Sabah uyandığım da aklımda sadece Erva vardı. Nasıl da canı yanıyor, nasıl da perişandı. Bende bir gün aşık olursam böyle olur muydum?
Kalkıp bir pazar kahvaltısı hazırlamam gerekiyordu. Hiç halim olmasa da yataktan güçlükle kalktım. Mutfağa gittiğimde annemin çoktan hazırlamış olduğunu gördüm. Erva'yla erkenden uyanıp kahvaltı öncesi çay içiyorlardı. Erva'ya baktım, güçlüydü. Gülebiliyordu. Dün olanlardan sonra bile..
Odama geçtim. Benim telefonumun şarjı yoktu bu yüzden Erva'nın telefonunu kurcalamaya başladım. Ardıdan gelen mesajla, mesajlar kısmının açılması bir oldu. Ne olduğunu bile anlamadım. Mesaj Enes'tendi.
'Yalnız Erva arkadaşın da çok salakmış. Durmadan gözlerime bakıp bakıp duruyordu. Hayır anlamıyorum benim onunla olabileceğimi nasıl düşünebilir?'
Okuduğum mesajla beynime kan dolmuş gibi hissettim. Ne oluyordu Allah aşkına? Daha önceki mesajlara doğru gittiğimde başımın yavaş yavaş döndüğünü hissettim.
'Abi kız seni sorup sorup duruyor.'
'Nasıl kurtulucam Erva? Başıma bela aldım işte hep senin yüzünden.'
'İyi de abi nereden bilebilirdim kızın sana asılacağını.? Bizde bunun için kalmış meğersem. Bir de komik olan bana da bir şey söylemiyor.'
Neydi bunlar neydi? Ben Enes'e mi asılıyordum? Nasıl cümlelerdi bunlar? Ağza bile alınmayacak türden. Ne yapacaktım ben? Dostum, kardeşim hakkımda neler düşünüyordu?
Kahvaltı boyunca hiç sesim çıkmadı. Erva bir kaç kez bana nasıl olduğumu sordu. Hiç bir şey belli etmemeye çalışarak cevap verdim.
(...)
Aradan iki hafta geçmiş ve bu süre zaafı içinde Erva'yla okuldan başka bir yerde görüşmemiştim. Okul da da ya kafamı sıraya koyup uyuyordum yada sınavımı olup izin alıp gidiyordum. Sınav haftası bitmişti. Rahattım artık. Derin bir nefes alıp okulun kapısını ittim. Çantamdan kulaklığımı çıkarıp şalın altından takmaya uğraşıyordum.
-Ne kadar da çok uğraştınız Sare Hanım.
Ses tanıdıktı. Kafamı kaldırıp sesin sahibinin gözlerine baktım. Enes..
Sesimi dahi çıkarmadım.-Sare duyuyor musun? İstersen seni eve bırakabilirim.
-Gerek yok yürümek istiyorum teşekkür ederim.
Gözlerimi devirdim. Sanki çok umrundaymış gibi davranması beni çileden çıkartmıştı.
-Abi hoşgeldin.
Erva'nın sesini duyunca yüzüne dahi bakmadan yanlarından ayrıldım.
-Sareeeeee!
Ses Erva'ya aitti.
-Efendim?
-Bizimle gelmek istemediğine emin misin?
-Evet.
-Peki kardeşim Allah'a emanet ol.
Kardeşim dediği an içimden kahkaha atmak hatta herseyi yüzüne vurmak istiyordum. Sustum ve sadece 'Siz de.' demekle yetindim.
Yol boyunca döktüğüm yaşlardan haberim yoktu. Evin yolunu uzatabildiğim kadar uzattım.
Nasıl yapardı.? Dosttu, dostumdu. Düştüğümde kaldırabilirdi. Annemin ikinci kızıydı. Nasıl benimle böyle dalga geçebilirdi.? Demek ki ona Enes'i anlatsam aklımdan bir türlü çıkaramadığımı söylesem iyi malzeme çıkardı dedikodu için. Dalga, kahkaha, eğlence için.