Hapishane günleri...
''6 Ay olmuştu bu bok çukuruna gireli. Girdiğimden beri dışarıda neler olduğu konusunda hiç bir fikrim olmamıştı. İçerideyken beni koruyup kollayacak, ailemden, tanıdığım kimse kalmamıştı. Ta ki bugüne kadar.''
Bir gün gardiyan Aslıya bir ziyaretçi geldiğini söylemişti. Ona bir ziyaretçinin gelme fikri çok uzak geliyordu. Şaşkın şaşkın kalktı ve görüşme odasına doğru gitti. Genç ve yakışıklı birisiydi gelen. Aslıyı görür görmez genç adam ayağa kalkmıştı.
-Aslı hanım, Aslı hanım, buyrun lütfen
-Aslı hanım? Siz kimsiniz ve benimle neden görüşmek istediniz?
-Ah tabi siz beni tanımıyorsunuz. Ben eski bir aile dostun.uzun oğluyum. İsmim Berk, tabi beni tanıyor olamazsınız çünkü babalarımız beraber iş yaparken ben dünyada yokmuşum. Belki babamı hatırlıyorsunuzdur. Mehmet Kale...
-Aa hatırladım Mehmet amca demek. Ama hala anlayamadım
-Açıklayacağım. Ayrıca ben bir avukatım. Benimle konuşurken rahat olun. Sebebine gelirsek de babam geçen ay vefat etti.
-Başımız sağ olsun.
-Dostlar sağ olsun. Ölmeden önce bana sizi bulmamı ve de ne pahasına olursa olsun yardım etmemi söyledi. Zamanında babanız babamın hayatını kurtarmış. O yüzden hep bir minnet borcu kalmış. Şimdi ise bana isminizi verdi ve ben de babamın son dileğini yerine getireceğim.
-Nasıl olacakmış o?
Aslı şaşkınlığını gizleyemiyordu.
-Yaklaşın biraz... Şimdi şu kağıdı alın ve saklayın yalnız kaldığınızda okursunuz.
Gardiyan görüşme saatinin bittiğini söylüyordu.
Aslı odaya gittiğinde kağıdı açtı
''Kağıdı okumaya başladığına göre kaçırma operasyonuna resmen başlayabiliriz. Öncelikle çok da kısa bir süreç olmayacağını belirtmek isterim. İşlerin zorluğundan ötürü biraz zaman alacaktır. Ama merak etme seni önünde sonunda çıkaracağız buradan. Seni bulunduğun odadan çıkartmamız gerekiyor önce. Orada kaldığın sürece çok rahat mektuplaşamayız. Bunun için de önceden ayarladığım bir adamla sana tek kişilik bir hücre hazırladık. O hücrede duvara gömülü bir telefon da var. Dolayısıyla kendini oraya attırman gerek. Ondan sonra her şey daha kolay olacaktır. Ama şunu unutma içeride şu an sadece 1 adamımız var. Onun için çok rahat davranma.''
Evet... Şimdi yapılacak bir tek şey vardı; o hücreye kendini tıktırmak.
---
1 hafta sonra
Aslı bu süre boyunca gözlem yapmıştı, nasıl bir davranış ona hücreye tıktırır. En sonunda yemekhanede kavga çıkarmaya karar verdi. Bir hafta boyunca kendine şu soruyu sordu: Neden bu adama güveniyorum? En sonunda güvenmek ile daha fazla bir şey kaybedemeyeceğine karar vermişti. Böylelikle en azından deneyebilirdi. O gün yemekhanedeyken sudan bir sebeple koğuşundan birisine yemek tepsisini vurmuştu. Ardından ortalık karıştıktan sonra hapishane yönetimi onu tek kişilik bir hücreye sokmaya karar vermişti. Ona hücresine kadar daha önce hiç tanımadığı bir gardiyan eşlik etmişti. İçeri girdikten sonra sağı solu aramaya başladı. Bazı duvarlardaki taşların arasındaki yeni görünümlü sıvalar ona ipucu vermişti. Dokunduğu zaman bir taşın orada çok da sağlam durmadığını fark etti. Taşı çekmeye uğraştı ve en sonunda başardı. Bingo! İçeride telefon ve o telefon için 30,40 kadar batarya ve bir de sim kart vardı. Sim kartı ve bataryayı telefona taktı. Eski tip bir şeydi. Açıldı ve beklemeye başladı yaklaşık 15,20 saniye sonra bir mesaj geldi. Mesaj oldukça kısaydı: