Aşık Bir Adamın Hikayesi

83 18 2
                                    

Gerçek Bir Öyküden İlham Alınarak Yazılmıştır.

bana bu lakabı takan çocuğu öğretmenlere veya aileme şikayet edebilirdim. Bu seferde adım ispiyoncuya çıkacaktı. İnsanların benim hakkımda düşünecekleri en ufak olumsuz şeyden ödüm kopuyordu.

İster o adamı seveyim istersem sevmeyeyim. Benim hakkımda birisinin olumsuz bir düşünceye sahip olma fikri bile aklımı kaçırmaya yeterdi.

Suskunluğum asaletten değildi.

Susuyordum.

Ben sustukça daha çok üstüme geliyorlardı..

Ben sustukça daha çok eziliyordum..

Tüm sınıf arkadaşlarımdan nefret ediyordum. En çokta bana bu lakabı takan çocuktan. Okulumu değiştirmek istesem ; Babam ve Annem üzülebilirlerdi.

Yeni okul ve yeni insanlar tanımak ; bu fikir bile beni korkutuyordu.

Ben korktukça .. Daha çok eziliyordum.

Akşam Ailem geldiğinde hiç bir sorun yokmuş gibi davranıyordum. Fakat yatma vaktim geldiğinde gizli gizli ağlıyordum.

Kimseler görmeden..

İnsan asla Anne ve Babasını seçemez. Tıpkı aşık olacağı insanı seçemediği gibi.

Dışarıdan bakıldığı zaman aile bakımından çok şanslı, uslu efendi bir çocuk olarak görülsem de, iç dünyam her zaman beni yaktı.. Dışı ise sizin çenenizi yordu.

İki yaşıma geldiğimde ; Annem ve Babam zorunlu hizmet görevleri yüzünden ülkenin en doğusuna taşınmak zorunda kaldık.

Yinede ülkenin en doğusunda da olsak ; mutlu bir aile ortamımız olduğunu söylemeliyim. Şanslıydım. Annem ve Babam benim üzerime titriyorlardı.

Annem ve Babam çalışırlarken , ben ise güvenilir bir bakıcı eşliğinde hayatımı sürdürüyordum. Adı gibi sadece bakıyordu bana , göz ucuyla. Bakıcı kendi el işleri ile ilgilenirken ben ise yapayalnız olarak iç dünyamda yalnız bir şekilde hayatıma devam ediyordum.

Yazları gittiğimiz Anneannem ve Babaannemin evlerini saymazsak çok yalnız bir hayatım olduğunu söylersem kimseye haksızlık etmiş olmam sanırım.

Sürekli akşam olmasını bekliyordum. Çünkü Annem veya Babam eve gelirken kesinlikle elleri boş gelmiyorlardı. Kesinlikle bir hediye olurdu ellerinde. Buda beni çok mutlu ediyordu. Bazen Babamın nöbetleri , bazen de Annemin nöbetleri oluyordu. O anlar ise benim için endişeli ve gergin geçiyordu. Çünkü Annem'in ve Babamın gözlerindeki endişeyi hissedebiliyordum. Keyifsiz oluyordu akşamları, bana çaktırmak istemeseler bile anlıyordum.

Sizin anlayacağınız ''göster bakalım amcana pipini'' diye bir muhabbetin içine girmedim.

Yada ''git şuna kalayı bas'' gibi bir olayın içinde olamadım. Annem bir hanım efendiydi. Babam da tam bir beyefendiydi. Salon insanı derler ya öylelerdi işte. Böyle bir organizasyonun içine asla sokmazlardı ya neyse. Bunu da neden anlattım hiç bilmiyorum ama içimde kalmış sanırım. Fazla bilgi göz çıkarmaz.

Kitap Oluyor - Çok Yakında Raflarda Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin