3 ay sonra
20. Bölüm Sahne II
"Kız odaya girer ve-"
"Ve?"
"Sen beni mi dinliyorsun? Ayrıca burada ne işin var nereden çıktın? En önemlisi içeriye nasıl girdin?"
"Sen hala sesli mi çalışıyorsun? Seni görmeye geldim ve son soru kapı zaten açıktı."
"Evet öyle konsantre oluyorum. Kapı mı açıktı ?" vay canına!
"Menajerin çok çalıştığını ve yoğun olduğunu söyledi." ben ayakta dikilirken üzeri kağıtlarla dolu koltuğa bıraktı kendini.
"Şuan da da olduğum gibi."
"Tamam tamam çok vaktini almayacağım."
"Dökül."
"Paraya ihtiyacım var."
"En son seni geçen yaz gördüm yaklaşık bir sene geçti ve sen paraya ihtiyacın olduğunu mu söylüyorsun."
"Ablalar bu günler için yok mu zaten."
"Kardeşlerinde kumar oynayıp gönül eğlendirip daha sonra ablasının başını belaya sokmak için mı var?"
"Kalbimi kırıyorsun. Ne zaman başını belaya soktum?"
" 3. kitabımdan komple senden bahsettim be! Benim banka hesabımı sömürmekten vazgeç bir işe gir ve çalış."
"Önce kendimi maddi anlamda düzene sokmam lazım."
"Tabi tabi."
"Tabi tabi?"
"Tabi! kendini düzene sok!"
"Destek olmayacak mısın?"
"Kendi başının çaresine bak"
"Abla!"
"Sadece senden bir dakika önce doğdum abla demeyi kes. Durup dikilme bir an önce iş ara. Ve bir daha Emre'yi arama."
"Neden?"
"Kovdum onu."
"Çocukluk arkadaşını işten mı kovdun?"
"İyi bir menajer değildi."
"Ruhsuzsun."
"Sende aptalsın, sorumsuzsun, vurdumduymazsın ve daha bütün kötü varlıkları o bedeninde barındırıyorsun! En son annemi ne zaman aradın he? Ne zaman ziyaret etti? Para dışında ne sordun?" durdum "Bakma bana öyle çık git şimdi." öfkeyle işaret ettiğim yerden çıktı. "Kapıyı da kapat!"
*
"25 yaşındayım 19 yaşında yazmaya başladım hiç beklenmedik bir zamanda hayatım değişti. O dönem için dönüm noktası diyebilirim. Öyle bir şey oldu ki bu tüm ömrümü etkiledi. 20 yaşında ilk kitabım çıktı. 4 hafta çok satanlarda kaldım. Herkes profilime 'bu o kız' yazmaya başladı. Blog'umun günde 20 30 okuyucusu vardı bu 6,7 ay böyle devam etti. Her yorumda aynı kişilerle muhabbete giriyorduk. Sadece benimle aynı fikirde olan insanlarla iletişime geçmek hoşuma gidiyordu. Ve sadece geceleri yurtta sıkıldığım için başlamıştım buna. Sonra bir gün saat 10'u geçmişti yurt çoktan kapanmıştı. Ama başka seçenek yok diye koşarak taksimin cıvıl cıvıl olduğu saatte orayı terk etmek zorunda kaldık. Ve can alıcı nokta farkında olmadan bir röportajın ortasına daldım. Bir yandan koşar ve diğer yandan yurt arkadaşımı çekerken kameraların üzerine yuvarlandım. Beynim şiddetle sallandı diyebilirim. Sonra bütün flaşlar yüzümde patladı daha sonra bir kahkaha. Mayışık kafamla bir küfür savurup "İlk defa mı düşen biri görüyorsunuz be!" diye atarlandım. Birde bana orada uzatılan ele elimin tersiyle bir tane çaktım "Kalkarım ben!" lanet olsun zaten yurda geç kalmıştım ve içeriye asla ve asla giremeyecektim ve ailem aranacaktı. Bu baskı benim üzerimdeyken arkamı bakmadan koşmaya devam ettim sanki bir şey değişecekmiş gibi. O gece tahmin ettiğim gibi yurda giremedim ve kapıdan kovuldum ailemi endişelendirmemek için yarın arayacaklarını söylediler ve ben yalvararak ağladım. Hiçbir şey değişmedi ve kabullenip sınıf arkadaşımın evinde kaldım. Sabaha kadar her şey normaldi sabah uyandığımda anneme ne yalan söyleyeceğimi düşünürken telefonumu kontrol ettim ve defalarca bildiri ve mesaj vardı. Hepsi aynı şeyden bahsediyordu "Kıvanç Tatlıtuğ'a küfür ettin ve elini ittin." ben şok oldum ve ellerim titriyordu ne olduğunu anlamamıştım kalbim ağzımda atıyordu. Televizyonu açtım sabah programında ben vardım ve o korkunç sahneler. Twitter'da takipçilerim artmıştı ve aynı insanlar bloğumu ziyaret etmişti. Bu benim için inanılmazdı. Her geçen gün takipçi sayım daha çok arttı ve ben yakışıklı oyuncunun elini itmekle fenomen oldum. Son kitabımda yani "Ben Benim" adlı kitabımda bunu bilerek yapmadığımı itiraf ettim. Ve işte benim hikayem bu. Ve ben bunu dizi olarak biraz da oynayarak kağıda aktardım. Bunu dizi haline getirmek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans'ım Güney Kore'de
Fanfic25 yaşında çok sevilen bir o kadar sevilmeyen internet fenomeni 4 eserin sahibi dobra bir eleştirmenin Güney Kore macera şansı mı yoksa şansızlığı mı olacak?