışlarım fazla hızlanmıştı. Ama yakalanacak olmamın verdiği korku, durmama engel oluyordu. Daha hızlı koşmaya başladım. Şuan tek isteğim; çıkmaz bir sokakla karşılaşmamaktı. Etrafta kimse olmadığından yardım da isteyemiyordum.
"Dur!"
Arkamdaki adamı takmadan koşmaya devam ettim. Durursam eğer ölecektim. Dünkü adamı nasıl öldürdüyseler, beni de gözlerini kırpmadan öldürürdüler. O manzara gözlerimin önüne geldiği her an, korkum bin kat artıyordu. Dün oraya gitmemeliydim! Gitmeseydim şuan evimde arkadaşlarımla rahat bir şekilde uyuyor olacaktım! Ahh! Şuan bunları düşünmek için çok geçti. Düşünmem gereken tek şey; peşimdeki adamlardan nasıl kurtulacak olmamdı. Ama düşünsemde aklıma koşmaktan başka bir şey gelmiyordu. Ve artık yorulmuştumda. Bacaklarım son gücünü de tüketmek üzereydi.

Sokağın sonundan sağa dönüp, dar bir sokağa geçiş yaptım. Hala ayak sesleri yakınımdaydı. Hiç mi yorulmazlar bunlar! Nefes nefese dar sokağın içinde koşarken, sokağın sonuna doğru duvarlara yansıyan ışıkların çoğaldığını gördüm. Sokağın sonunda bir yerlerin olduğu belliydi. Belkide insanlar vardır. Bu biraz olsun sevindirmişti beni. Umutla daha da hızlanmaya başlamıştım ki, aniden karşıma çıkan biriyle kendimi durduramadan ona çarptım ve yeri boyladım. O kadar sert çarpmıştım ki, göğsüm acımıştı. Ama o düşmemişti. Gözlerim dolmaya başladı. Yakalanmıştım işte. Çünkü ayak sesleri durmuştu artık. Arkamdaydılar. Başımı kaldırmak bile istemiyordum. Birazdan ölecektim. Nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken yabancı bir ses konuştu.
"N'oluyor burada?" Sesi soğuk ve biraz da sertti.
"Seni ilgilendirmez. Git buradan." dedi peşimdeki adamlardan biri. Yanımda duran adama bakmak için başımı kaldırdığımda yüzünde bir maske olduğunu farkettim. Şaşırmıştım. Ama bu konu üzerinde fazla durmadan yerimde doğrulup ayağa kalktım ve adamın arkasına geçtim. Ellerim korkuyla kolunu tuttuğunda adam hızla başını çevirip yüzüme bakmıştı. Yutkundum. Bu adamın korkutucu bir yanı vardı. Belki de yüzünde ki siyah maskesinden dolayı biraz ürkmüştüm ama şuan peşimdeki adamlardan beni kurtaracak tek kişi oydu. Hem peşimde ki adamlardan daha çok korkuyordum.
"N'olur kurtar beni!" diye yalvardım ona. Gözleri tam gözlerimdeydi. Bir şey demedi.
"N'olur! " diye yineledim. Kolunu kolumdan çekip karşımızdaki iki adama döndü.
"Osman gidin burdan." dedi sert bir üslupla.

Onları tanıyor muydu? Eğer onları tanıyorsa... Ya o da beni öldürmeye kalkışırsa!

Düşüncelerim beynimi kemirmeye başlarken maskeli adama karşı olan korkum biraz daha artmıştı. Ama yine de ondan uzak durmadım. Ondan korksamda beni kurtaracak tek kişi oydu şuan.

"Onu almadan hiç bir yere gitmeyiz!" dedi öfkeyle. Sanırım konuşan kişinin adı Osman'dı. Diğer adam hep geri plandaydı çünkü.

Yanımda ki adam bir adım öne çıktı.
"Ya gidersiniz ya da ben sizi göndermesini bilirim!"

Osman kaşları çatık baktı ona. Bir süre düşündü. Sonra gözlerini bana çevirdi. Gözleri gözlerimle buluştuğu an korkmaya başlamıştım.
"Şimdilik gidiyoruz. Ama bizden kurtulamazsın!"
Bu sözleri bana söylemiş ve yanında ki adamı alıp gitmişti. Rahat bir nefes aldım. En azından şuan hala yaşayabiliyordum. Tabi bu sadece yanımda duran maskeli adam sayesinde olmuştu. Sahi, o nereden tanıyordu bu adamları? Ya o da kötü bir adamsa...

MASKE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin