onlara yorgunum dedim

26 2 2
                                    

"Sen beni gerçekten hatırlamıyorsun."

Ona olanları güçlükle açıklamamın üzerinden yaklaşık yarım saat geçmişti. Bu süre zarfı içerisinde defalarca yaptığım şakanın hiç komik olmadığına dair söylemlerde bulunmuş, beni test etmeye çalışmış, ve en sonunda babamla konuşmuştu. Şimdiyse gerçeği bildiği halde kabullenemez gibi bakıyordu. Galiba biraz da kırılmıştı. Son yarım saattir karşımda oturan yabancının benim için üzüldüğüne şahit olmuştum, yüzümdeki her kıpırdanmayı satır satır okuyabilecek gözlerine ya da. O elimi tuttuğunda ve ben kendimi geri çektiğimde gözlerindeki kırıklığı içimde hissetmiştim. Tam şu andaysa kilometrelerce uzağa kaçıp gitmek istediğini biliyordum içten içe, bende gördüğü şey onu fena halde korkutmuştu. Anlayabiliyordum.

O kadar uzun süre oturmuştuk ki konuşmadan, sanki birkaç santim yanımda değilmiş gibi. Ne hissettiğimi bilmiyordum, o kadar garipti ki varlığı. Kötü birine benzemiyordu, ama hiçbir şey hissetmiyordum. Yakışıklıydı, çok güzel bir ses tonu vardı, anlattığım şeylere verdiği tepkiye dayanarak nazik biri olduğunu da çıkarabilirdim. Ama yine de, onu tanımıyordum.

Bir şekilde sessizliği bozmak zorundaydım, her ne kadar ne söyleyeceğimi bilmesem de. O yüzden herhalde, bu durumda söylenebilecek en saçma şeyi söyledim.

"Dün gece seni rüyamda gördüm." Ve ağzımdan çıkar çıkmaz pişman oldum. Bir anda deniz gözleri beni bulmuştu.

"Yani, sen olduğunu bilmiyordum tabii. Öylesine bir rüya gördüğümü düşünmüştüm." Açıklamaya çalışıyordum. Ama o bana bakarken öyle zordu ki her şey.

"Ne gördün peki?" Ses tonu yumuşacıktı, hiç beklemediğim şekilde. Rüyamı düşündüm. Her hücremi dolduran piyano sesini, ıssız caddeyi, kokusunu...

"Ben..." dedim düşünmek için zaman kazanırken. "Piyano çalıyordum. Sonra sen geldin." Gözlerini kırpmadan bakıyordu bana, o kadar dikkatli dinliyordu ki elim ayağıma dolaşmıştı. Nerdeyse unutmadıklarım da bellekten gidecekti. "Boşver, tam hatırlamıyorum zaten," dedim gözlerimi kaçırıp. Ama hala bana baktığını hissedebiliyordum.

Dünyanın en feminist ve kendi ayakları üzerinde durma konusunda takıntılı kişisi olsa bile insan, yine de hayatına girecek birini arar. Hiçbir zaman erkek peşinde koşan kızlardan olmamıştım. Zengin koca bulma esprileri de hayatımın hiçbir döneminde komik gelmemişti bana. Hep derdim ki; bir gün gerçekten biri girerse hayatıma, onsuz yapamayacağım için orda olsun. Onunla mutlu olduğum için değil, onsuz olamadığım için. Birine böyle delicesine bağlanma hayalini kurmak bazılarına delice gelebilir, ama beni hiçbir zaman korkutmamıştı. Ve herkesin düşündüğünün aksine zayıflık da sayılmazdı. Birini her şeyden çok sevmek, kalbini eline bırakmaya cesaret edebilmek en büyük sağduyu örneği değil miydi?

Şimdi hemen yanımda oturan adama bakıyordum. Içimden bir ses ısrarla hayalindeki aşkı yaşayan biri bunu nasıl unutur ki diyordu. Bir yandan da istemsizce bana uzanan ellerini görüyordum. Başımı omzuna yaslasam beni sımsıkı saracağından hiç şüphem yoktu.

"Barış," dedim gözlerimi ayaklarıma odaklayıp. Artık adını biliyordum. "Dün ne oldu?" Bu sefer o kafasını eğmişti.

"Biz tartıştık." Öyle kısık sesle konuşuyordu ki, onu duyabilmek için ekstra çaba sarfetmem gerekmişti. "Ben biraz sert konuşmuştum." Yüzüme tepkimi ölçmeye çalışır gibi bakıyordu.

Hayatımda birkaç saat içinde ne çok şey değiştiğini düşündüm bir an. Önce ailemin dağıldığını öğrenmiştim, şimdiyse bu. Nasıl bu şekilde durabiliyordum? Benim şu anda ağlayıp bağırmam, kendimi odama kilitlemem veya başka türlü şeyler yapmam gerekmez miydi? Neden böyle duygusuz oluvermiştim? Tek istediğim daha fazla şey öğrenmekti. Hem istiyordum, hem de korkuyordum. Unuttuğum daha fazla şeyi fark etmekten korkuyordum, hayatımdan daha fazla parçanın kayıp gitmesinden korkuyordum, en sonunda tutunacak hiçbir şey kalmamasından korkuyordum. Ama em büyük korkum bunlardan hiçbiri değildi. En çok tüm bunları unutmama sebep olan o sarsıcı durumdan korkuyordum. Sadece o anımı değil geleceğimi de çalan lanet anıdan ölesiye korkuyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 26, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

önsöz: ELİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin