Sıfırdan Başlamak II

69 7 1
                                    

Ama kaybetmekle kalmıycak bir gün kaybettiklerimi tekrar kazanmak için geri gelecektim. Beni gittiğimiz yerde ne gibi zorluklar bekliyor bilmiyorum. Fakat hepsinin üstesinden gelicektim. Yol boyunca kulaklıklarımı takmış müzik dinleyerek geçiriyor, Arada babam ve annemin gittiğimiz yer hakkında onlara göre heyecanlı bana göre sıkıcı olan konuşmaya maruz kalıyordum . En sonunda bedenim yorgun düşmüş ve kendimi karşı koyamadığım uykuya bırakmıştım.
- Damla!!
- Damla uyan kızım geldik.
Birileri  sürekli bana seslenip bir yandan sarsıyordu . Ne kadar kendimi uykunun tatlı kollarından ayırmak istemesemde gözlerimi zorlayarak yavaş yavaş açıp etrafıma bakındım ve arabada olduğumu gördüm. Annemler arabadan inmiş beni uyandırmaya çalışıyorlardı.
Ben :
- Neredeyiz??
Annem:
- Yeni evimize geldik. Kocaeli ' ye. Hadi kalk!
Ne yani bütün yol boyunca uyumuş muydum??? Kendimi zorlayarak kalktığımda eski evimiz gibi kocaman bahçesi, içinde ise çeşit çeşit çiçekleri ve ağaçları vardı. Evin duvarları taş döşeme , kapısı ise çelikdendi. Ev çok güzeldi. Bu hayranlığımıda dışa vurmuş olmalıyımki babam yanıma gelmiş omzumu sıkıp bana şöyle demişti ;
- Gerçekten çok güzel . Değil mi???
Benden onay bekliyordu.
- Evet , gerçekten çok güzel ama eski evimiz kadar değil.
Bu dediğime gülmüş ve omzumu biraz daha sıkarak konuşmaya devam etmişti.
- Yeni bir hayata başlamak, her şeyi sıfırdan almak çok zor senin için biliyorum. Ama bu yeni yaşama bir şans verirsen belki eski hayatından daha çok sevecek ve mutlu olacaksın. Bunu bir düşün olur mu???
Benden olumlu bir cevap beklediğinin farkındayım ama o cevabı vermek hiç istemiyordum. Fakat bana umutla bakan o yeşil güzel gözleri üzmemek için istediği cevabı verdim.
- Denerim.
Diyip babama tebessüm ettim. O da bana gülümseyip annemin yanına gitti. Babamın haklı olabileceğini biliyordum. Ama ben İzmir 'de zaten mutluydum ve o hayatı seviyordum . Başka bir hayat istemiyordum. Ne yazıkki buna mecburdum.Mecbur bırakılmıştım. Hayatı sıfırdan almaya.
- Damla!!
- Geliyorum anne!!
Anlaşılan başlamıştım bile. Annemin selenmesi üzerine yanına gidip getirilen kolilerin yerleştirilmesine yardım ettim.
İlk önce salonu sonra babamların yatak odası, benim odam son olarak ise mutfağı düzenleyip yerleştirdik.  Oraların temizliği , yerleştirilmesi derken hava yavaş yavaş kararmaya başladı, bizde acıkmaya. Biz babamla isyan ederken annem hala temizlik yapmaya çalışıyordu. Fakat en sonunda isyanlarımıza karşı koyamamış ve temizliğe ara verip bize yiyecek bir şeyler hazırlamayı kabul etmişti. Ama buraya yeni taşındığımız için hiçbir şeyimiz yoktu. Bu yüzden annem ve babam alış verişe gitmiş ben ise evde kalmayı tercih etmiştim. Bir süre sonra evde oturmaktan sıkıldığım için bahçeye çıkmaya karar verdim. Kulaklığımı ve telefonumu alıp mutfağın bahçe kapısından dışarı çıktım . Bahçenin ön kısmını görmüş arka kısmını görmediğim için arka bahçeye gitmeye karar verdim. Arka bahçeye ulaştığım da yüzümde bir gülümseme oluşmuştu . Nedeni ise çınar ağacının altına kurulmuş salıncaktı. Küçüklüğümden beri salıncak saklanmayı çok seviyordum. Sanki sağlandıkça bütün dertlerim , kederlerim... hepsi bir bir yok oluyordu. Bu yüzden salıncak hep benim için kaçış yeri gibiydi. Hani her insanın olur ya üzüldüğünde, yalnız kalmak istediğinde, sıkıldığında kendini güvende ve bu duygulardan uzakta hissettiği bir yer. Sığınağı. İşte benim de sığınağım salıncaktı. Kendimi sığınağıma saklayıp hayal dünyamda kaybolurken kafamı çevirmemle onu gördüm. O korkuyu, dehşeti, üzüntüyü..... Bana bakan bir çift mavi gözü.
8 yıl sonra;
- Damla!
Omzumdan tutup ismimi söyleyen kişiye baktığımda Onur 'u gördüm.
- Daldın . Yine ne düşünüyor bizim başarılı yazarımız???
- Eskileri düşünüyordum. Taşındığımız zamanı.
- O günden hiç bahsetme sen gidince çok üzülmüştüm .
- Tabi üzülürsün. Beni kaybetmekten bahsediyoruz burada.
Bu dediğime ikimizde güldük.
- Ne demezsin.
Dedi o da imalı bir şekilde.
- Aleyna nerede?
- O mu? Biraz rahatsızmış gitti.
- Nesi var ??
- Bilmem.
- Mal mısın sen?? Pardon bu bir soru olmadı.
- Ne?!
- Ne? Ne?! Sevgilin değil mi bu kız senin? İnsan bir neyi olduğunu sorar.
- Sormadım işte. Bu ara aramız pek iyi değil.
- Neden?
Bıkkın bir şekilde;
- Sonra.
Dedi. Ben de uzatmadım.
- Anlaşıldı mevzu derin.
- Dikkat ette boğulma.
- Hayır ya!!! Hala bu espriyi yapıyor olamazsın.
Diye didişirken yanımıza Emre geldi.
- Hey! Hala büyümediniz mi siz?
Birbirimize bakıp aynı anda;
- Hayır.
Diyince bize umutsuz vakaymış gibi bakıp gitti. O gittikten sonra bizde kalktık. Yayın evinden çıkıp evlere değıldık. Bu gün arabam bakımda olduğu için Onur beni eve bırakacaktı. Eve gelene kadar ona Aleyna' nın gönlünü alması için taktikler verdim. O da deniyceğine söz verdi. Arada birbirimize bulaşıp farklı konular hakkında da konuştuk. Sonunda eve geldiğimizde;
- İyi geceler çirkin .
- İyi geceler tipsizim.
Diyerek birbirimize el salladık eskisi gibi...Ve ben arabadan indikten sonra eve doğru giderken o da gazı kökleyip uzaklaştı. Evin kapısını açtığımda bir süre boyunca hissettiğim huzur ve mutluluk bir an da yok olmuş yerine hüznü bırakmıştı . Bunu eve her geldiğimde yaşamaktan sıkılmıştım. Artık kendime yalnız olmadığımı kendime inandırmıştım. Fakat kalbimin bir yerlerinde kalan o küçük yara her defasında burada olduğunu hatırlatıyordu. Bir süre kapının önünde dikilip etrafa bakındım ve kendimi bu düşünceden arındıracak bir şey aradım . Bir görüntü, ses, kişi...
Ama hiç bir şey yoktu. Yalnızlığın dışarıya bıraktığı sessizlikten başka. O zaman daha iyi anladım. Ben hayata sıfırdan başlamıştım. Ama sıfırdan başladığımıda hala kabullenememiştim. Çünkü o İzmir' deki küçük kız hala ölmemiş ve o güzel hayatına kavuşmak için hala savaşıyordu. Savaşı kaybettiğini bile bile.

Adı Ben De Saklı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin