Beyinlere dinginlik

7.4K 226 27
                                    

Multimedyadaki video:Polisimiz ve Askerimiz

Sevgili arkadaşlarım, öncelikle hepimize dün gece yaşamak zorunda bırakıldığımız, kimimizin olayın içinde kimimizin televizyondan izleyerek içine sokulduğumuz bu vahim durumlardan dolayı huzur diliyorum. Şimdi sizinle biraz sohbet edeceğim.

Öncelikle aramızda küçüklerimizin olduğuna inanarak bir tanımla başlayayım.

Darbe bir ülkenin askeri gücünün, hükumetin yönetim şeklini beğenmeyerek yönetimi ele geçiren askeri bir girişimdir. Ülkemiz daha önce iki kez darbe yaşamıştır. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca iki kez darbe yaşamıştır.

Darbe durumunda halk zarar görmesin, protesto etmesin, sokaklara dökülmesin diye girişim sabah yapılır. Bütün illerde ve ilçelerde, bütün makamlar ele geçirilir. Sonra Paşa'nın televizyonlarda ve radyolarda yaptığı açıklama ile darbe resmen ilan edilmiş olur.

Paşa kendi kabinesini kurar, milletvekilleri yargılanır.

Darbe durumunda ekonomi çöker. Ülke en az on yıl geriye gider. Darbe süreci tamamlanana kadar halkın sağlığı için sokağa çıkmak belirli sınırlarla yasaklanır.

Darbe halka değil hükumete yapılır.

Sizlere son yaşadığımız olayların darbe yada plan olup olmadığını savunmadım. Bu sadece askeri darbenin tarafsız bir tanımı. Neye inanıp neye inanmamak her insanın kendi hür iradesidir. Tabi ki her birey kendi düşüncesi yanlış veya doğru ifade edebilir ülkemizde, yersen. Demokratik bir ülkeyiz.

Şimdi de sizlerle dün yaşadığımız elim olaylar hakkında biraz konuşalım.

Ankara'da yaşıyorum. Evimin bulunduğu konum merkeziliği sebebiyle bu zamana kadar hep avantajım oldu. Dün gece annem tarafında sürüklenerek koridora taşınınca, ilk kez evimin konumundan nefret ettim.

Evim nerede mi? Evim TRT binası, TBMM, Çankaya Köşk'ü ve Kızılay'ın ortalarında bir yerde yer alıyor. Bilmeyenler için bahsettiğim bu yerler ise Çankaya'da bulunuyor. Yani Ankara'nın merkezinde.

Akşam saatlerinde tepemden uçaklar geçmeye başladı. Şanssızlığa bakın ki apartmanın çatı katı benim odam. Kesilmeyen bu git gelden rahatsız olunca salonumuza indim. Orası en tepede olmadığı için odama nazaran daha az sallanıyordu.

Televizyonu açtım. Haberler İstanbul'da kapatılan köprü haberini veriyordu. Biraz sonra darbe iddiaları dolanmaya başladı. Hükumet sessizdi.

Evde olmayan anneme ulaşmaya çalıştım. Şansım var ki annem ilk bombadan evvel eve geldi. Bu sırada darbe iddiaları güçlenmişti. TRT ele geçirilirdi ve o beti benzi atan kadın bütün zihinlere kazındı. Darbeyi yapması gereken Paşa rehindi, darbe açıklaması yapıldı.

Sonra evim sallandı. Köşk bombalanmıştı. Kulaklarımda inanılmaz bir ses vardı. Bu sesi daha önceki Kızılay'da gerçekleşen intihar saldırısında duymuştum. Ağlamaya başladım, annem beni sakinleştirmeye çalıştı. Bir müddet sonra sakinleştim. Annem odasına meraklanan ananem ile konuşmaya gitti. Allah'tan ananem burada yaşamıyor. Ananesi olayların ortasında yalnız başına yaşayan bir diğer yazarımız Yağmur Yılmazlar ve ailesinin neler çektiğini de bir Allah bilir.

Devlet büyüklerini Facetime ile izlemeye başladık sonra televizyonlarda. 'Aloğğ' diye dalanı mı ararsın, spikerin yönlendirmesini dinlemeyip pata küte laf edeni mi ararsın. Yoksa telefonla canlı yayına bağlananı mı ararsın.

Kızılay bombalandı. Evim bir kez daha sallandı. Zaten tepedeki uçaklar hiç durmadan süzülmeye devam ediyordu. Çığlık çığlığa ağlamaya başladım. Astımım nüksetti, annem ilacımı yetiştirdi. Sakinleştim ve izlemeye devam ettim.

Sonra Yağmur'dan haber aldık. Evi merkeze yakın olmadığı için onun aslında duymaması gereken bir sesle evinde deprem etkisi yaşamıştı. Kendisi ile öğlen konuşmuştum ve çok mutluydu. Geceyi korkudan annesi ile uyuyarak geçirdi.

Üç patlama sesi duyuldu buradan. TRT, meclis ve köşke ard arda bomba atılmıştı. Evim üç kere zangır zangır titredi. Camlardan öyle ses geldi ki evin içine dağılacak zannettim. Hayatımda böyle bir korku yaşadığımı hatırlamıyorum. Annemin çığlık çığlığa gelip yere pırsmış çığlıklar atan beni zar zor sürükleyerek, dizlerim kollarım yere sürtünerek nasıl hole çıkardığını bilmiyorum. Sabahın altısına kadar o holde duvara sinmiş bi şekilde, tepemde kesilmeyen uçak seslerini dinleye dinleye oturdum. Annem sakinleştirici verince uyumuşum. Nasıl olduğunu hatırlamıyorum bile.

Uyandığımda telefonumda mesajlar ve cevapsız çağrılar vardı. Babamın kızından haber alamadığı için saatlerce hangi psikoloji ile direksiyon salladığını, şehre giriş çıkışlar kapatıldığı için saatlerce yolda nasıl bir korkuyla beklediği düşünmek istemedim. Dağ gibi bir adamın benden haber alınca ağlayarak 'benim bebişim çok mu korkmuş' diyerek tekrar memleketine dönmesi beni bu hayattan iğreti etti.

Twitter'a baktım. Whatsapp gruplarıma baktım. Sosyal medyada onlarca görüntü gördüm. Polis askere yardım ediyordu. Asker linç ediliyordu. Askerin boğazı kesiliyordu. Askere kemerle vuruluyordu. Taşlanıyorlardı. Dehşet içinde baktım bu görüntülere. İnanamadım.

Aldığı emri yerine getirmek zorunda olan, şafak sayan askere bunu yapanlarla aynı dinden ve milletten olduğuma inanamadım. Gece o kadar şeyi yaşamış olmama rağmen silah atıp teslim olmuş bu askerlere yapılan zulümü görünce kendimden utandım.

Bu devlet bu yıl yüzlerce şehit verdi.

Yüzlerce şehit bizler için canından oldu.

Yüzlerce aile milletimiz için babasız, oğulsuz, eşsiz kaldı.

Bir müddet düşündüm. Bir gecede adları haine çıkan bu askerler hakkındaki olasılıkları düşündüm. Eğer bu bir darbe girişimiyse emir almışlardı. Onlar bir emir eriydi. Emir demiri keserdi. Eğer bu başkanlık yoluna giden planlı bir olaysa yine onlar emir eriydi. Onlara ne derse onu yapmak zorundalardı. Emir demiri yine keserdi.

Polisle asker karşı karşıya getirildi.

Halkla asker karşı karşıya getirildi.

Devletle asker karşı karşıya getirildi.

Olayın içindeki siyaseti tamamen bir kenara bırakın. Sadece insanlığınız kalsın. Emir erini bu halk 'Ya Allah, Ya Muhammed!' nidaları ile linç etti. Bunu polis yapmadı. Bunu asker yapmadı. Bunu üsleri yapmadı.

Sivil halk, bu ülkenin askerini linç etti.

Sivil halk, bedelli askerlik yapmak istemeyen, belki de bedelli için parası olmayan bu askeri linç etti.

Halk korkutuldu. Halk sabaha kadar kabus yaşadı. Halk uykusundan sıçradı. Halk evinde korkuyla bekledi.

Siyaset hala kenarda. Hala insanlığımızla düşünüyoruz. Onlarca canın ruhu kalktı yine gökyüzüne. Suçlu veya suçsuz. Sağ veya sol.

Bu ülkenin askerlerine tecavüzcüye katile yapılmayan bir şiddet uygulandı. Bu sokaklarda meydanlarda yapıldı.

Askerden nefret ettirildi.

Dinden soğutuldu.

Ülkeden soğutuldu.

İnsanlar korkutuldu.

İnsanlar öldü.

Siyaset kenarda, insanlığımızla düşünmeye devam ediyoruz. Lütfen bilinçlenelim. Lütfen beynimizle hareket edelim.

Hepimize geçmiş olsun.

Psikopat Kıskanç Üvey Abimle Zoraki Evlilik ZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin