~《 8.Bölüm》~

73 30 6
                                    

Tam 1 hafta, 1 gün, 17 saat, 35 saniye geçmişti o geceden beri. Aslında o gece benim canım yandığı için acı çekmesi hoşuma gitmişti. Sonra beni kucaklayıp hastaneye götürmesi, bütün gün benimle ilgilenmesi- Onur ve Anıl'a rağmen- Akşam beni evime bırakması diyeceğim ama maalesef ki, bizimkiler yüzünden bu olmadı.

O günden sonra da neredeyse her gün arayıp nasıl olduğumu soruyordu. Çok tatlı değil mi? Gerçi Batu'nun zorlamasıyla aradığını öğrenmiştim ama olsundu, arıyordu ya o bana yeterdi. Ve ne kadar itiraz etsem de evin etrafını bir sürü korumayla çevirmişti.

Hastaneden eve geldiğimde abime söyleyecektim kaza geçirdiğimi ama benden önce borç aldığı mafya söylemiş. Orada kalıp işleri halletmesi için onu ikna etmem çok ama çok zor olmuştu. Bugün de geliyordu ve bana çok büyük bir sürprizinin olduğunu söylemişti.

Yavaşça yataktan kalktım ve tekrar yavaşça banyoya ilerledim. Hastaneden geldiğim ilk bir kaç gün gerekmedikçe yataktan kalkmamıştım ama ondan sonra ki günlerde tabi ki dayanamayıp ayaklanmıştım. Yatakta bütün gün oturmak ne sıkıcıydı öyle! Allah yatalak olanlara sabır versin.

Rutin işlerimi hallettikten sonra misafir odasında ki Eylem'e bakmaya gittim. Gerçi sabahın 8'inde uyanık olacağını düşünmüyordum ama baksam iyi olacaktı. Odaya girdiğimde Eylem'in deli danalar gibi yattığını gördüm. Arkadaş etrafımda ki kimse mi insan gibi yatmaz ya! Odadan çıkıp aşağıya inerken telefonum sesini duymamla hızlı olmaya çalışarak odama gittim. Telefonu elime aldığımda Mirza'nın aradığını gördüm. Zaten nefes nefese kalmıştım birde heyecanlandığım için ilk bir kaç saniye hiç nefes alamadım. Sakinleşmek için vaktim yoktu yoksa kapanacaktı. Hemen telefonu açtım.

"Alo Mirza?"

"Farah ne oldu? Niye nefes nefesesin? Bir şey mi oldu?" Sesindeki o telaş başkası için sert gelebilirdi ama bana çok tatlı gelmişti. Ne yaparsınız bende böyle bir ruh hastasıyım(!)

Aptalca sırıtmayı kesip Mirza'ya cevap vermem gerekiyordu.

"Hayır hayır bir şey olmadı. Telefonum odamdaydı ama ben odamda değildim o yüzden koşarak telefonu açmaya geldim o yüzden nefes nefese kaldım." Bir nefeste söylediğim saçma sözler için alnıma vurup, odada bir mekik dokumaya başladım. Off niye her defasında heyecanlanıyorsam!

"Niye o halinle koşuyorsun! Çocuk musun sen? Biraz sonra bak telefona! Sana bir şey olmasından önemli mi!"

Bir anda bağırmasıyla olduğum yerde kalmıştım. Tamam beni düşünüyor olabilir ama hiç kimse bana böyle bağıramazdı.

"Hey ses tonuna dikkat et! Karşında çocuk yok!"

"Evet karşımda çocuk yok ama ondan daha beter kazık kadar olmuş ama çocuk gibi davranan sen varsın."

"Bu kadar da fazla ama! Eğer beni sinir etmek için aradıysa başardın! Tebrikler!" Deyip telefonu suratına kapattım ve telefonu hiç düşünmeden duvara fırlattım. Kimse bana o şekilde hitap edemezdi. Sinirden vücut ısım artarken tüylerim de diken diken olmuştu. En sinir olduğum şey insanların beni küçük görüp bana çocuk demesiydi. Hele ki Mirza'nın bana öyle demesi iyice sinirimi bozmuştu. Kendimi kastığım için yaram acımıştı. Yatağıma otururken Eylem pat diye odaya girdi.

"Farah ne oldu? O ses neydi?"

"Telefonu duvara fırlattım." Sesim titrek çıkmıştı çünkü ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Ne kadar bana bağırsada, en çok sinir olduğum kelime ile bana hitap etsede Mirza'ya verdiğim bir söz vardı. Onun yüzünden ağlamayacaktım.

Eylem yanıma oturdu ama hiçbir şey söylemedi. Çünkü sinirlendiğim zaman hiç kimsenin konuşmasını istemezdim. Derin bir nefes aldıktan sonra Eylem'den bir bardak su istedim. Suyu içtiğim zaman biraz daha sakinleşmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 06, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KRALİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin