Okulun İlk Günü II

43 3 0
                                    

Derin bir nefes alıp karışımdaki okula baktım. Kendimi resmen kaybettiğim bir savaşın için de hissediyordum. Çok gergindim. Yeni insanlardan hatta yeni olan herşeyden nefret ederdim. Babam ne zaman beri yanımda omzumu sıktığını ve benim ne zamandır müdürün odasında olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama kendime gelip konuşulanları dinlediğimde tek anladığım 7- B' de olduğum ve müdürün bizi oraya götürebilmesi için gösterdiği kızın benimle aynı sınıfta olduğuydu. Nedenini bilmiyorum ama bu kız bana sanki yıllardır tanıdığı arkadaşı gibi çok samimi ve sıcak davranıyordu. Bu biraz garibime gitmişti. Yani kim tanımadığı birine böyle içten davranırdı ki ?? "İz" aslında ismi gibi sıra dışı ve insanı bilmediği bir şekilde çeken bir şeyler vardı onda. Bu kızı tanımıyordum. Ama gerçekte kim olduğunu ve bana gösterdiği ilginin asıl nedenini merak ediyordum.

- İşte burasıda bizim meşur 7 - B' miz!
Kafamı kaldırdığımda gördüğüm şeyle şok oldum. Allahım bu ne biçim bir sınıftı. Herkes her yerdeydi. Bazısı kendince arka tarafa grup kurmuş orada ciddi bir gıybet ortamı dönüyordu. Diğerleri ise bağıra bağıra konuşan bir kızın söylediklerine gülüyorlardı. Hani derler ya hocalar artistlik olsun diye burası " Dingonun ahırı mı?!" Diye. Şuan o söyledikleri şeye kesinlikle katılıyordum. Sınıf sınıf değil resmen ahır. Yanımdaki kız yani İz bana seslendi.
- Fazla çılgın bir sınıf öyle değil mi??
Bunu sırıtarak söylüyordu. Bense ona şaşkınca bakıp cevap verdim.
- Hayır Fazla anormal!
Dediğime güldü;
- Bak prenses bu senin okuduğun okul gibi değil. Anlayacağın burası  aslında normal olan taraf. Orada ne gibi bir düzenin içerisindeydin bilmiyorum. Ama emin ol alıştığında ne demek istediğimi daha iyi anlayacak ve burayı daha çok seveceksin.
- Ben bundan pek emin değilim.
Sırtımı sıvazlayıp;
- Onu göreceğiz be güzelim.
Deyip beni yavaşça sınıfa doğru ittirdi.
Ve bir anda bütün sınıfın odak noktası oldum. O çok önemli gıybetlerini bir anda bitiren arka taraf ve bağıra bağıra konuşan kızda İz' in sesiyle susmuştu.
- Hey gençler ! Yeni öğrenci geldi. Hadi hoş geldin diyin.
Bir anda herkes yanıma gelip benimle tanışmaya başladı. Herkes ismimin ne olduğunu, nereden , neden geldiğimi soruyordu. Onlara nedenleri söyleyip açıkladığımda bana gülümseyip benimle tanıştıklarına memnun olduklarını söylediler. Sonra ise bana oturabilmem için bir sıra gösterdiler. Gösterdikleri sıranın boş olduğunu çanta veya herhangi bir eşya olmadığı için tek oturduğumu düşünmüş ve sıraya yayılmıştım. Zil çalana kadar sıraya kafamı koymuş ve biraz dinlenmiştim. Zil çaldığında kafamı kaldırmış ve etrafa bakınmıştım. Herkesin sınıfa girip yerlerine geçtiklerini gördüm. Karşıma baktığımda ise bana doğru gelen sarı saçlı, ela gözlü bir çocukla karşılaştım. İlk o da beni fark ettiğinde biraz affallasada . Umursamaz bir tavır takınıp yanıma oturdu. Ona biraz daha dikkatli bakıp incelediğimde buğday tenli olduğunu ve ela gözlerinin hafif yeşile çaldığını gördüm. Ona bakmamdan rahatsız olmuş olacak ki bana sert bir şekilde bakıp çenesiyle önüme dönmemi işaret etti. Bende ona uyup hemen gözlerimi ondan çekip sınıfa yeni giren bayan hocaya çevirdim. Sert bakışları ve dik duruşuyla "ben korkutucuyum "diye bağıran bir kadına benziyordu. Onun sınıfa girişinden hemen sonra herkes ayağa kalkmış ve hocaya selam vermişti.
- Evet!
Diyip dikkatleri tamamen üsütüne çekmek için bir kaç kez alkışladı. Herkes ona döndüğünde.
- Hadi herkes deney gruplarına ayrılsın.
Dedi ve herkes bir anda sıraları çekip belli yerlere yerleştiler. Ben ise onlara saf saf bakınıyordum. Hoca bunu fark etmiş olacak ki;
- Hey sen ! Oradaki!
Kafamı çevirip hocaya baktığımda;
- Yeni öğrenci misin??
- Evet.
- Hoş geldin o zaman. Ben fen bilimleri hocanız Neriman Sağlam.
- Bende Damla Su Tuncer.
- Memnun oldum Damla. Şimdi sen yeni geldiğin için haberin olmayabilir ama bu gün biz arkadaşlarınla karbonhidratlar ile ilgili bir deney yapacağız . O yüzden bu günlük istediğin bir gruba geçebilirsin arkadaşların sana deney hakkında bilgi verirler.
Tamam anlamında başımı saklayıp etrafa bakıldığımda İz' in beni yanına çağırdığını gördüm ve ona doğru ilerledim. Yanına geldiğimde oturabilmem için hafif yana kayıp bana yer açtı. Bende daha fazla ayakta dikilmemek için yanına oturdum. Ben oturduktan sonra hoca grupları gezip tek tek mazeleri kontrol etti. Kontroller bitip deneye geçeceğimizi düşünmüştüm fakat hoca son grupta takılı kalıp onlara öfke saçan gözlerle baktı. Ben daha ne olduğunu İz' e sormadan hoca isminin Eda olduğunu öğrendiğim kızın saçına yapıştı. Ben şaşkın ve korkak bir şekilde hocaya bakarken o kızın saçlarını çekmeye devam edip öfkesini kustu.
- Ben seni daha öncede uyarmadım mı Eda!? Gurubunu adam gibi organize et, eşyaları başka gruplardan alma diye!!!
Diyip kızın saçını bir anda bırakıp;
-Çabuk çık sınıftan ve malzemeleri adam akıllı almadan geri gelme!!
Eda gözlerindeki yaşları zorla tutarak sınıftan dışarı çıktı. Canı çok yanmış olmalıydı benim bile düşüncesiyle canım acımıştı ve açıkçası hocanın bu hareketinden sonra ondan çok korkmaya başlamıştım. Hoca Eda'nın gidişinden sonra kendini toparlamış ve deneyi nasıl yapacağımızı anlatmıştı. Açıkçası Eda' nın halini düşünüp derse kendimi pek verememiştim . Fakat dersin sonlarına doğru gelen Eda dikkatimi dağıtmış ona bakmamı sağlamıştı. Eline baktığımda bütün gerekli olan malzemelerin olduğunu gördüm. O ise kimseye bakmadan sessizce sınıfa girip getirdiği malzemeleri sıranın üsütüne koydu ve aynı sessizlikte yerine oturdu. Onun için gerçekten çok üzülmüştüm . Sonuçta bütün sınıfın önünde rencide olmuştu. Onun gelmesinden bir kaç dakikada sonra zil çalmış ve hoca dersin bittiğini söylemişti. Bunu duyan öğrenciler kalkmak için yeltenirken hocada gitmek için kapıya doğru yöneldi fakat çıkmadan önce Eda' ya bir şeyler söyledi ve gitti.
Eda' ya baktığında pis pis sırıttığını gördüm. Acaba hoca ona ne söylemişti de böyle bir tepki vermişti. Ben bunu kendimce çözmeye çalışırken İz koluma dokunup bütün ilgimi onda topladı.
- O hep böyledir . Yani Eda . Onu çözebilen daha yok. O yüzden boşuna düşünerek kendini yorma.
Cevap vermek yerine başımı sallamakla yetindim.
-Biz kantine gidiyoruz gelmek ister misin???
- Hayır, teşekkürler.
- Emin misin??
- Eminim.
- Peki sen bilirsin . O zaman görüşürüz.
- Görüşürüz.
Vedalaştıktan sonra o kızlarla kantine ben ise sırama kafamı koyup düşünmeye başladım. Okulun bitişine kadar bu böyle sürdü. Arada İz' in sayesinde diğer kızlarla da muhabbet ettik ve iyi anlaştık fakat yapım gereği ortama alışamadığım için kendimi biraz geriye çektim ve sesiz kaldım. Dakikalar bir birinin kovalarken artık okul zamanı bitmiş eve gitme zamanımız gelmişti. Kızlarla ve İz ile vedalaşıp sınıftan koşar adımlarla çıktım. Çünkü bir an önce eve gidip dinlenmek ve günü tekrar gözden geçirmek istiyordum fakat her zaman ki gibi sakarlığım tutmuş ve bir çocuğa çarpmıştım.
- Çok özür dilerim.
Diyip çarptığım çocuğa baktım ve onun bahçede salıncak sallanırken ki çocuk olduğunu fark ettim.
- Önüne bak bücür .
Dedi ve benim ona olan şaşkın bakışlarımla bırakıp gitti. Şimdi biz onunla aynı okulda mıydık. Anlamıyordum. Ama düşünmekte istemiyordum şuan tek istediğim sadece eve gitmekti. O yüzden hemen kendimi toparlayıp merdivenlere yönelip okuldan çıktım. Bahçe kapısının önüne geldiğimde babamı görüp ona el salladım ve ona doğru yürümeye başladım. Ama yürürken nedense birinin beni izlediği hissine kapılıp arkama baktım ve yine o bakışlarına tam anlam veremediğim o mavi gözlerle karşılaştım. Bu çocukta ne vardı bilmiyorum fakat ilgimi çekmeye başlamıştı. Önüme dönüp babamın yanına gittiğimde arabaya binip babama gülümsedim. O da aynı şekilde bana karşılık verip ararabayı çalıştırdı. Pencereyi açıp son kez okula baktığımda mavi gözlerin hala hedefinde olduğumu fark ettim ve ona "ne?" der gibi bakıp başka yere bakması için işaret yaptım o ise sadece bu hareketime gülümsemekle yetindi. Ben de camdan kafamı geri soktum.  Babamın okulun önünden ayrılmasıyla eve gidene kadar yolu izledim ve aklımdan delice teoriler ürettim. Sanki herşey bilerek yapılıyordu. Planlanmıştı. Belki saçmalıyordum fakat bu gün okulda öğrendiğime göre bu sınıfın yani 7- B kadrosu kolay kolay kimseyi yanlarına almazlarmış . Yeni gelenleri genellikle dışlar, ezerlermiş . Bir böcek misali. Ama bu gün bana yıllardır tanıdıkları arkadaşlarıymışım gibi yakın bir o kadar da sıcak davranmışlardı. Özellikle de İz.... Sonra o mavi gözlü çocuk. Önce bana bücür demiş ve özür dilememe rağmen kaba davranmıştı. Fakat  arabaya binene hatta arabaya bindikten sonra bile beni izlemişti. Hiç bir şey anlayamıyordum. Annemin dediği gibi hiç beklemediğim gibi karşılanmıştım. Sanırım şu sıfırdan başlama işini fazla abartıyordum. Belki de kendimi olayların akışına bıraksam herşey daha güzel olacaktı ama bir tarafım nedense karşı çıkıyordu, istemiyordu. Başka olayların yaşanacağını bu yolda çok şey kaybedeceğimi bu yüzdende vazgeçmemi , eski hayatımı geri almamı söylüyordu. Neler olacaktı?? Bu yolda gerçekten kazanmak için çabalarken neler, ne gibi zorluklarla karşılaşacaktım ?? En önemlisi buna değecek miydi?? Bunu da iler de görecektim. O yüzden ileri düşünmektense şu anı ,günü,  saatti,  hatta saniyeyi kurtarmayı ve bitiş çizgisinde kazanan olarak dönmeyi düşünmeliydim. Umudu kazanmayı düşünmeliydim.....

Adı Ben De Saklı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin