*Yeryüzüne büyük bir telaşla inen yağmur taneleri üzerime sicim sicim yağarken koluma dolanmış olan uzun parmaklar canımı acıtıyordu.Fakat bu acı umursamadan beni peşinde sürükleyen abim Enes'in kalbine dahi yansımıyordu.
Bunu hissediyordum,tıpkı etrafımdaki soğuğu ve acıyı hissettiğim gibi.Yağmurun ıslaklığından kurtulup evimizin kapısına doğru hala sürüklendiğimde suçumun ne olduğunu anlayamıyordum.Sokakta herkesin gözünün önünde büyük bir suçlu gibi sürüklenecek kadar ne yapmış olabilirdim ki ben!
Abim suratına ikinci bir maske gibi yapışmış olan öfkeli yüzünü yağmur damlalarının misafir olduğu soğuktan kızaran yüzüme çevirdiğinde ondan açıklama bekliyordum.
Beni kale almadan evin kapısını açtığında kolumdaki eli ile vücudumu iteklemesiyle kendimi yerdeki halının üzerinde bulmuştum.Neye uğradığımı şaşırmış ve o şaşkınlıkla açılan okul eteğimi çekiştiriyordum.Bu abimin canımı ilk acıtışı değildi ve son olmadığınıda biliyordum.
Yere düşmemle etrafa yayılan hafif gürültü ile annem koşarak mutfaktan gelmiş benim gibi şaşkınlıkla bir bana bir de abime bakıyordu.Nihayet bakışları sonlandığında yanıma doğru geldi.
"Enes,napıyorsun sen oğlum böyle,delirdin mi?" deyip elini düştüğüm yerden kalkmam için uzatan annem sinirli gözlerini bana çevirdi."Neler oluyor Şafak,senin yüzünden bir Allah'ın günü normal geçmeyecek mi bu evde?"
"Ben,ben bir şey yapmadım anne.Yemin ederim bir şey yapmadım," deyip içimdeki öfkeyi yansıtan gözlerimi soğuk bakışlarıyla kapının girişinden bizi izleyen abime çevirdim. "Şu ders notlarının fotokopisini çektiriyordum sadece.Senin bu kıymetli oğlun geldi ve beni sürükleye sürükleye eve getirdi."
Abim üzerime doğru yürümeye başladığında annem önüme doğru eğildi.
"Anne bak bu kız dayak istiyor.Sende onu savunup durma.Çekil önümden."
"Çekiliyim de öldür kızı Enes.Hem bir şey yapmadım diye yeminler ediyor kız.Ne senin bu sinirin?"
Annem sustuğunda içim biraz rahatlamıştı.En azından evdeki bir kişi benim tarafımdaydı.
"Benden izin almadan hiçbir yere gitmemesi için onu uyarmıştım." Abim öfkeyle kükrediğinde söylediklerine anlam veremiyordum.Bu fındık kabuğunu dahi doldurmayan saçmalık yüzünden evi savaş alanına çevirmişti.
"Ben senin saçma sapan kurallarına uymak zorunda değilim abi."
Annem yüzündeki acıma ile bana bakarken hala yerdeydim.İtilmem ile çakılmış olduğum yerden kalkacağım sırada bizim odanın kapısı açıldı.
"Bu ses ne ya? Evde mi yaşıyoruz ahırda mı belli değil."
Odadan çıkarken rahatsız olduğunu farklı sözlerle dile getiren Ahu'ya kaydı bütün bakışlar.
Ahu,ikizim.Birebir aynı yüz ve birebir aynı vücut.Onu sevmiyordum.Bana el kaldıran abimi bile sevebilirdim ama Ahu'dan haz etmiyordum,bu karşılıklıydı elbette.
Ahu kulağındaki kulaklığı çıkarıp yanıma doğru yaklaştığında kaşlarımı kaldırıp abimi işaret ettim.
"Sen söyledin değil mi ona kırtasiyeye gittiğimi.Beş dakikaya geleceğimi söyledim sana Ahu,bu kadar nankör olma." Nefesimin yettiği yere kadar bağırdığımı hissediyordum.Yüzüme inen sert bir tokat başımın sağ tarafa doğru yığılmasını sağladığında dudaklarımda saçma bir tebessüm oluştu.
"Abilik görevini çok güzel yapıyorsun,abi."
Annem yanağıma dokunmaya kalkıştığında yüzümü diğer tarafa çevirip ayağa kalktım ve kimsenin yüzüne bakmadan Ahu'nun çıktığı odaya girip kapıyı kilitledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE YAKAMOZ
Teen Fiction* Ben bu gece tanımadığım birinin ölümüne şahit olmuştum ve o sevdiğim yağmurun kan ile birleşmesi benim bu geceye dair tek şahidimdi.