3.bölüm

249 64 64
                                    

Uyuşmuş gibiydim sanki. Göz kapaklarımn üzerine bin ton ağırlık konulmuş gibiydi.zorlanarak da olsa gözlerimi aralayıp etrafı taradım. Bilindik bir hastane odasıydı. Yürümeye bile mecalim yoktu.

Yorgundum, güçsüzdüm, bıkmıştım. Hayattan yılmıştım.En önemlisi de bir arkadaşım bile yoktu. Sonsuza kadar yalnızlığa mahkum edilmiştim. Hayatım karanlık bir delikten ibaretti. Ve her geçen gün duygularımı kaybederek içine doğru sürükleniyordum.elimde koca bir hiçten başka bir şey yoktu.

16 yaşımdan bu yana hayatım erkeklerin aç bakışlarını doyurmakla geçti.alnımda kocaman bir lekeye sahiptim. Bedenim kirliydi, umutlarım kirliydi, her şeyim kirliydi. Bu yaşımda öldüm diri diri mezara gömdüler beni. Halbuki ölmeyi ne kadar çok isterdim. Mis gibi toprağın altında, cansız bedenimin üzerinde yel gibi esen çiçeklerle birlikte... ölüm benim için kurtuluş yoluydu artık.Ama yapmazdım yapamazdım.Allah'ın verdiği canı kendi ellerimle öldüremezdim. Olsundu. Her şeye rağmen güçlü olacağıma söz verdim. Bitmişliğimle, tükenmişliğimle yine de söz verdim.

Bunca darbede yıkılmamış ben elbet bundan sonra da yıkılmazdım. Canımın yanmasına ister istemez alışmıştım. Pek bir sorun teşkil etmiyordu benim için. Ama ruhumda, kalbimde oluşan yaralar; sanırım onların bir ilacı yoktu.

İfadesiz tutmaya çalıştığım suratımla etrafı incelemeye devam ediyordum. Kapının açılmasıyla başımı kapıya yönlendirdim. Gayet genç ve yakışıklı doktor yanıma gelerek yatağun ucuna oturdu. Yumuşacık bir sesle tebessüm ederek;

- Nasılsınız Cansu Hanım?
Diye sordu. Nasıl olayım be doktor? galp acısının bir çaresi yok diyecek iken kendimi frenleyerek iyiyim dedim.

-Beni buraya kim getirdi?
-sizi komşularınız bulmuş, onlar getirdiye hastaneye

Acı acı güldüm.babam mı getirecekti? Sevgili komşularımız olmasaydı leşim orda kalırdı işte...
Doktor bu akşam taburcu olacağımı söylediğinde kısa bir teşekkür ettim ve tabiri caizse yanımdan kovdum.

Kapının tekrar açılmasıyla Nihat'ın geldiğini anladım. Aniden kolumda serum olduğunu umursamadan sıkıca tutuyor ve ayağa kaldırdı acıyla inlerken kolumu güçlü ellerinden kurtarmaya çalışıyordum

-.bana bak! Birazdan polisler gelecek ifadeni almaya şayet beni şikayet edersen seni mahvederim anladın mı

Acının etkisiyle gözlerim dolmaya başlamıştı bile olumlu anlamda başımı salladığımda kolumu daha da sıkarak

-Dilini mi yuttun yoksa ne oldu cesaret gösterilerine?

İğrentiyle beni süzerek -soruma cevap ver dedi.

-Tamam polise falan şikayet etmeyeceğim seni!
-Aferin

Polisler geldiğinde merdivenlerden yuvarlandığımı , Nihat ın bu işle bir ilgisi olmadığını söyledim. Mecburdum bir kere şikayet etseydim ne yapar ne eder oradan kurtulurdu.taburcu olduğumda yine pis nefeslere markus kalacaktım. Beni en çok sinirlendiren de ben orda sürünürken it babamın benim üzerimden para kazanacağıydı.kapının tıklatılmasıyla "gir" dedim. Bu sefer kıvırcık saçlı zeytin gözlü tatlı bir hemşire girmişti içeri.

-Cansu hanım taburcu işlemleriniz halledildi. Çıkabilirsiniz.

Kısık sesli bir teşekkür ettim ve hemşirenin serumumu çıkarmasıyla toparlanarak dışarı çıktım.

Çevremize süzdüğümde resepsiyondaki kızla gülerek konuşan babamı(!) Gördüm.beni gördüğünde yüz hatları kasıldı ve yüzünü ifadesiz tutmaya zorladı. Yanıma geldiğinde değersiz bir eşyaymışım gibi kolumdan tutup sürüklemeye başladı.cehenemime götürüyordu beni. Erkeklerin aç bakışlarını , iğrenç iğrenç süzdüklerini hatırladığımda ağzıma gelen safra tadıyla kendimi kusmaya zorladım. Nihat ise kustuğumu umursamadan beni biraz kendinden uzaklaştırarak sürüklemeye devam etti. Arabanın önüne geldiğimizde iğrenir bakışlarını üzerime dikti ve öğürmemi bekledi.

-çabuk ol!
İçimden kendimi kontrol edebiliyorum sanki demek gelse de t ekrar dayak yemek istemediğimden bir şey demedim. İçimdekileri boşalttığımda elimin tersiyle ağzımı sildim ve arabaya bindim. Nihat sürücü koltuğuna oturduğunda kapıları kilitledi. Cehennemime doğru yol aldık.

Vardığımızda Nihat ın yüzüne bile bakmadan arabadan indim. İçeri girip alt kattaki salona indim ve üzerime bana verilen kıyafeti geçirdim.kadınları süzmeden bir yere oturup bakışlarımı yere sabitledim.bu kıyafetle kendimi çok basit hissediyordum. Tıpkı bir gecelik gibiydi üzerimdeki kıyafet ama üzerinde değişik renklerde pullar vardı.

Onur, gurur hiçbir şekilde umursanmıyordum. Erkeklere hizmet ediyor, aldığım paraları da Nihat'a yatırıyordum. Yanımdaki kadınlar birbirlerine gecelerinin güzel geçtiklerini anlatırken midemin kaldıramayacağını düşünerek onlara kulak tıkadım. Kalın bir sesin adımı seslenerek eliyle beni göstermesi üzerine kimseye göstermeden yüzümü buruşturarak ayağa kalktım ve önümdeki adamı takip ettim. Kırklarının sonlarıydı elinde ise evli olduğunu gösteren bir yüzük vardı.Bir insan nasıl bu kadar mide bulandırıcı piçin teki olurdu? Karısına acıyordum ama yapacak bir şeyim de yoktu.

Adam elini belime yerleştirerek oda numaramı sordu cevap verdiğimde odaya doğru ilerledik ve odayı daha da basitleştiren kırmızı ışığı açtım. Adam sarı dişlerini göstere göstere sırıtarak kucağını gösterdi. Yatağa oturduğunda

-kucak dansı yap dedi.
Gözlerimden yavaş yavaş yaşlar dökülürken adamın dediğini uyguladım.üzerindeki kıyafetleri bir çırpıda çıkardı ve yavaş haraketlerle soyun dedi. Suratıma bile bakmıyordu. Tek derdi alacağı zevkti. Buraya gelen İnsanların çoğu öyleydi. Arkasına yaslanıp beni izlerken Nihat a lanetler okuyordum.hangi insan evladı kuzına bunu yapardı? işin bir an önce bitmesi için soyundum ve adamın yanına yattım. Kolumdan tutarak üzerine yatırdı ve

BENİ EĞLENDİR dedi.
Göz yaşlarım eşliğinde Her gece yaptığım rutini tekrarladım. Sabah olduğunda ayağa kalktım ve yanımdaki adamı dürttüm. Cebinden saatine göre para çıkarıp fırlatırcasına yüzüme attı. Daha sonra üzerini giyinerek dışarı çıktı.ben ise her zamanki gibi ağlamaya başladım. Kendimi çok kötü hissediyordum.kalbim kırıktı paramparçaydı hatta... buradaki kadınların% 70 i esrar kullanıyordu.bu yüzden de kimi uçmuş olduğundan ne olduğunu hatırlamıyordu bile. Ben de denemek istemiştim. Acımasız bir nebze de olsun diner diye ama yapamadım bağımlı olmaktan korktum. Ağlamayı kesip yattığım yere doğru ilerledim ve içeri girdim.

Burada hem gündüzcüler vardı hem tamamen burada yaşayanlar aslında burda tamamen yaşayanların burdan çıkması yasaktı. Ama nihat sayesinde bşr gün de olsa çıkabiliyordum.bir çok kez kaçtım. Ama bir gün de olsa o günü yasaklamamaları için Cumartesi günü kaçmadım.bir kaçma planı hazırlamıştım. Haftaya Cumartesi elimde bulunan bir miktar parayla kaçacaktım.Nihat'a paraları verirken ne olur ne olmaz diye bir miktarını kendim almıştım.çaktırmadan yanıma bir kaç eşya alacak bu Fuhuş yuvasından kurtulacaktım.

Sık dişini dedim kendi kendime kirlenmiş bedenimle hayatta yaşama amacım bile yokken herkese ve her şeye rağmen özgürlüğüme kavuşacaktım.göz kapaklarımın ağırlaşmasıyla gece lambasını kapatarak huzırsuz bir uykuya daldım. Sabah olduğunda sersemce ayağa kalkıp tuvalete gittim ve yüzümü yıkadım.

Daha sonra kendime kahvaltı hazırlamaya başladım.günlerim çoğu zaman böyle geçiyordu.sabah uyan yemek ye, akşam olduğunda erkeklere hizmet et

Böyle bir hayatı yaşamak istemiyordum.Hep okumak istemişimdir 13 yaşıma kadar okuyabilmiştim diğer 5 senem de çöpe gitmişti....

Merhabalar nasılsınız??
Bir bölümün daha sonuna geldik.. nasıldı sizce

Yakışıklımız ne zmn gelir??

Cansu kaçabilecek mi??

Neyse neyse.. bu bölümü yayınlamak için 1.30 saat uğraştım. Emeğimin karşılığını almalı mıyım? siz de yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen..

Yorumlarınız benim için çok değerli verdiğiniz oylar da öyle...

Bölüm ithafı istemese de bu bölümü fatmazehra55 adlı arkadaşıma ithaf ediyorum.

Kendinize iyi bakın❤❤❤

Masum KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin