GECE MAVİSİ

1.9K 37 12
                                    

Bazen merak insanın başına dert açabilir.Şimdi de merakım sanırım başıma dert açacaktı.Çaresiz bir şekilde dolapta saklanırken başıma nelerin gelebileceğini  bilmiyordum.Içerdeki yabancının ayak seslerinin git gide yaklaşmasıyla birlikte kalp atışlarım hızlanıyor, nefes alışverişlerimi kontrol etmeye çalışıyordum.Kapana kısılmıştım. Tanımadığım bir evde tanımadığım bir yabancıdan saklanıyordum.Neden girmiştim ki bu eve!

Cevap hiç de zor değildi.En yakın arkadaşım beni çağırmış ve oraya gittiğimde  kapıda asılı olan notu okuyup büyükannesinin hastalandığını ve acilen şehirdışına çıkması gerektiğini öğrenmiştim.

Gitmek için arkamı döndüğüm sırada karşıdaki dairenin açık olduğunu fark etmiş, ilk başta umursamamıştım; fakat daha sonra merakıma yenik düşüp kapıyı çalmıştım ama kimse cevap vermemişti.

Kapıyı yavaşça itip içeri girmiştim.

Aslında yabancı birinin evine girmek tamamen yanlıştı fakat ben ve Damla bu evi her zaman tuhaf buluyorduk hatta bu evde birilerinin bile yaşadığından şüpheliydik.Her zaman pencereler siyah perdelerle kapalı olduğundan dışarıdan içeriyi görmek bile imkansızdı.

  Ev o kadar ıssız ve karanlıktı ki hiç bir şey görünmüyordu.Sonunda elektrik düğmesini bulup ışığı yaktım.

  Işığı açmış olduğum halde oda yeterince aydınlanmamıştı çünkü bu evdeki neredeyse her şey siyahlara bürünmüştü.Her zamanki gibi perdeler kapalıydı.

  Sebebini bilmiyordum ama bu ev beni ürkütmüştü belki bomboş evde yankılanan ayak seslerimdendi.

  Damla ve ben her zaman bu evde yaşayanın yaşlı birisi olduğunu düşünürdük ama şuna eminim ki bu ev kesinlikle yaşlı birisine ait değildi.

   Koridorda yürürken bir odanın kapalı kapısının altından ışıkların geldiğini farkettim.Kapıyı açtığımda kendimi büyüleyici bir odanın içinde buldum.Tavanda gökyüzü seriliydi.Odayı ise bu yapay gökyüzündeki yıldızlar aydınlatıyordu.Kendimi yatağa atıp bu manzarayı izlemeye başladım.Gerçekten büyülenmiştim.

Ne kadar süredir bu haldeydim?

Artık gitmem gerekiyordu ama gitmek istemiyordum.Kendimi zorladım ve ayağa kalktım.Geldiğimden beri tavandan gözümü alamamıştım ama  etrafa baktığımda daha çok ilgimi çeken bir şey oldu.

Bir mektup ve üzerine bulaşmış kan lekeleri.... Mektubu okuyup okumama arasında tereddüt ettim ama artık bunun bir şey değiştireceğini düşünmüyordum ve mektubu açıp okumaya başladım.Mektupta sadece bir adres ve  zaman yazıyordu.Kafam karışmıştı...

Tam mektubu yerine koymuştum ki aniden bir ses duymuştum .Bir kapı sesi....

  O an kendimi dolaba nasıl attığımı bilememiştim.İşte buraya tıkılıp kalmamın sebebi de buydu.

  Kaç saattir burda olduğuma dair en ufak bir fikrim yoktu.Bu odaya geldiğimden beri yabancıdan en ufak ses dahi gelmiyordu.Belki de benim gibi gökyüzünü seyredalmıştı...

                                                              ****

Zaman geçtikçe göz kapaklarım ağırlaşıyor ve uyumamak için direniyordum.Şuan düşündüğüm tek şey uyumaktı ve uykuyla girdiğim bu mücadeleyi kaybetmiştim...

Gözlerimi açtığımda kendimi bir ormanda, çimlerin üzerine uzanmış bir şekilde buldum.Her yerim sırılsıklamdı ve bu da titrememe neden oluyordu.Sanırım yağmur yağmıştı.

Ormanın sessizliğini bozan bir takım sesler duyuyordum.Arada bir bu sesler çığlığa dönüşüyor ve korkum titrememi daha ç%I arttırıyordu.Burada tuhaf şeyler olduğu belliydi.

Ayağa kalktım ve yürümeye başladım.Ayağım çıplaktı ve attığım her adımda ayağıma bir şeyler batıyor ama bu acıya aldırmayıp sadece yürüyordum.

Dakikalarca yürümüştüm.Sonunda karanlığı bozan bir ışık gördüm ve o ışığa doğru ilerlemeye başladım.Işığa doğru yaklaştıkça görüş alanım netleşmeye ve duyduğum sesler artmaya başlıyordu.

Şimdi ise her şey netleşmişti.Karşımda bana bakıp sevinç çığlıkları atan bir grup insan ve yanlarında yatan yara bere içinde bir ceset vardı. Zihnim durmamı emrediyor fakat ayaklarım bunu reddediyordu.

Daha sonra gruptan bir kadın  çıkıp bana doğru gelmeye başladı.Bu kadını tanıyordum.Bu kadın benim annemden başkası değildi.

"Anne, ne olduğunu anlamıyorum.Burda ne işimiz var...!"ama o, duymuyormuş gibi sadece elimden tutup beni yerde yatan cesete doğru sürüklüyordu.

Ceset sandığım bedene baktığımda onun ölü olmadığını anladım. Bana bakıyor ve onu öldürmemem için yalvarıyordu. Hiçbir şey anlamamıştım taki annem bana bir bıçak uzatana kadar.Annem onu öldürmemi istiyordu.Aslında etrafımdaki herkes bunu istiyordu.

Tam bunu yapamayacağımı onlara söyleyecektim ki bıçağı alıp bunu kabul etmiştim. Bedenim başkasının eline geçmişti. Ruhum bedenime söz geçiremiyordu.

Bıçağı iyice kavramış kanlar içinde ki bedene doğru eğilmiştim.

Şimdi herkesin sesleri daha çok artmıştı.Sadece "Öldür onu!" diyorlardı.O ise sadece bana bakıyordu ve gözlerinde kendi yansımamı görebiliyordum.Bu beden bana aitti ama ruhum bedenime söz geçiremiyordu.

Aniden bıçak tutan elimi kaldırıp ona saplamıştım.Bıçak şimdi onun kalbindeydi.

Artık bedenim serbest kalmıştı ve etrafımdaki herkes kaybolmuş, çığlıkların yerini ölüm sessizliği almıştı.

O ise açık kalmış gözleriyle bana bakıyordu.Bu sefer kendimi onun ölü bedeninde açık kalmış gözlerinde görüyordum.

                                                                   *****

Çığlıklarla uyanmış, yüzümü ellerimin arasına gömüp bütün bu gördüğüm rüyaları sindirmeye çalışıyordum.Derin derin nefes almaya başladım.Bütün bu gördüklerim sadece bir rüyaydı.Aslında rüya demek yanlış olsa gerek çünkü gördüğüm her şey kabustan başka bir şey değildi.

"Günaydın"

Aniden odamın köşesinden gelen bir ses beni ürkütmüştü .Ellerimi yüzümden çektiğimde bu odanın benim olmadığını ve rüya sandığım şeyi gerçekten yaşadığımı anladım.Gerçekten bir dolapta uyuyalmıştım.

Peki ya sonra ne olmuştu?

Merhaba :D

Bu hikaye bizim ilk hikayemiz bu yüzden yorumlarınız bizim için çok önemli.

Bu karakterlerin yüzlerini sizin hayalinize bıraktık.

Yeni bölümler her hafta sonu yüklenecektir.

Sevgiler Funda  ve İrem :)

GECE MAVİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin