IV

212 26 3
                                    

Başkan odadan hızla çıktı. Jimin de peşinden yürümeye başladı. Ne yapması gerektiğini hiç bilmiyordu. Bildiği tek şey Seulgi'yi kurtarması gerektiğiydi.

"Bize karşı gelmeni sağlayacak kadar kendini sevdirecek ne yapmış olabilir sana bu kız?" Bir yandan yürüyüp bir yandan konuşuyordu. Arkasını dönmeden hızlı hızlı gidiyordu.

"O diğer insanlardan çok farklı. Ve şimdi benim yüzümden ölecek."

"Seni uyarmıştım genç adam. Sen yanlış olanı yapmaya devam ettin. Suçlu olan senmişsin gibi gözüküyor." Haklı sayılırdı. "Normalde insanları doğduklarından itibaren bir Koruyucu korur. Fakat sen Seulgi'yi sonradan almıştın. Ona sadece bir yıl koruma sağladın ve sonrasında aşık oldun. Acaba onu küçüklüğünden beri koruyor olsaydın ne yapardın?" Şu an suçlandığının farkındaydı ve başkan haklıydı.

"Efendim ben sadece... Yani bizim de kalbimiz var biliyorsunuz. Kendimi durdurmaya çalıştım ama beceremedim." Kendini savunmanın ne yararı olacağını bilmiyordu ma deniyordu işte. "Hem bizim suçlarımızın bedelini niye onlar ödüyor?"

"Daha fazla yapabileceğim bir şey yok. Ayrıca soruna gelince, bir tane insan yüzünden onlardan pek çoğunu koruyan birini feda edemeyiz. Zaten kurallar da böyle. Artık çabalamayı bırak." Umudunu yitirmek üzereydi. Yapabileceği bir şey olmak zorundaydı. Ne olabilirdi, ne? "Şimdi git." dedi kesin bir dille. Jimin mecburen odadan çıktı.

Ne zaman gerçekleşecekti acaba? Bir yol bulmak zorundaydı.

Odasına geldi, içeride dolaşarak düşünmeye başladı. Aklına bir şeyler gelmeliydi. Döndü, döndü, döndü ama aklına gelen hiçbir şey olmadı. Geçenlerde Seulgi konusunda kavga ettikleri arkadaşı Taehyung'un yanına gitmeye karar verdi.

Odasından çıkıp yavaş adımlarla yürümeye başladı. Gitmese miydi acaba? Ama kendisi de bir şey bulamıyordu ki. Şimdi zamanı değil diye düşünüp aklındaki fikirleri kovdu. Ona yardım edebilecek biri varsa o da Taehyung'du. 

Arkadaşının odasının kapısına geldiğinde yavaşça kapıyı çaldı. İçeriden "Gel." sesini duyunca aynı yavaşlıkla içeri başını uzattı. Arkadaşı Playstation oynuyordu. Kafasını kaldırıp Jimin'i gördü. Biraz şaşkın gözükerek elindekini yatağına bırakıp "Gel Jimin." dedi.

Jimin kendinden emin adımlarla içeri girdi ve konuşmaya başladı.

"Taehyung, ben... şey, geçen sefer için özür dileyecektim. Hatalıydım, biliyorum. Özür dilerim." Bunlar samimi hisleriydi. Arkadaşıyla arasının bozuk kalmasını da istemiyordu.

"Ben de hatalıydım Jimin. Üzerine çok gelmemeliydim, üzgünüm. Affet beni." Taehyung da aynı şekilde karşılık verince Jimin'in içi rahatladı. Hızla odanın öbür ucuna yürüyüp arkadaşına sarıldı. Öbürü de aynı şekilde karşılık verdi.

"Ee, senin şu kızdan ne haber?" Derin bir iç çekip cevap verdi arkadaşına.

"Yakaladılar Tae. Kurtarmak için bir şansım vardı, o da uçtu gitti. Ne yapacağım, ne?" Hissettikleri tam olarak bunlardı. Seulgi'nin ölecek olması mı daha kötüydü yoksa bunun sebebinin kendisi olması mı, bilmiyordu.

"Kurul'un bir şans vermesi bile mucizeyken ikinci bir şansı alamazsın Jimin. O kızı unutmaya bak bence. Kendi iyiliğin için." Söylemesi kolaydı tabi, bir de yapabilse.

"Bir şeyler bulmak zorundayım, öylece ölmesini izleyemem."

"Ne yaparsan yap, yapacağın şeyin sana çok pahalıya patlayacağını biliyorsun. O ölümü, herhangi bir yasağı çiğnemeden durdurman imkansız." Bunlar artık umursadığı şeyler değildi. Suçu, cezası ne olursa olsun Seulgi'yi kurtaracaktı.

O an aklına okuduklarından bir şey geldi. 'Diğer iki ırktan farklı olarak hem var oluş hem de sonlanma işlemini gerçekleştirebilirler.' O zaman bir Sonlandırıcı gibi davranıp, ölümü yönetebilir miydi?

"Taehyung biz Koruyucular, Sonlandırıcılar gibi olabilir miyiz, yani bir ölümü durdurabilir veya gerçekleştirebilir miyiz?" Bir umut ışığı oluşmuştu içinde.

"Evet, galiba da neden ki?" Biraz durdu, aklına bir şey gelmiş gibi aniden gözleri büyüdü. "Jimin düşündüğüm şeyi yapmayacaksın, değil mi? Saçmalama! Bu.. bu çok tehlikeli. Ayrıca da yasak! İşlerine karışmayacağımıza dair Sonlandırıcılarla imzalanan milyon yıllık anlaşmalar var. Bunları bozarsak savaş bile çıkabilir. Çok tehlikeli!" Haklıydı ama başka şansı gerçekten yoktu.

"O kadar kötü olamaz değil mi? Sonuçta hepimiz kardeşiz, hiçbirimiz diğerinin ölmesini istemez."

"Bu kadar basit değil Jimin. Hem bunu dünyaya gitmeden yapamazsın. Dünya, tehlikeli. Nasıl insanlar olduğunu biliyorsun. İzin vermeyeceğim sana. Hayır, seni bu tehlikeye atamam. Unut o kızı!" Anlamıyordu ki bu çocuk. Tabi, o daha önce hiç aşık olmamıştı. Nasıl bilebilirdi?

"Anlamıyorsun Taehyung! Yapmak zorunda-"

"Sonuçları çok kötü olacak Jimin." dedi aniden arkadaşının sözünü kesip. "Sen benim en iyi arkadaşımsın. Zarar görmeni istemiyorum." Gözleri doldu. Jimin'e bir daha sarıldı. O da aynı şekilde sevgi dolu kocaman sarıldı arkadaşına. "Dikkat et. Sana bir şey yapmalarına izin verme, ben seni idare etmeye çalışırım. Git şimdi aşkını kurtar!"

My Angel  •  SeulMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin