Yüzüne anlamsız bakışlarımı atıyordum "ne cezası masrafı neyse öderim işte" bana malmışım gibi bi bakış atıp sırıttı "tabiki de ödiceksin ama her şey o kadar basit değil deli kız" off bu çocuk tam bi baş belası "tamam neyse ceza söylede kurtulim" "demiştim o kadar kolay değil diye ne çabuk unuttun" daha fazla bu saçmalıkları dinleyemicektim bugun hemşirelik stajımın ilk günü ve ilk günden sorunlu bir çocuk yüzünden geç kalmaya niyetim yoktu ayağımdaki acıyı umursamadan ayağa kalktım ayaklarım parkeye değdiğinde hissettiğim soğuk karşımdaki adamın bana bakan yüzüyle eş değerdi "ooo sarhoş kızımıza bak sen çabuk ayağa kalktı" onun dediklerini umursamadan arkamı döndüm tam bu büyük salondan çıkmak üzereyken o soğuk sesini duydum "seni miras meraklısı diye birisi aradı sanırım fazla merak etmedi çünkü sadece on bir defa aradı" ne kahretsin dün gece eve gitmemiştim ve haberde vermemiştim hiç bir şey demeden evden çıktım ve tabiki burda ne motorum nede arabam vardı bu yüzden bir taksi çevirmek zorunda kaldım evimin adresini verince kulaklıklarımı taktım ve tekrar kendimi o hapishaneme hapsettim dün gece olanları hatırlıyordum şimdi dün terk edilmişliğime bir terk ediliş daha eklenmişti sol yanımda öyle bir acı vardıki sanki hiç geçmicekmiş gibi ben bu kadar çok severken bizi nasıl kaybettim nasıl izin verdim buna yorgun hissediyordum kalbimde açılan yaraların yorgunluğu vardı tükenmişliğimin yorgunluğu vardı bu hapishaneden çıkmaya çalışırken her seferinde bir parmaklık daha ekleyeşimin yorgunluğu vardı tüm bu düşüncelerim beni ağlamaya zorlarken kendimi tutuyordum çünkü ağlamak ve korkmak bana ait duygular değildi bu duygu sadece acizlere aitti ve ben aciz sıfatını taşıyamicak kadar güçlüydüm dün gece kendimi kaybetmiş ağlamış olabilirim ama bu sadece sarhoşluğun verdiği bir duyguydu tanıdık sokaklar bana eve geldiğimi anlattı "borcum ne kadar" " 40 tl versen yeterli abla" 50 tl verip "üstü kalsın" dedikten sonra taksiden indim çantamdan anahtarımı çıkarıp sessizce odama çıkmak istiyordum fakat kapıyı açar açmaz o pis suratlardan birisini pardon üvey annemi karşımda gördüm "nerdeydin gece boyunca" "konuşmak istemiyorum staja geç kalıcam" dedikten sonra odama çıkmak için merdivenlere yönelip yürümeye başladım arkamdan "babana bir şey söylemedim bunu seninle konuşacağız küçük hanım" diyen işkence gibi gelen sesini duydum bana kücuk hanım diyor ama kendisi benden sadece 3 yaş buyuk yani ablam gibi merdivenleri daha hızlı çıkıp odama girdim hemen gardrobumu açıp siyah çorabımın üzerine yırtık kot şortumu geçirdim siyah bir tişört giydikten sonra deri ceketimi ve siyah şapkamı taktıktan sonra çıktım hava soğuktu ve yağmur yağacak gibiydi bu yüzden arabayla gitmeyi tercih ettim. Kış ayını seviyordum bana insanaların soğuk yüzünü soğuk duygularını hatırlatıyordu ve soğuk havalarda dışarıda fazla insan olmazdı bu da benim işime geliyordu neyse arabama bindim ve kontağı çevirdim tam o sırada arabamın penceresine tıklayan Ulaş'ı görünce offladım ben birisinden kaçarken diğerine yakalanıyordum pencereyi indirdim ve sonsuzmuşçasına kararlı bir gülüşle tıpkı dalgasını yok etmiş bir ölü deniz gibi acımı gizlemeye çalışarak Ulaş'a "söyle fazla zamanım yok" dedim "ilk günün bunu kutlamak için akşam arkadaşlarla bi yemek yemeye ne dersin" evet Ulaşı sevmiyor gibi görünsemde bizde farklı bir bağ vardı farklı bir kan bağı her ne kadar olmasını istemesemde ve bu kan bizi birbirimize daha da sıkı bağlıyordu "bilmiyorum sana haber veririm görüşürüz" dedikten sonra penceremi kapattım ve hastaneye doğru yol aldım evet Ulaşa böyle soğuk davranıyordum fakat bu benim suçum değildi ben bu hayatta sadece iki kişiye sevdiğimi söylemiştim birisi annem diğeri Ediz'di ve ikiside beni bırakıp gitmişti bu yüzden hayat bana bunu öğretti çogu duyguya sözcük gerekmezdi. Bunları düşünürken aklımdan hiç çıkmayan Ediz yine dün gece yaptıkları sayesinde bana verdiği en değerli şeyi getirmişti aklıma "yanlızlık" bana verdiği bu hediyeyi şimdi daha çok anlıyor ve istiyorum sanırım artık hiç bir durakta yolcu almam gerekiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Hapishane'm
Teen FictionKaranlıktaydım... Ve bu karanlık beni oldukça korkutuyordu... Kalbinin inadına beni bu karanlığa hapsetmişti... Sanki kalbime bir büyü yapılmıştı... Ve ben bu büyünün girdabından çıkamıyordum... Sadece kendi hapishanemi yaratmış bekliyordum... "Uz...