Bölüm Müziği: The Civil Wars: The One That Got Away
(Bölümü kesinlikle! müzikle okuyunuz.)
∞∞∞
Artık karanlıklar yetmiyordu içimdeki boşluğu doldurmaya. O boşluğu dolduramadığım gibi aynı zamanda büyültüyordum. Birisi tarafından doldurulamayacaktı bu boşluk, bende sadece kendi yaralarımı kendim sararak iyileşmeye çalışacaktım.
Bedenim özgürdü fakat ruhum anarşist birileri tarafından fütursuzca ele geçirilmişti. O kadar sıkılmıştım ki bu durumdan, ne kurtulmaya çalışıyordum ne de unutmaya. Yok sayamayacağım kadar büyük, varlığına alışamayacağım kadar da acı birşeydi.
Durdum, annemin ve babamın bu sebepten ölmesi saçma gelmişti araştırmak istedim, intikam almak istedim. Artık tek yaşama sebebim içimde beslediğim kin ve intikam hissiydi. Ölmek yerine beni bu karanlığa ve yalnızlığa sürüklüyenlerden intikam alamayacaksam boşuna yaşamışım demektir. Beni yalnızlığa mahkum edenleri bende karanlığa sürükledikten sonra rahatça ölebilirdim ama şuan olmazdı, şuan yaşamam lazımdı.
Eve geri döndüm, sessiz ve karanlık odamı aydınlatan tek şey sigaramın ateşiydi. Belki hayata yeniden tutunmak için gerçekten seveceğim güveneceğim birine ihtiyacım vardı yada ben böyle yaşamaya mahkumdum. Annemin ölümü gözlerimin önüne gelince kendimi tutamaz hâle geliyordum. Birşeyleri yakıp yıkmak azda olsa rahatlatıyordu beni tamamen rahatlamam için intikam almam gerekiyordu.
Yatağa girdim ve uyumaya çalıştım. Uyku tutmuyordu, sağa sola dönerken yatağın çıkardığı ses rahatsız ediyordu beni kimsem olmadığı için yastığıma sarılıp uyudum. Sabah ufak bir telaşla ve korkuyla uyandım. Rüyamda yine annemin ölüm anını görmüştüm. Hemen hazırlanıp evden çıktım. Arabama bindim ve babamın şirketine gittim, artık orası başkasına aitti. Şirketin eski (yaşlı) çalışanlarından, internet sitelerini araştırmaya başladım. Şirket hakkında hiç iflas söz konusu değildi, gayet güzel iş yapan, hiç iflas riski yaşamamış bir şirketti. Peki babam yerine koyduğum adam bana yalan mı söylüyordu?
Babamın ismini sorduğumda herkes aynı cevabı veriyordu "Ahmet burayı çok güzel işletiyordu ama nedense burayı sattı bir anda, iyide para kazanıyordu bizimle arkadaş gibiydi gittiğinde bizde üzüldük, peki şimdi o nerede?" Bana bu cevabı verdiklerinde ne söylememi bekliyorlardı? Babam yerine koyduğum adamın dediklerinin hep zıttı çıkıyordu. Hangisi gerçekti? Kim yalan söylüyordu? Babamın ve annemin katili kimdi?
Bu soruları düşünmekten kafayı yemek üzereydim. Herkes farklı söylüyordu ve o adamın yanına gittim gerçekleri öğrenmek için. Eski depoya gittim orada yoktu, telefonlarımada bakmıyordu halbuki eski depodan ayrılmazdı. Arabama atlayıp evine doğru gitmeye karar verdim. Gitmesem mi diye düşünüyordum çünkü bana "Ne olursa olsun evime gelme." demişti. Neden böyle bişey dediğini bende anlamamıştım. Beni öz oğlu gibi severdi, neden beni evine almak istemiyordu ki?
Ama yinede gitmeye karar verdim. Evin önüne geldiğimde neredeyse tüm ışıklar yanıyordu, yalnız yaşayan birine göre bir eve bu kadar fazla ışık fazlaydı bence. Zili çalmaya başladım, defalarca bastım fakat kapıyı açan yoktu. Seslenmeye başladım, hâlâ kapıyı açmayınca arka bahçeden ağaca tırmanarak, açık olan pencereden içeri girdim. O kadar ışık yanıyordu ama ne bir televizyon sesi, ne bir mutfak robotu sesi ne de bir saç kurutma makinesi sesi geliyordu. Neredeyse benim kadar sessizdi. Odalara bakmaya başladım ama hiçbir yerde yoktu.
Evi defalarca aradım fakat yine bulamadım.Evin çevresinde de aramaya başladım, kimsenin izine ne yazık ki rastlayamadım. Belki kötü bir şey olmuştur benim evime gitmiştir diye düşünüp eve dönmeye karar verdim. Eve geldiğimde orda da yoktu, birbanda kayboluşu beni çok korkutmuştu. Tekrar telefondan aradım ama yine ulaşılamıyordu. Belki depoya gitmiştir orda telefon çekmez diye düşünüp depoya tekrar gittim ama yine yoktu. Onu bulmam lazımdı çünküa annem ve babam hakkındaki gerçekleri sadece o biliyordu.
Tekrar evine gittim ve aşağı doğru inerken açık bir kapı gördüm. İlk geldiğimde bu kapıyı görmemiştim. Aşağı doğru indiğimde merdivenler vardı, indikçe bitmeyen merdivenler. Sanki cehenneme gidiyordum ve resmen yerin yedi kat dibine inmiştim. Sonunda bir oda gördüm, kapısı açıktı ve sesler geliyordu. Odaya girdiğimde o, yerde döve döve öldürülmüş bir şekilde yatıyordu. Çömeldim ve ağlamaya başladım. Kendime verdiğim sözü tutamamıştım. "Bir daha asla ağlamayacağım." demiştim ama ağlıyordum. Kafamı yerden kaldırdığımda açık bir bilgisayar gördüm. Arkamda ise patlamış su boruları ve damlayan su sesleri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSİYET
Teen Fictionİnsanlar tarafından sessiz ve sakin kişiliği ile tanınırken aslında güçlü ve bir o kadar da intikam peşinde koşan bir adamdı. Karanlık ruhuna gelen tek iyi şeydi. Karanlıkla beslenen bir ruh, ne kadar güvenilir olabilirdi ki? Tek huzuru karanlık, gü...