Mavi Çicek / Bölüm 5

45 4 2
                                    

Mavi çiçek. Karanlıkta bile parlarsın sen. Kokun burnumun ucunda. Sen nerdesin? Güneşe meydan okuyan parlaklığın gözlerimi alırken çok mutluydum. Seni kaybetmek istemiyorum. Çok uzaktasın. Koşmak istiyorum sana.  Ama ayağımdaki prangalar buna izin vermiyor. Çok mutsuzum. Al beni buradan. Götür. Yalnızca beraber olalım kimseye gerek yok. Dinsin şu gözyaşlarım. 

Bayılmışım galiba. Yada yorgunluktan mı oldu? Kan kaybettiğimden dolayı mı uyuyup kalmam bilmiyorum.  Yığılmış kalmışım. Bir rüya gördüm. Beni ele geçiren bir şeytan vardı. Bir de melek duruyordu yanımda. Beni ondan kurtarmaya çalışan. Adı Glen'di meleğin. Yada melek gibiydi de değildi melek falan. Şeytana bakıyordu. Öldürmek istiyordu ama şeytan başını çevirince korkuyordu. Ona bir şey diyemiyordu. Ama şeytan beni parçalıyordu sanki öldürmek istiyordu ama oda bana bir şey yapamıyordu. Sadece beynimi ele geçirip bana kötü tavsiyeler veriyordu. Bunlar bile ölümüme sebeb olabilirdi. Bağırıyordu beynimin içinde...

''Kalk lan. Ne eziksin insanoğlu. Ben senden üstünüm.''
''Sus o sadece çaresiz birisi. Neden ona kötü davranıyorsun? O sana bişey yapmadı ki?''
''Bu seni ilgilendirmez Glen. Seni de öldürürüm. Benden küçük ve acizsiz. Ölmek istemiyorsan sus. Kalk ayağa dövüş benimle kalk lan!''
''Dokunma ona. Lütfen dokunma. Gücünün yettiği herkese böyle davranamazsın''
'' Sus diyorum sana! Bana benimle kavga etmezse onu öldürürüm. Tavana bak insanoğlu, oraya bi halat o halata da sen yakışırsın. Ayağa kalk ve yüksel. Ayakta kal. Yaşayıp sürünmek mi istiyorsun? Ayağa kalk ki mutluluğa ulaş. Yada dövüş benimle!!''

Ağlıyordum. Ama dedikleri mantıklıydı. Bana mı öyle geliyordu. Korkuyordum. Glen ağlıyordu. Onu üzmüştü. Sinirlendim. Ayağa kalktım ve şeytana vurmaya çalıştım. Yumruğumu sıktım. Şeytan gülümsedi. Birden yere bir acıyla yere yığıldım kaldım. Ona vuramıyordum bile o kadar acizdim.  Yaşamamın ne anlamı vardı ki? Beni korumaya çalışan o minik yürekliyi bile koruyamıyordum. Tavana baktım. Ölümü istedim. Sonra Glen'e baktım. Gözlerime baktı bana ''Hayır yapma'' diyordu sanki ''Ölme. Ölürme kendini'' . Gücümü tekrar toparlamam gerekiyordu. Gözlerimi kapadım. Sanki duygularım beni bir o yana bir bu yana savuruyordu. Chakralarım açılmaya başladı kendime geldim ve gözlerimi açıp şeytana gülümsedim. Birden korktu. Ondan korkmuyordum. Anladım ki benim korkularımdan beslenen bi varlıktı. 

''Seni öldürücem şeytan''
''Hahaha! Sen acizsin. Senin gibi bi aciz bana dokunamaz bile. İstersen dene. Benim aslımı gördüğünü mü sanıyorsun? Sana kendimi göstersem bile korkudan yerin dibine girersin. Seni o kuyuya gönderirim. Sen sadece ve sadece aciz ve ezik bir insanoğlusun. 
''Glen. Bana kalkmam için yardım eder misin?''
'' Sana konuşman için izin verdiğimi hatırlamıyorum insanoğlu. Sus ve emirlerime uy. Ayağa kalk ve dövüş benimle''
''Bunu yapıcam. Ama ölümün benim elimden olucak. Benim ölümüm senin elinden değil.''
''Ben seni öldürmeyi planlamıyorum. Ölmeyip acı çekmen bana zevk veriyor insanoğlu. Hahaha. Sen kalkmaya çalış. Sen bir acizsin. Şimdilik gidiyorum. Gücünü topladığında onu tekrar senden almak için geri dönücem''

Dedi ve gitti. Glen gözlerime bakıyordu. Ağlıyordu. 

''Hadi yardım et bana. Burdan kaçmam gerek. Bana yardım et melek. Lütfen bana yardım et''
''Sana yardım edemem. Ama uyanman gerek artık. Yoksa ölüceksin. Lütfen uyanmaya çalış olur mu? Gitmek zorundayım. Uyandığında o mavi çiçeği bul. Çok yakınında. Onu hiç bırakma. O senin kurluşun olucak''
''Nolur gitme bana yardım et''
''Özür dilerim. Geri gelicem. Hoşçakal''

Karnıma bi ağrı saplandı. Ölüyordum. Bi çığlık attım. Suratıma toprak parçaları düşüyordu. Gömüyorlar sandım. Birden uyandım ve açtığım o delikten üzerime toprak düştüğünü gördüm. Avuç içlerim felaket biçimde kanıyordu. Gücüm kalmamıştı ama dinlenmiştim az da olsa...

Ayağa kalktım. Rüyamda duyduğum bir koku vardı. Bana güç veren o kokuydu. Şeytandan korkmamama sebep olan koku o kokuydu aynını duyuyordum. Beynimdeki çığlıklar yada öyle olduğunu sandığım diğer ses hala duyuyordum o sesi. Ellerimi sıktım ve etrafa baktım bir taş bulmalıydım. Parmak uçlarım acıyordu. Mavi çiçeği bulmam gerekliydi. Açtığım deliğe bakıp hala kum tanelerinin düştüğünü hissediyordum. Avuç içlerimdeki kanı durdurmak için yumruklarımı sıkmam gerekliydi. 

''Orada birisi var mı? İmdat!! Bana yardım edin. Lütfen cevap verin '' diye bağırdım ama cevap yoktu. Galiba sadece hayalimdi bu. Umudumu kaybetmiştim. Ve birden bir ses duydum. Göz bebeklerimin büyüdüğünü gözlerimle görüyordum sanki. Hayır! Bu hayal olamazdı. Duyduğum bu ses hayal olamazdı.

''Buradayım. Lütfen bana yardım edin'' 

Öyle kuvvetlendim ve heyecanlandım ki daha bi kuvvetle kazmaya başladım. Gözlerim karanlığa alışmıştı ama hala karanlıktı. Artık duvarın diğer tarafındaki kişi beni duymuştu. Bende onu duymuştum. Heyecanlandım... Ona ulaşmak için daha da  uğraş vermeye başladım. Az kalmıştı. Devam etmeliydim. Bir an önce duyduğuma, aşık olduğuma ulaşmam gerekliydi. Ve ulaşmak için hayatımı ortaya koymaktan çekinmedim.

"Beni duyuyor musun?"
"Lütfen bana yardım et."
"En az senin kadar bende yardıma muhtacım. Birbirimize ulaşmamız gerek"

Ses çok boğuktu kelimeleri seçemedigimiz için çoğunlukla tekrarlıyorduk. Devam etmek zorundaydım. Zorundaydık. Çok kan kaybetmiştim. Başım dönüyordu fakat devam etme arzum vardı. Vurdum. Vurdum. Vurdum. Yaklaşıyordum. Gözlerimin karanlıkta karardığını hissettim. Aynı anda da ona yaklaştığımı..

Gücüm bitmişti ve yere yığılıp kaldım. Karanlığa bakarak "Sona yaklaştın evlat. Başaramadın" dedim kendi kendime. Göz kapaklarım tekrar ağırlaştı. Ve dayanamayıp kendimi ölüme terkeder gibi gözlerimi kapadım. Karanlıktı, siyahtı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 25, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Paranoyak Çocuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin