.HANÇER

160 6 0
                                    

Çam da bizim kozalak da... Sançar kısaca düşündü. Bu yıllar önce Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, operasyonun şifresiydi. Peki nerden çıkmıştı şimdi. Sançar, Ayçin'e dikti gözlerini. Ne demekti bu. Ayça girdi o sırada içeri. "Sançar ağabey, Büyük Kafkasya hareketinden mesaj geldi. Ancak şifreli. Bakman gerekli.". Sançar'ın kafası karışmıştı. Cebinden sigarasını çıkarıp, Ayça'nın arkasından gitti. Bilgisayara baktı. Mesaj sadece resimliydi. Dünya haritası üzerinde devasa bir çam ağacı vardı. Rusların güneyinde yere düşmüş bir kozalak. Ve kozalağın dibinde yeşermekte olan bir çam Fidanı. Sançar gülümsedi zor da olsa. "Kafkasya hareketi sonuçlandı. Başardı bizimkiler!" cümlenin sonunda resmin üzerindeki Anadolu üzerine yoğunlaştı. Ağaçtan düşmekte olan kozalak Ankara'ya inmek üzereydi. Sançar tekrar gülümsedi. "ÇAM da bizim KOZALAK da.!". Birkaç adım attı odanın içinde, "Ergenekon timinin Anadolu hücresine bu mesajı benim adıma gönder Ayça. Tuğrul da bana ulaşsın. Acele et."
......

Tuğrul çayından bir yudum alıp gelen mesajı açmak için elini uzattı. O sırada çalan telefonuna uzandı aynı anda. Telefonu açtı önce, Bilgehan'ın sesini duyunca ayağa kalktı istemsizce.
-Tuğrul
-Bilgehan?
-Akşam dokuza Anıtkabir'de.
-Anlaşıldı!
Saatine baktı. Saat yediydi. Mesajı açıp baktı. Sançar göndermişti. Resmin açıklamasını yapmıştı alta. Hemen ardından saat 9'da çay bahçesine çağırmıştı. Tuğrul doğruldu. İki randevuya birden nasıl gidecekti. Üstelik ikisi de üst düzey yöneticiydi. Odanın kapısını açıp, "Alper, buraya gel." dedi. Sarkık bıyıklı, uzun boylu, zayıf bir genç girdi içeri.
-Buyur Tuğrul ağabey?
-Alper, Anıtkabir'de Sançar ağabeyinle buluşacaksın. Saat 8de orda ol. 8.45e kadar gelmezse geri dön. 5 dakikada bir rapor ver.
-Emrin olur ağabey.

Alper'in çıkmasıyla arabanın anahtarını alıp Tuğrul da dışarı çıktı. Kapının önündeki genç kızı yanına çağırdı. "Seda, özel kuvvetlerden iki manga gönderin Anıtkabir'e. Sivil gidin." Genç kız başını eğip selamladıktan sonra içeri girdi. Tuğrul arabasına bindi. Yine nasıl bir oyun oynanıyordu. Saat 8 olmuştu. Arabayı henüz çalıştırmıştı ki, Alper ilk raporunu verdi. <İki şüpheli Anıtkabir'de. Benden şüphelenmediler ama etrafı kolaçan ediyorlar. > Tuğrul dörtlüleri yakıp arkasındaki arabaların geçmesi için eliyle işaret etti. Siyah, Mercedes marka araba dikkatini çekmişti dikiz aynasından arkasına bakarken. Tuğrul takip edildiğini farketmişti. Çay bahçesine farklı bir yoldan gidecekti. Arabasından merkezi tuşalayıp, Sançar'ın geri dönmesi gerektiğini söyledi. Başını eğip telefonuna baktı. 2 mesaj daha gelmişti. <2 uzun araç geldi, kapıları açmadılar. > <Anıtkabir'in nönetçileri gerçek asker değil. Kıpırdamadan duramıyorlar. > Tuğrul hala neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yavaş ilerliyor, aracın kendisi geçmesini diliyordu. Eli direksiyonun altındaki tabancadaydı. Arkadaki araç hızını yükseltmemekte ısrarlıydı. Tuğrul çay bahçesine geldiğinde, Sançar'ı orda görünce şaşırmıştı. Geri dönmesini istemişti. Arabasından inmeden önce dikiz aynasından arkasına baktı. Kendini takip eden araç ortalıkta yoktu. İnip Sançar'a yaklaştı. "Reis takip edildim" dedi tokalaşrken. Sançar, "ben de" diyerek oturdu ve arka masadaki kızı gözüyle işaret etti. Bu Bilgehan'dı. Öyleyse... Çayları beklerken 2 kız daha geldi Bilgehan'ın yanına. Asena ve Ayça. Asena'yı hayal meyal hatırlıyordu. Uzun zamandır görmemişti.
-Reis.
-Sorun nedir Tuğrul?
-Alper. Alper'in başı belada.
-Hayırdır?
-Reis çok karışık..
-Tuğrul müjdeli bi haber vermeye çağırdım seni. Dert hiç mi eksik olmaz başımızdan.
-Kusura bakma reis, buyur sen.
-Büyük Kafkasya devleti kuruldu. Hatta Rusya'daki bir kısım toprağı da içine kattı.
-Reis ne mutlu bize.
-Bitmedi Tuğrul. Doğu Türkistan da bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanıyor.
-Reis, Azərbaycan hücresi, anlaşmaya vardı, Güney Azərbaycan və bir kısım Ermənistan toprağını, ayrıca Musul ve Kerkük'ü almak şartıyla duracaklarını, aksi takdirde savaşarak alacaklarını belirttiler.
-Tuğrul, güçlü Türk devletleri, dünya için iyi bir gelecek demektir. Dünya barış istiyorsa Türk'e biat etmek zorundadır.
-Edecektir reis. Eyvallah.
-Ben kalktıktan 5 dakika sonra dön. Ne daha az, ne daha fazla kal!
-Eyvallah reis.

Tuğrul'un aklı Alper'de kalmıştı. Saat 9 olmuştu. Arabasına gidip aldığı raporlara bakacaktı. İş Merkezine dönerken mesajları açtı. Sadece son mesaj dikkatini çekti. <Çatışma çıktı ağabey, yardıma ihtiyacım var>
Tuğrul Anıtkabir'e çevirdi direksiyonu. Yolda takviye istedi. Anıtkabir'e vardığında özel kuvvetler komutanı Seda'yı gördü. Alper'in başında bekliyordu. Yerdeki kanı görünce arabadan inip koşmaya başladı. Bacağına çarpan kurşun Tuğrul'u yere savurmuştu. Topallayarak koşmaya devam etti. Yerdekinin Alper olmadığını, yanına varınca farkedebilmişti. Ancak sırtındaki iz tanıdıktı. Bu hançer kod adlı suikastçinin eseriydi. Bu iz, hançeri sapladıktan sonra, kabzadaki düğmeye basınca kurbanın vücuduna işleniyordu. Lakin Hançer'i kendi elleriyle öldürmüştü... Tuğrul kendi kendine "Tozlu raflardaki eski kitabı tekrar açma vakti geldi..." diye konuştu...

Arkadaşlar olaylar karışacak. Tarih ve zaman değişime uğrayacak. Bu bölümde severek okuduğum bir yazardan ilham aldım. Olayları birleştirip çözmenizi isteyeceğim sizden. Bazı yerleri özellikle "e buna noldu?" diyeceğiniz şekilde yazdım. Çözümleyebildiğiniz yerleri yorum atmanızı istiyorum. Diğer bölümde açıklık getireceğim meçhul olaylara. Hayırlı akşamlar..

Yeniden Ergenekon : AsenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin