KURTULUŞ

442 22 5
                                    

Asena arkasını dönmüştü ki arka sol ayak bileğinde bir acı hissetti. Kemikleri ve kasları o kadar sert ve kuvvetliydi ki, aslında bileğine çarpan şeyin bir mermi olduğunu anlamamıştı. İçeri girdiler. Asena doktoru anlamamakla beraber, diğer üç kurtu rahatlıkla anlayabiliyordu. Kurtlar, birer birer dönüştüler. Ancak Asena nasıl yapacağını bilmiyordu. Birden, bir iniltiyle yere yığıldı. Gözüne, az önce parlayıp sönen hançer takıldı. Şimdi sadece parlıyordu. Kızlardan biri yerden hançeri kaldırdı. Hançeri alan kız, diğerlerinden ve kendinden yaşça küçük görünüyordu. Kız, elini kesip, birkaç damla kan damlattı. Asena, eski haline dönmeye başlamıştı. Hançer, bu yüzden değerliydi demek ki. Asena kalktı yerden. Şaşırmıştı, hikayelerde kurt adamlar dönüşünce çıplak olurlardı. Ama onlar çıplak değildi. "Elbisem nasıl hala üzerimde?" dedi. Ayça, küçük olan kurt, cevapladı, "Elbisen, dönüşümde derine yapışır, yani birleşir. Bu yüzden yok olmaz, hatta artık daha sağlam, senin hücrelerini taşıyor çünkü.". Anladım manasında başını salladı. Hançeri almak için davrandı. Ayça, "Senin taşıman uygun değil, hep yanında olacağım. En azından kendi kendine dönüşüne kadar." dedi. Asena, elini geri çekti. "Abim, Sançar, o komutan mı? Yani, bu ordu onun mu?" dedi eli ile ilerlemekte olan kalabalık, ancak düzenli orduyu gösterirken. Ayçin cevapladı bu kez, "Abin mükemmel bir komutan! Eminim öyle de bir eş olacak!" dedi. Gözleri parlıyordu. Asena gülümsedi, "İnşallah, inşallah öyle olur, Allah hakkınızda hayırlısını versin!" dedi. Ayçin utanmış gibiydi. Yanakları kızardı. "Öyle demek istememiştim. Özür dilerim. Yanlış anladın." dedi. Asena gülümseyerek, "Anlayabiliyorum. Sorun değil. Rahatsız olduysan ben özür dilerim." dedi. Ayçin Asena'ya bakarken gülümsüyordu. Gözleri parlıyordu. Aycan "Bölüyorum ama, daha önemli işlerimiz var!" dedi. Asena'nın gülümseyen yüzü, bir anda değişti. Kaşlarını çattı, gözlerini boşluğa dikti. "Bana nasıl dönüşeceğimi öğretin!" dedi. Oldukça sertti ve otoriter konuşmuştu. Ayça, "Çok kolay, gece olduğunu ve tepende kocaman bir dolunay olduğunu düşün. Sonra uluduğunu. Ulurken, alacağın intikamı düşün. Atalarını, dedelerini düşün. Kendini serbest bırak, gözlerini aç! Bir de bakmışsın, Dişi Kurt Asena, ırkı için hazır! Hadi dene!" dedi. Ayça'yı çok sevmişti Asena. Gözlerini kapattı, dediklerini yaptı. Vücudundaki değişimi hissedebiliyordu. Gözlerini açtı. Herşey netti. Yere bakınca partilerini gördü. Olmuştu. Diğerleri de dönüşünce kapıdan çıktı. Etrafa bir göz attı. Ayçin bembeyaz, Aycan simsiyahtı. Ayça ise boz renkli bozkurttu. Kendi de öyle, boz renkli bozkurt, yelesi beyazdı ve parlıyordu sanki. Cezaevine hareket ediyorlardı. Kapıya yaklaşınca iki asker silahlarını bırakıp kapıyı açtılar. Anlaşılan herkes Asena'yı bekliyordu. Asena içeri girdi. İki polis, onlara silahlarını doğrulttu ve biri bağırdı, "Hemen burayı terkedin, yoksa silahımı kullanmaktan kaçınmam!" Asena tam hamle yapacaktı ki iki kurşun ve yere serilen iki polis... Arkasına döndü. Abisi gelmişti. Babasını kurtaracaklardı. Tabii ablasını da. Abisi Asena'ya, "Sen ablanın yanına git. Babamı ben alacağım!" dedi. Asena tamam manasında başını salladı. Kurtlarla dışarı çıktılar. Kapıdaki iki asker de arkalarından yürüyordu. Asil Türk komandosu tarafını seçmişti anlaşılan. Boşuna onlardan bahsederken bozkurt demiyordu demek ki Asena'nın babası. Tasma izini kabul etmemişti Türk komandoları boyunlarında. Asena ablasının nerede tutulduğunu bilmiyordu. Bu yüzden askerleri önlerine almışlardı. Hızla diğer koridora girdiler. Karşılarında polis barikatını görmüşlerdi. Askerler namluyu onlara çevirdi. Sayıca oldukça azlardı. Ancak askerler de, O devasa Bozkurtlar da çok iyi biliyorlardı ki, Kür Şad'daki o deli kan, damarlarında akıyordu. İlk hamle polislerden gelmişti. Tabancadan çıkan kurşun askerlerden birine çarpmıştı. Asker diz çökmüştü. Ama pes etmedi, "Öbür tarafa kadar bana eşlik etmek isteyen yok mu? Zaten biryerden sonra yollarımız değişecek. Ateş derinizi yakarken seyredeceğim sizi!" dedi ve rastgele sıkmaya başladı. Aycan, Asena'ya yaklaşıp, "Böyle değil de, silahlarımızla geçelim burdan." dedi ve dönüştü. Hepsi dönüşünce Ayça yine elinden damlayan kanı Asena'ya sürdü. Asena da dönüşünce bellerinden çektikleri tabancaları ile karşılık verdiler. Yaralı olan askeri kucaklayıp duvarın arkasına yatırdı. Asker, Asena'ya çıkıştı, "Amacınız nedir?! Anam beni gönderirken buraya, yatak döşek sana nasip olmasın, şanlı ölüm nasip etsin Allah dedi. Anamın isteğini yerine getirmeden gitmeyeceğim yanına canım anamın. Bırak size yoldaş olayım! Gül peygamberin yanına gideyim. Bu kafirlerin kurşunu ne yapar bana! Hadi, ben de geleyim!" dedi ve gayretle ayağa kalktı. Asena tebessüm etti, koluna girip tekrar çatışmanın olduğu yere geçtiler. Arkadan bir ses geldi, "Asena!" herkes arkasını döndü. Bu babası idi. Elinde tabancası ile koşarak geldi. Asena'ya sarılıp, "Vatan seni gelin etmiş, şen ol Asenam!" diye seslendi. "Vatan'a baba olmuşsun, şen ol atam!" diye karşılık verdi Asena. Konuşmayı, Asena'nın koluna çarpan kurşun böldü. Asena gülümsüyordu. Aldırmamıştı kurşuna. Babası, Asena'yı kolundan tutup duvarın arkasına çekti. Kurşun saplanmamıştı. Sıyırmıştı neyse ki. Tabancasını kaldırıp bağırdı "Sizi, çıktığınız yere sokmazsam, bana da kızımın düğününü görmek nasip olmasın!". Ardından sıkmaya başladı. Attığı kurşun, adeta adres soruyordu. Abisi de birliği ile beraber gelmişti. Karşılarındaki polisler, teslim olmuşlardı. Nihayet gelmişlerdi ablasının bulunduğu hücreye. Bilgehan'ın başında pis yüzlü bir polis vardı. Bilgehan da uyuyor gibiydi. Bayıltmışlardı anlaşılan. Polis, kalabalığı görünce ellerini kaldırıp silahını yere bıraktı. Bilgehan uyanır gibi oldu. Sandalyeye bağlıydı. Abisi ipleri çözüp, onun serbest kalmasını sağladı. Bilgehan ayağa kalkıp, "Silahını ver! Bu şerefsizleri tutmayın. Öldürün gitsinler, yaşamayı haketmiyorlar! Bi bok bildikleri de yok! Hepsi paranın kulu olmuşlar!" diye bağırdı. Sançar, belinden tabancasını çıkarıp, uzattı. Bilgehan tabancayı yerdeki iki ayaklı köpeğe doğrulttu. Tam tetiği çekecekti ki...

ARKADAŞLAR, BÖLÜMÜ GECİKTİRDİĞİM İÇİN ÖZÜR DİLERİM. HAKKINIZI HELAL EDİN. İYİ YA DA KÖTÜ, YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. ALLAH'A EMANET OLUN.

Yeniden Ergenekon : AsenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin