Yine bu gün hiç şaşırmadiğim bir durumla karşı karşıya kaldım. Müdür yardımcısı nın yanında öylece müdür yardımcısı na bakıyorduk. Müdür yardımcısı hiç susmadan azarlıyordu veee "ne böl böl bakıyorsunuz ki sizi ben kaç defa bir kavgaya karışmicaksiniz dedim ama dinleyen kim"dedi. Mert "ama hocam ilk on..."dicek ti ki Mira araya girdi ve "hocam çok özür dileriz"dedi ve Mert'e bakıp salak bir az daha mı azar yemek istiyorsun bakışı Attı. Onlara bakıp Meriçle aramızda sevimli bir bakışma geçti. Sonra ikimizde ciddi bir yüz ifadesiyle müdür yardımcısı na döndük. Ben:
"özür dileriz hocam bir daha olmaz kusura bakmayın lütfen bırakın da derse geçelim" dedim. Müdür yardımcısı bana dönüp "normal de dersten kaçar dınız şimdi derse girmek istiyorsunuz. Bu kaçıncı uyarışım söyle bakalım söyle!! Kaç kere derse geri gönderdim ama her seferinde aynısı yine oldu bu ne ya burası okul kendinize gelin"dedi. Gerçek den bu sefer fazla ileri gitmiştik. O kadar büyük bir kavgaya bulaştık kii.... Deniz baya sinirlenmişti, elinin üzeri kanla kaplıydı. Off! Eline baktıkça içim acıyor du. Bir an müdür yardımcısı nın üzerine atlayıp yumruklarını savura bildirdi!! Bu sefer kesin disipline gidecektik. Hadi erkekleri geçtik. Bizide bu sefer çileden çıkaran birileri vardı. Mira Buket diye bir kızın üzerine öyle bir atlamıştı ki resmen ciddi ciddi hadi ölürse diye düşünmüş düm. Kızın yüzü tırnak izleriyle doluydu. Hele Meriç o kadar kötü görünüyordu ki. Sinirden dişlerini sıkarken dişleri kırılır mı diye düşündüm... Mert Deniz Hakan ve Burak tam 7 kişiye birden saldırdılar. Ama bu haksızlıktı hepsi perişan görünüyor du!! Emre kavgayı izledi. Ama eğer kavgaya karışsaydı felç falan geçirirdi her halde. Kavgayı izlediği için müdür yardımcısı nın kapısında bekliyor du.
Müdür yardımcısı biraz daha bağırıp çağırdı. Daha sonra da kapıyı işaret etti ve bizde çıktık. Oh bee!! Alışmıştık artık eskisi kadar korkmuyor duk. Derse girmedik. Her zaman olduğu gibi arka bahçeye gidip bir şeyler konuştuk arka bahçe bizim yerimizdi. Oraya pek fazla kişi gelmezdi. Gelse bile sigara içmeye gelen olurdu. Mert derin bir iç çekti ve Mira'ya baktı "o içeride yaptığın neydi Mira keşke o çocukların bize tam 7 kişi saldırdığını anlatsaydık ve onlarda azar yeseydi" dedi. Mira küçük bir kahkaha attı ve " o kadar düşmedik canım benim. Onlarla daha sonra güzel bir şekilde ilgilenicez Anlata biliyor muyum?" dedi. Mert sert bir bakış attı ve önüne döndü. Tek tük kalan yerdeki otları çekip duruyordu. Psikopat!! Denize baktım ve "neyin var kardeşim elin kan içinde" dedim. Bana döndü ve "yok birşey çok fazla sinirliyim ve elim acıyor o kadar" dedi. Bu durumlara alışıkdık. Onun için pek fazla şaşırmadık. Sadece küçük bir endişe o kadar.
Hakan " bu gün derse girmeyelim olur mu güzel bir yer biliyorum oraya gider biraz otururuz" dedi. Meriç göz devirerek "sanki burada oturmuyoruz Hakan. Burada da oturuyoruz" dedi. Hep beraber güldük. Sonra Hakan "off Meriç orası çimenlik alan orada biraz kafa dağıtırız kafa dinlememiz lazım" dedi. Aslında hiç fena bir fikir değildi. Herkes onayladı. Hiç beklemeden çıkışa doğru yürümeye başladık. Sonra biri benim kolunu tuttu. Ahh! Yine o çocuk. "Bıraksana be"dedim. Biraz baktı ve yavaşça elini yanağımda gezdirdi. Off! Buna nasıl cesaret ede bilirdi ki. Deniz her türlü kavgayı sevdiği için "o elini çek yoksa ben çekmem direk kırarım ona göre" diye çıkıştı. Çocuk ısrarla yanağımdan elini çekmeyince, Deniz dayanamadı koşup çocuğun üzerine atlayıp yumruklarını savura savura ağzını burnunu dağıtıyordu. Mira ve Meriç'e baktığımda çok eğleniyorlar dı! Meriç den bir söz işittim "ohh uğraş, uğraş bakalım sonra bide Deniz'den güzel bir dayak ye oh sana ohh!" dedi. Gülerek ona baktım harika bir şekilde eğleniyor du. Deniz'e döndüğümde resmen çocuğu öldürecekti hemen yanlarına gittim. Ona durmasını bir kaç kez söyledim ama asla durmuyordu. En sonunda Hakan ve Burak araya girdiler. Ve ayırdılar. Bu çocuk çok fazla uğraşıyor du benimle. Artık uğraşmaz diye içimden geçirdim. Sonra da Hakan bizi çok güzel bir yere getirdi. Her yer çimenlikti. Ve birkaç salıncak yeri vardı. Hamağı gören Mira hemen hamağa atladı. Ben ve Meriç ikili salıncağa oturduk. Erkekler kendi aralarında bir şey ler konuşuyorlardı. Bizde elimize kitap içeceklerle onları seyrediyorduk. Gerçek den hepsi çok sinirli görünüyor du. Hareketli bir şeyler anlatıyorlardı, sadece Emre onları dinliyor hiç bir şey söylemek istemiyordu... Sanırım kavgada olmadığı için utanıyor du.
Yanına gidip "ne oldu Emre? Neden sadece sen susuyorsun"dedim. Emre bitkin bir şekilde bana bakıp "kavgaya karışma dım. Utanıyorum Cansu Utanıyorum" Gerçekten çok bitkin ve halinden hiç memnun değildi. "Sıkma canını boş ver. Zaten kavgaya girmek isteseydin bizimkiler sokmazdı inan bana" dedim. Suratında buruk bir gülümseme oldu. Sonra " Sağol Cansu"dedi. Bende gülerek "o kardeş lafları nerde biz birbirimize kardeşim diyoruz bikere"dedim... Aradan küçük bir kahkaha geçti... Sonra bende yerime geçtim. Yerime geçtiğimde, Mira yerimi kapmış dı ve bana pis pis sırıtıyordu.
"Mira kalk yerimden, çabuk hadi, hadii.
"Sabahtan beri sen oturuyor sun"dedi
"İlk geldiğimizde kapsaydın" dedim ve güldük daha sonra kocaman hamağa geçip uzandım. Hakan'ın sesini duyduk "yarın buraya kahvaltı yapmaya gelelim mi?" dedi. Ben Mira'yla aynı evde kaldığımız için ona sormak istedim. Ama zaten fikrini vermişti. Bana dönüp ellerini birleştirip çenesinin oraya getirmişti. Bende kafamı yukarı aşağı sallayarak onayladım. Herkes gelmek istiyor du. Zaten saat 4-5 falan dı ondan dolayı. Acale etmedik. Ben Mira'nın eşyalarını arkasından topluyor dum. Off! Çantası çok ağırdı. Ne var bunun içinde yaa!!Mira'yla eve doğru yürümeye başladık. Suratında bir gülümseme vardı. Tam ne oldu? Diye soracak ken "Mert bu gün beni kenara çekip seni seviyorum dedi inana biliyor musun?". Mira Mert'den hoşlanıyor du ve Mert'in ona böyle bir şey söylemesi çok moral vericiydi. Önünde durdum ve boynuna ellerimi koyup sardım. Sonra sıkıca sarıl dım. Kulağına "hak ediyorsun kardeşim"dedim. Gülümsedi ve bir şeyler mırıldandı. Gerçekten Mira hak ediyordu. Çok güzel bir kızdı ve çok iyi bir arkadaş...
Eve geldiğimizde ise ben soğuk bir duş alıp yatağıma geçtim. Mira'ya seslendim. "Miraa yarın erkenden kahvaltıya gidicez. Ona göre iyi bir uyku çek" dedim. "Tamam Cansu ben şimdi uyumicam sen uyu"dedi. Peki diye bir şeyler mırıldanıp yattım. Tavanı izliyor ve ben ne zaman aşık olucam diye düşünüyordum. Aşık olmak nasıl bir şeydi? Güzel miydi? Benim de midemdeki kelebekler uçacak mıydı? O şişli midemdeki siyah kanatlı kelebekler nasıldı??
🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤
Ben sabah 6 gibi falan uyandım. Mira'ya baktığımda hala uyuyor du. Yanına yatıp gıdıklama ya başladım. Mira hep bu taktikle uyanıyor du. "ya tamam, tamam uyanıcam bırak bırak.... Cansuuuuuu bırak" dedi. Elimi çekip "hadi bakalım gidiyoruz Hakan'ın dediği gibi bu gün kahvaltı ya gidicez kalk" dedim. Dememle hemen kalktı. Etrafa baktı dolabı gördü, ve hızla kapağı açtı "ne giysem, ne giysem bunumu, bunumu , yoksa bunumu" diyerek dolaptan tonlarca elbise şort çıkarıyordu."Ne oldu? Neden bu kadar endişelisin, veya heyecan..." dedim. Bana bakıp göz devirerek "ya akıllı arkadaşım benim bu gün orada Mert'de olacak ve bu gün ilk gün" dedi. Küçük bir kahkaha attım. "Bu kadar abartma salak kendine gell" dedim. Kısa ama çok kısa bir tulum çıkardı. Üstüne geçirdi. "O tulumdan bir tane daha var mı kot olanından ve biraz daha uzun olan ından" dedim. Hemen dolabı geri açtı ve bir tulum çıkardı. Bunu Meriç Mira ve ben alış verişe gittiğimizde almıştık. Odama girip üzerime giydim. Aynada kendime baktım. Sade güzel bir makyaj yapıp Mira'nın yanına gittim. Gittiğimde açık pembe bir ruj sürüyordu. Rimelini bu kadar abartmalı mıydı?
"Mira başka bir şey var mı? Yeter artık hadi bak geç kalıcaz" diye söyleniyordum. Ama umrumda değildi. Hala bir ruj silip bir sonraki ne geçiyor du. 'Kesinlikle 1 saat sonra hazır olur' diye içimden geçirip salona geçtim. Dolabı açtım elime ilk gelen şey boş bir kağseydi kafamı kaldırıp dolaba baktım. Dolap boş kağse lerle doluydu her zamanki gibi MİRAA. Dolap boş olduğu için dönüşte küçük bir alışveriş yapcaktık sanırım. Ama Mira'yla alışveriş nasıl geçecek merak ediyorum.
“Eee Mira hadi artık. Bak geç kalıcaz ilk günden bekletme çocuğu”
“Ay sahiden ya. Tamam tamam geliyorum”
“İnşallah Mira İnşallah” dedim ve gülümsedim. Ayakkabı dolabının yanına gelip dolabı açtım. Sıradan bir ayakkabı seçtim ve ayağıma geçirdim. Sırt çantamı da askıdan alıp geçirdim koluma. Askının yanındaki aynaya bakıp gülümsedim ama dışımdan...Sonunda Mira da indi aşağıya ama ayakkabılarını giymiş bir şekilde. Ayakkabıları çok güzeldi ve Mira'yı ilk defa bu kadar doğal bir makyajla görüyorum çünkü genelde bütün şeyleri abartırdı. Ayrıca ben aşağıya inerken de rimeli fazlaydı onu da azaltmış bence gerçekten çok müthiş di.
Artık yola çıksak iyi olur...
Vote gelmeden yeni bölüm gelmicek... Size iyi okumalar. :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Rüzgara Fısılda!}
Ficção AdolescenteDoğu ve Batı Kadar Uzak İki İnsan... İlk defa midemdeki kelebeklerin varlığını hissettim.... Çok varlıklı bir ailenin kızıydım... Ama ailemi kaybettim... Acı gerçek ise hiç aşık olamamam... Neden, neden aşık olamıyorum... Her şey o şarkı yarışmasını...