Cumartesi gününü iple çekmiştim ve nihayet bugün Cumartesiydi. Bugün buradan kurtulacaktım. Yanıma bavul alırsam çok dikkat çekerdim. Ve mutlaka yakalanırdım.
- Herkes buraya toplansın!
FATMA NIN SESİNİ duymamla yanına doğru ilerledim. O burayı yöneten kişiydi. Patrın değil elbette ama patrondan emirleri alan kişiydi galiba... Fatma nın başında büyük bir çember oluşmasıyla. Ben de çemberin içine girdim.- Cumartesi günleri dışarı çıkanlar bugün çıkamayacaksınız. Seçkin müşterilerimiz gelecek
Günlerce bu günü beklemiştim.Ama ne yazık ki yine kaçamayacaktım. Buradan kaçmak için bir hafta daha bekleyecektim üstelik...
Burnumun sızlamasıyla ağlayacağımı anladım ve tuvalete koştum. Ağlıyordum çünkü;kirli nefeslere bir hafta daha dayanmak zorundaydım. Ağlıyordum çünkü; çevremde sadece aşina olduğum yalnızlıktan başka bir şey yoktu. Ağlıyordum çünkü; ailem bile yoktu saçımı okşayacak bir el yerine saçımı yolacak bir el vardı.Mesela babamın prensesi olmayı çok isterdim. Ama ben babamın sürtüğü olmuştum resmen küçük bir kahkaha attım.Hayatım film repliklerinden ibaretti Yönetmen Nihat tı. Beni yönlendiren yine o! Hep o , her şeyde o!
Bize göre her şey kolaydı. Değil mi? Hiçbir şey bilmeden genel evdeki, pavyondaki kadınlara sürtük, eskort,orospu ne varsa yakıştarabiliyorduk. Çok kez aşağılandım, türlü türlü hakaretlere duydum en önemlisi de bilmeden bu işten zevkten bu işi yaptığımı sananlar kalbimi kırmıştı.
Siz benim zevk için kullandığım oyuncaklarsınız sadece!!
Parasıyla değil mi senin işin bu!!
Bunun gibi hakaret içeren cümleler ... acaba yüzlerine karşı babamın beni buraya sattığını söylesem ne yaparlardı? Ben söyleyeyim;
Kimisi acıyarak bakardı, kimisi de inanmazdı bile! Olsundu. Boş verdim artık, belki bir gün buradan kurtulurdum. Belki de öldürdüm mezarıma gül atacak tek bir kişi bile olmazdı.Peki ya yalnız olmasaydım? Acım hafifler miydi acaba?omuzlarımdaki yükü paylaşabilir miydim? Kiminle dost olabilirdim buradaki müşterilere cilve yapan kadınlarla mı? Yoksa çıkarları için birbirlerini satanlarla mı? Bana benzer biri yoktu burada hepsi şanslıydı mesela... özgürlüklerini bırakarak gelmişlerdi. Yaklaşık iki yıldır temiz havayı soluyamıyordum bile. Denizin kokusu yerine genel evdeki kadınların içtiği alkolun kokusunu alıyordum.veya annemin yaptığı ev yemekleri yerine küflü peynir kokusu alıyordum.burası buradakilere göre cennet, yalnızca bana göre cehennemdi.Kadınların amacı belli zaten. Erkeklerin ihtiyaçlarını görmek.Erkeklerin de belli bir kaç saat alacakları zevk..
❤❤💙💟
Peki ya benim amacım ne? Para kazanmak mı? Adamları memnun etmek mi? Yoksa Nihat a para kazandırmak mı?
Zaten para doğru dürüst kazanmıyordum.Nihat a verdiğim paralardan alıyordum 20- 25 tl o kadar...
Amaçsızdım ben herkesin bir amacı vardı. Ya zevk almak ya da para almak. Benim amacım ikisi de değildi.varsın amaçsız olayım Amaçlarımı ne zaman umursadım ki? Bunu da umursamayacaktım.her zamanki gibi...
Tamam dedim kendime bu kadar ağlamak yeter! Hızla gözyaşlarımı sildim ve tuvallrtten çıktım. Neredeyse kadınların hepsi tuvaletin önünde ekmek kuyruğu gibi sıralanmıştı. Bir kadının kolumdan tutmadıyla yüzümü ona çevirip boş boş baktım.
- Millet seni bekliyor iki saattir ne yapıyordun içeride?Yüzümü buruşturarak kadının elindeki bileğimi hızla çektim.ve bir ton boyalı suratına dahil bakmadan yatağımın üzerine oturup şakaklarımı ovmaya başladım.
❤💙❤💙❤
Bugün seçkin müşteriler (!) geleceği için kadınlar kendi aralarında kıyafet seçimi yapıyordu.yatağımda uzanırken iki kadının konuşmasına ister istemez kulak misafiri oldum.
- Ayy! Geçen akşam yakışıklı bir adam geldi. Çok güzelsin ve yalnızca bana aitsin! Bundan sonra benden başka kimseyle ilgilenmeyeceksin dedi.ben de bir- iki cilve yaptım. Adam bir sürü para verdi.-Seninki ne ki ? Geçende bir adam seni buradan alcam kadınım yapcam dedi. Çok mutlu oldam kızam!
Öyle bir cilve, heyecanla konuşuyorlardı ki midemin bulanmasını engelleyemedim. Tuvalete koşup ne yediysem boşalttım insan bu kadar midesiz ce iğrenç olabiliyordu? Orospu dediğimizde laf ağır geliyordu tabi..
Fatma' nın ismimi seslenmesiyle yanına gittim.
-sen daha hazırlanmamışsın hadi! Çabuk ol.
İstemesem de mecburen başımla onayladım. Fatma etrafa emirler yağdırırken banyoya girip sıcak bir duş aldım.Bana verilen kıyafete iğrenerek baktım. Altlı üstlü bez parçası vermişlerdi. Üzeri mavi pullarla kaplıydı.Tam bir fahişe kıyafeti!!
Yüzüme yapılan tonla makyaja suratımı buruşturarak baktım. Üzerimdeki kıyafetlerle her zamanki gibi duruyordum işte basit bir kadın profili!
Herkes hazırlandığında sıraya girdik burada adamlar beğendikleri kadını alıp odaya çıkartıyorlardı. Adamları incelediğimde ağzım açık kaldı. Seçkin müşteriler bunlar mıydı yani? Bazıları benle bazıları da bende bir kaç yaş büyük gösteriyordu. Muhtemelen baba parası yiyorlardı. Kadınlar tek tek dağılırken karşımda bir erkek bir de ben kaldım. Bu defa çok şaşırmıştım. Adam aç bakışlarla değil iğrenç bir şeymişim gibi süzüyordu iğrenç gibi bir bir şey!!
Bir an kalbimin sıkıştığını hissettim.o da onlardandı. Önyargılı insanlardan... Aç bakışlarından daha çok acıtmıştı iğrenti dolu keskin bakışlar. Derin, mas mavi gözleri vardı karşımdaki adamın. Siyah saçlarını dikilmesi ona tehlikeli bir hava katmışken beline bağladığı kırmızı - siyah kareli gömleği ile tam bir serseri imajı çiziyordu. Sert yüz hatları, insanı öldürecekmiş gibi bakan derin gözleri ve 1.80 i aşkın boyuyla gözümde yunan heykellerinden farksızdı...
Yüzüme bile bakmadan yanımdan ayrıldı ben ise arkasından bakakalmıştım.Bu sefer çok sevinmiştim işte. Onun beni istememesinden hoşnut olmuştum.
Fatma yanıma geldiğinde yzümü ona çevirdim.
-seni kimse almadı mı?
İğneleyeci sözlerine karşılık gözlemi devirip başımı olumsuz anlamda salladım.
-iyi git bakalım yatakhaneye müşteri kalmadı.İçimden sevinerek dışımdan ise ifadesiz bir suratla başımı olumlu anlamda salladım ve yatakhaneye giderek hızla üzerimi değiştirdim ve camdan az sa olsa görünen yağmuru izlemeye başladım.
Yağmur en masum olanıydı belki de. Şiddetli yağdığında öfkeli veya mutlu yavaş yavaş yağdığında ise hüzünklü veya üzüntülü. orta şiddetde düşüyorsa damlalar işte o zaman acı dır eskiden acı insanı yüceltir güçlü kılar derlerdi de insnmazdım. Ama doğruymuş suratımı ifadesiz tutmaya çabaladıkça umursamamazlıkta level atlıyorum sanki ağlsyarak güçlendim üzüntülerim mutsuzluklarım nefretim hatta yalnızlığım bile beni ben yaptı.küçüklüğümüzdeki masallara hep inanırız öyle değil mi prens prensesi kurtarırken mutlu olurlar keşke hep küçük kalsaydım diyorum. Şimdi acılardan üzüntülerden her şeyden habersiz annemin kızı olsaydım veya masallardaki kızlar gibi beyaz atlı prensimi bekleseydim acılarımın tek iyi yönü de beni güçlü kılmalarıydı sanıruım
Bugün yatakhanede kimse olmadığı için mutluyudum gerçi ilk defa gece burda kalacaktım.. yağmıru izlerken kitap okumak geldi aklıma aşk romanlarına bayılırdım mesela
Bir dahs zamanım mı olacak dedim aldım elime rastgele bir kitap EN SON YÜREKLER ÖLÜR kitabı bitirdiğimde sabah olmuştu. Ve ben uykusuzdum . Hala kitabın etkisindeydim çok dokunakli ve mükemmel bir kitaptı. Etrafta kimse yokken biraz kestirmek için ağırlaşan göz kapaklarımı kapsttım ve uykuya daldım.
Merhabalrrrr yine bir bölüm sonu.. nasıl oldu sizce? Önerilerinizi bekliyorum.
Bu bölüm okuyucularımın hepsine gelsin o zmnn. 45 di sanırım her neyse yorumlarınızı bekliyorum dememe gerek yoktur herhalde pamuk elleriniz çalışsınn😄 şu küçük yıldıza dokunursanız çok makbule geçer.
Oy ve yorum sayısı cidden çok az güzel yorumlarla mutlu edin beni❤❤
Sizce cansu nın beyaz atlı prensi yeni karakterimiz mi??
Yırım istiyim. Yırım yıpın pınçıklır
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masum Kalpler
RomanceHiçbir zaman istediğim gibi bir hayata sahip olamamamıştım.Annem ölmüştü,Babam hala yaşıyordu fakat baba diyemeyeceğim kadar aşağılık bir karaktere sahipti. Sadece biraz mutlu olmak istemiştim. Onu da her zamanki gibi elime yüzüme bulaştırmıştım. So...