4. Bölüm

164 19 11
                                    

"Şeytan yalancıdır. Bizim aklımızı karıştırmak için yalan söyler; bize saldırmak içinse yalanları gerçekle karıştırır. Saldırısı psikolojiktir ama güçlüdür. O yüzden onu asla, ama asla dinleme." -Peder Merrin (The Exorcist – Şeytan )

———

Zitao

Tüylerim diken diken olmuştu, bir süre sessizce birbirimize baktık. Tuhaf gerginlik gittiğinde gülümseyip bakışlarını kitaba çevirdi ve sakince kapağını açtı.

"Buradaydı, gitmesini bekledim."

"Onu görebiliyor musun?"

"Sen göremiyor musun?"

"Hah?"

Sessizce gülüp bana döndü, yine ciddi bakıyordu.

"Onu görebiliyorum, duyabiliyorum, hissedebiliyorum. Sen hissedemiyor musun?"

"O notu sen yazdın değil mi? Hissedemiyorum, hayır."

Omuz silkti, bakışlarımızı kitaba çevirdik. Anlamadığım semboller belki de resimlerle doluydu baktığımız sayfa. Tüm sayfalar da böyle karalamalar mı vardı..

"Onunla tanıştığımda sadece 5 yaşındaydım. Babam da senin gibi bir kurbandı. 6. kurban. Annem, tuhaf ama ona benziyordu, onunla konuşuyordu, ona yardım ediyordu. Bir gün ben de onu gördüm. Güzel bir liseli kızdı, ortalama güzellikte. Tek kusuru boynundan karnına kadar uzanan büyük yaraydı. O beni görmemişti ya da umursamadı, bilmiyorum. Ona yaranın nedenini sorduğumda beni fark etti. Bana şaşkınca bakıp 'Beni görebiliyor musun?' demişti, sesi kız çocuklarınınki gibi ince ve tiz."

Derin bir nefes alıp sayfadaki tahminen pastel boyayla yapılmış karalamanın üstüne parmağını koydu.

"Evet deyip onu çizdiğim resmi gösterdim o resmi bu hale çevirdi, sonra da resim yapmama engel olacak bir şeyler söyledi."

Pür dikkat onu dinliyordum, birden gülümsedi ve..

"Bö!"

Geri sıçrayıp abartısız tüm Çin'in duyacağı kadar yüksek sesle bir çığlık attım. Böyle şaka mı olurdu? Sessizce gülene bakıp ayağa kalktım.

"Umarım eğlenmişsindir, bu şaka için çok uğraştın mı?"

Bileğimden çekip tekrar yanına oturttu beni.

"Sadece çok gergindin."

"Katilim hakkında bilgi öğreniyorum şu an! Gergin olmam normal değil mi?!"

"En azından acısız öleceksin ve sevdiğin insanla."

"Sevdiğim insanla?"

"Evet, sevdiğin insanla. Babam annemle birlikte öldü."

"Bu çok saçma. Neden ona yardım eden birini öldürsün ki?"

"Annem ona bilinçli yardım etmiyordu ki. Ve onun için, öldüreceğinin kim olması önemli değil."

Bir kaç sayfa çevirdi, az buçuk İngilizce bilgim ile anlayabileceğim kelimeler yoktu, malesef.

"O yani Aimin yaşadığı zaman Zixiang diye birini seviyormuş ve ölenlerin çoğu Zixiang ve Aimin'e benziyor. Benziyordan kastım sadece dış görünüş olarak, çünkü onlar asla kavuşamamıştı fakat ölenler ya sevgili ya da evliydi. Benim teorim Aimin mutlu olup Zixiang'a kavuşamadığı için diğer kavuşanları öldürüp mutluluklarını engelliyo-"

Nedensizce gülmeye başlamıştım. Gözlerimden yaşlar akana kadar gülmüştüm ve hiçbir şey dememişti. Zil sesini duyduğumda kendime gelebilmiş, gözyaşlarımı silmiştim.

Thirty DayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin