Bölüm 3

48 5 8
                                    

Bölüm Şarkısı --> One Direction - One Thing
Keyifli Okumalar :)(:

✌🏻️✌🏻✌🏻
Küçükken herkesin bir hayali olurdu değil mi? Her gece onun düşünü kurarak uyuyan, her gece dileğinin kabul olması için dualar eden küçücük çocuklardık bizde. Kimi oyuncak bebek isterdi, kimi de oyuncak araba... Ben de küçükken hep farklı dünyalarda olmak istemiştim. Oralarda gezebilmenin hayalini kurar, nasıl da eğlenceli olduğunu düşünürdüm. 10 yaşımdan beri farklı ülkelere gidenlere özenmiştim bu yüzden.

Şimdi de sevinçten çığlık atarken bunları düşünüyordum. Zarf kayıt olduğum ve aynı zamanda yalnız kalmamak için bizim tayfayı da zorla kayıt ettirdiğim dil okulundan gelmişti. Zarfta son sınavlarımızın orada olacağı yazıyordu. Orası neresi mi? Sıkı durun söylüyorum!

Los Angeles!

Dil okulunda aşamaların hepsini atlatmış neredeyse akıcı bir şekilde ingilizce konuşmaya başlamıştık. Ki tahmin edebileceğiniz üzere bu bizim gibi üşengeçler için çok zor olmuştu.

Yüzüme yapışan kocaman gülümsemeyle zarfa bakarken - mail yada telefon diye bişi varken neden zarfla gönderdikleri de merak konusuydu - telefonum çaldı. Arayan Helin'di. Telefonu açıp kulağıma koymamla yüzümü buruşturup uzaklaştırmam bir oldu. Çığlık atmıştı vicdansızın kızı.

"Kızım!! Los Angeles'e gidiyoruz resmen ya! Haberleri aldın değil mi?!" Yarı çığlıkla anlattığı şeylerdi bunlar.
İstemsizce gülümseme oldu yüzümde.
"Şimdi gördüm. Diğerlerinin haberleri var mı?"
"Var, var. Akşama kutlama yapıcaz, onu haber vericektim."
"Tamam, okulda konuşuruz ayrıntıları."

Telefonu kapattıktan sonra ağır adımlarla odama girip kısa bi duş aldım. Sonra da her zaman ki gibi gardırobumu açıp giysilerle bakışmaya başladım. Bu sefer kendime düşünme zamanı tanımadan bi kot şort, bi de tişört alıp üstüme geçirdim. Yanıma telefonum ve anahtarlarımı alıp dışarı çıktım.

Okula giderken Los Angeles'te yapacağımız çılgınlıkları düşünüyordum.

---

Helin'den

Hoplaya zıplaya okula doğru yürürken kaldırıma sığmayan korumalarıyla yürüyen bi dizi oyuncusu gördüm. Gözümü kısarak kadına baktım. Resmen gözlerimle öldürüyodum kadını. Nefret ediyodum bu kadından! Bi kere çok yapmacıktı. Hem bu kadar korumayla gezmekte ne? Sen de herkes gibi bi insansın yahu! Ya etrafa attığı 'ben zenginim biçızlar, hepinizden havalıyım' bakışları! Ben de zengindim ama hiç bir zaman insanları küçümsemezdim. Yapmacıklıya alerjim vardı benim!

Karşıda ki manavı gördüğümde sinsice gülümsedim. Kadına attığım bakışları hiç kesmeden manava doğru yürüdüm. Satıcı adamın arkası dönükken birden domateslere saldırdım ve kadına atmaya başladım. Kadın çığlıklar atarak korumalarına beni durdurmasını oldukça nazik (!) bir şekilde söylerken korumalar attığım domateslerin onlara da denk gelmesi yüzünden bana yaklaşamıyorlardı bile. Manavın bana kırmızı boğa görmüş gibi bakmasından dolayı beynim kaç sinyallerini vermeye başlamıştı. Tişörtümün içine doldurduğum domatesleri bir yandan atıp bir yandan da geri geri attığım adımlarımı hızlandırıyordum. Birden ayağıma yerde ki karton kutuların çarpmasıyla kıç üstü yere düştüm. Attığım çığlıkla herkes yüzlerini buruşturup kulaklarını kapatmıştı. Ben yerden güç bela kalkmaya çalışırken korumaların bana doğru koştuklarını gördüm. Gözlerim büyürken eş zamanlı olarak koşmaya başlamıştım. Arkama baktığımda manavında peşime takıldığını gördüğümde yaşadığım adrenalinle tabiri caizse ayaklarımı götüme vura vura koşmaya başladım. Etrafta ki insanlar bir bana bir de arkamda ki izbandut gibi adamlarla, göbeğini hoplata hoplata koşan manav amcaya bakıyordu.

Kural Tanımayanlar |Askıda|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin