(Önemli ç/n: bu ilk okuyacağınız metinde, telefon görüşmesi yapılıyor, telefon görüşmesinde karşı tarafın ne dediği değil, sadece bu kısmın sahibinin konuşmaları var, aynı zamanda karşı taraf bir bayan, yani 'her' kullanıyor.)
Yemek pişirilme sesiyle uyandım.
Ki bu hiç iyi bir şey değildi.
Genelde kahvaltı hazırlanmasının sesiyle ve beraberinde getirdiği yemek kokusuyla uyanmak güzeldir. Ama kendi dairesinde yalnız yaşayan birisi olarak, bu kimsenin uyanmak isteyeceği ses değildi.
Yatakta doğruldum, farkında olmadan pikeleri uzağa attığımı fark ettim. Sabahın soğuk havasıyla karşılaştığımda pikeleri de alıp yatağa geri girme dürtüsü geldi ama engel oldum. Saçlarımı gözlerimin önünden geriye attığımda, güneşliklerin arasından çıkan ışık gözlerimi acıttı. Hiçbir zaman sabah insanı olmamışımdır ve alarmım çalmadan önce muhtemelen davetsiz bir misafir tarafından uyandırılmak hiç iyi bir yol değildi.
Evimde davetsiz misafir olması fikri hoşuma gitmemişti, hele sabahın bu saatinde. Yatağımın yanındaki şifoniyerin o çekmecesine baktım. Ama kullanmak istemiyordum, bu yüzden almamaya karar verdim. Aptalca olabilirdi, ama bu kadar erken saatte komşuları uyandırmak istemezdim.
Hala yarı uykudaydım ve tam doğru düşünemiyordum. Buna rağmen yataktan kalkmayı başardım. Mutfağa doğru ilerlerken davetsiz misafirle karşılaştığımda olacak olanları düşündüm, ne de olsa daireme izinsiz girmişti ve...yemek...pişiriyordu.
Ne tür hırsız çalmak için girdiği evde yemek pişirirdi? Bir saniyeliğine durduğumda fark ettiğim gerçeklik beni vurdu.
Alarm saatini şifoniyerden iterek yere attım. Alarm yere düştüğü gibi, yemek pişirme sesi sustu. Ekranda yazan 6:00, bir göz kırpmada silindi.
Nefesimi bıraktım.
Birçok saati böyle kırdıktan sonra, Jordan bana bir tane vermeye karar vermişti. Bu ilk kullanmam olduğu için bu özelleştirilebilir alarm sesini koyacağını düşünmemiştim.
Bir süre saate bakarak öylece durdum. Saati affettiğimden öldürme planı yapmıyordum. Onu öldürmeyi planlıyordum. Ama detayları önce Declan ile tartışmam gerektiğinden bunu şimdilik erteledim.
Eve döndüğümde öyle bıraktığım gibi görmekten nefret edeceğim için öncelikle yatağımı topladım. Okula hazırlanmak için banyoya gittim. Orada olan şeylerin detayını vermenin bir anlamı olduğunu sanmıyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki yataktan kalktığım için asi saçımı düzeltmek uzun zaman alıyordu. Üstümü giydikten sonra, gidip onları evlerinden almadan önce kendime bir şeyler pişirmek için mutfağa gittim.
Kahve makinesini çalıştırdıktan sonra kollarımı kıvırdım ve işe başladım. Bir tava aldım ve ocağın üstüne koydum. Dün geceden bu kahvaltı için biraz sebze dilimlediğimden çabuk bir omlet yapmaya karar verdim. Birkaç yumurta kırdım ve hepsini karıştır- Eğer omlet pişirmeyi biliyorsanız, böyle sıkıcı detaylara girmeme gerek yoktur.
Omleti tabağa koydum ve kendime bir fincan kahve koyup denemek istediğim çikolatalı kremayı ekledim. Bir yudum aldım ve sonrasında kaçamak bir gülümsemenin yüzüme yerleşmesini engelleyemedim. Ev adını verdiğim daireye uzun bir bakış attım. Buraya taşındığımdan beri yaşadığım yalnızlığı dert etmiyordum. Burada yaşayalı daha birkaç ay olmasına rağmen sanki hayatım boyunca hep burada yaşamışım gibi hissediyordum. Burada olmama, kağıt işlerini halletmeme, imza işlerini halletmeye yardım ettiği için ve reddetmeme rağmen harçlıklar için ona müteşekkirdim. Ona mesaj atıp işlerin nasıl gittiğini sormam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Three of a Kind (Türkçe Çeviri)
Short StoryHiç Üç Silahşorler acaba Naomi ile ilk tanıştıklarında ne düşünüyordu diye merak ettiniz mi? Kitabın bütün hakları, yazarı @rubixcube89201 tarafından, Türkçe çevirisi hakları @badboysofgoodgirl tarafından saklıdır.