5.Bölüm

113 14 24
                                    

Merhaba canlar. Geldim gene bir bölümle karşınıza.Tabi size de bir haberim var karakterlerimin yarısını buldum arkadaşlar.Daha doğrusu sadece Asya'yı bulamadım. Bana bulmam için yardım eden Betül Aktürk'e Gizem Çakar'a ve Melike Yılmaz'a çok teşekkür ederim. Aslında bizim Facebook grubumuzda ithaf için yapılan bir etkinlikti. Her birimiz birer karakter buldu. Multi'ye koyacağım resmi. İnşallah karakterleri beğenirsiniz.

"Yaa üstüm hep böğürtlen oldu? Ben ne yapacağım şimdi. Allah'tan kıyafetim var yanımda yoksa rezil olurdum okula." Hala Umut'un üstündeydim ve söyleniyordum."Asya,üstümden kalksan da öyle söylenmeye devam etsen."dediğinde hemen üstünden kalkmıştım."Yani neden sana yardıma geldiysem ki ben? 'Çocuk bana yardım etti.Benim de bir yardımım dokunsun.'dedim ama yardıma ihtiyacı yokmuş beyfendinin. Bu arada sen nasıl beceriyorsun bunu?"şaşırmıştı."Neyi nasıl yapıyorum." Sesli bir şekilde puflamıştım. "Tamam küçükken anlarım kaybolmanı,her tarafının böğürtlen olmasını ama şimdi nereden baksan üniversiteye gideceksin ama hala çocuk gibisin. Her tarafın böğürtlen olmuş. Hem sen burayı nasıl buldun?"sözümü bitirdiğimde çok hızlı konuştuğumu fark etmiştim. Nefes nefese kalmıştım.Umut derin bir nefes alıp bıraktı.Bana 'Sende aynısı yap.' der gibi bakıyordu. Aynı işlemi ben de yaptığım da rahatladığımı hissetmiştim."Öncelikle buraya nasıl geldiğimi ben de bilmiyorum. Kamp alanının yerini şaşırdım.Kayboldum anlayacağın. Geri de dönmek istemedim direk yoluma devam ettim. Birden burası karşıma çıktı. Hem acıkmıştım hem de uzun zamandır böğürtlen yemiyorum diye girdim içeriye.Üstümün başımın hatta yüzümün böğürtlen olmasına gelirsek eğer anca zevki böyle çıkıyor böğürtlenin. Böğürtlenlerin arasına girince bir dalı koparayım derken diğer dala değiyorsun ve kıyafetin hep lekeli oluyor. Yüzüm ise bence böyle yemek daha eğlenceli."yüzüne bir gülücük kondurmuştu."Asıl eğlence şimdi başlıyor Umut bey. 'Kamptakilere de yolumu kaybettim sonra böğürtlen yemeye gittim.Ama böğürtleni böyle yemeyi daha çok sevdiğim için böyle yedim.' dersin ve bakarsın asıl eğlence nerede başlıyor."tedirgin bir bakış attı."Şimdiye herkes uyumuştur.Beni görmezler yani."bu tedirgin hali hoşuma gitmişti."Sen öyle düşünmeye devam et bakalım. Herkes seni arıyor.Kimsenin gözüne uyku girmedi senin sayende."gözlerini kocaman açmıştı."Ya şaka yapıyor olmalısın.Bak rezil olurum."kendimi zor tutuyordum."Neden ki...Çok eğlenceli ise öyle böğürtlen yemek,herkes böğürtlenin nasıl yenileceğini öğrenmeli bence."iyice modu düşmüştü."Ama o sence."omuz silktim."Hadi gidelim buradan.Hem buranın sahibi falan yok mu?"kendini biraz toplamıştı."Yok galiba baya bir baktım,bağırdım ama kimse çıkmadı." kafamla onayladım ve bahçeden çıktık.

"Teşekkür ederim."önde yürüdüğüm için duraksadım ve arkamı döndüm."İyilikler karşılık beklenmeden yapılır.Kalbinden yardım etmek istersen edersin.Eğer bir teşekkür beklersem o iyilik..."

"İyilik olarak sayılmaz."cümleyi o tamamlamıştı.Ben de 'Aynen öyle'dercesine kafamı sallamıştım.

'Dın dın dıdıdın dıdıdıdıydın'-Şimdi bu ne diyeceksiniz bana bir masal anlat baba şarkısının giriş bölümü dfgh-Telefonum çalınca pantolonumun cebinden çıkardım.

"Efendim"arayan beden eğitimi öğretmenimizdi.

"Asya.Geliyor musunuz kızım?"

"Geliyoruz hocam."

"İyi kaybolmayın da tekrar."

"Yok hocam kaybolursak haber veririm ben.Çünkü Umut'un öyle bir fikri yok. Telefon diye birşeyin icat edildiğinden haberi yok arkadaşın." Ona baya imalı bir bakış atmıştım. O da gözlerini devirmişti.-Ay pis ergen,pasaklı ergen- Telefonu kapatır kapatmaz"Ha ha ha çok komik. Biz de biliyoruz telefonla arama yapmayı ama bak bakalım yanımda telefon var mı? Çadır da unutmuşum. O yüzden kimseye haber veremedim. An-la-ta-bil-i-yor mu-yum?"Belki çok az pişmandım ama olsundu. "An-la-ta-bil-i-yor-sun.Ama hangi genç telefonu olmadan gezer ki?"sinirlenmişti."Bak bence sus. Çünkü hiç iyi olmayacak bu konuşmanın sonu."kaşlarımı çatmıştım."Ne sinirleniyorsun ya.Doğru olan bu.Sanki ben kaybolmuşum. Asıl benim sinirli olmam lazım.Seni ararken eğer ben bir hayvanla karşılaşsaydım.Vahşi bir hayvanla. Ne yapacaktım ben hıh ne?" sinirle soludu."Ya bir gün içinde tanıştık. Sen nasıl bana böyle hesap soruyorsun? Bana karışma tamam mı? Bu hayatta en sevmediğim şey hatalarımın yüzüme vurulması. Çünkü ben kendime özeleştiri yapmayı biliyorum ve hatalarımı buluyorum. Hiç kimse beni hatalarımdan dolayı küçük düşüremez. Beni tanıyan herkes bunu bilir. Yaptığım hatayı bir daha asla yapmam ben. Tabi sen beni tanımıyorsun.Tanısaydın emin ol bunu yapmazdın."Sadece bana farklı gelmiştin. Ama yine babam haklı çıktı.'Erkeklerle arkadaş olma' artık en büyük kuralım bu benim."Tanımama gerek var mı? YOK. Sadece kaybolan birisine yardım ettim ben. Seninle yakınlaşmak için değil,iyilik yapmak için aradım seni.Ama tebrik ediyorum seni.Erkeklere olan güvensizliğim de beni haklı çıkardığın için." elimdeki feneri eline tutturdum ve yanından ayrıldım.Telefonu elime alıp telefonun fenerini açtım.

"Gerizekalı ya cidden. Bir laf çarpıttım olay çıkardı hayvan. Ama gerçekden teşekkür ediyorum ona ben daha dersimi aldım. İlk defa bir erkek ile iki sohbet ettim bir güldüm. Ertesi güne kalmadan havalandı. Daha yok Asya. Akıllan şu sınavına çalış." Kamp ateşi gözükünce feneri kapadım.Hızlı hızlı yürümeye devam ettim. Beden eğitimi hocamız hemen yanıma geldi.'Umut nerede?' dercesine bana bakıyordu.Arkayı işaret ettim ve çadırıma doğru yürüdüm.

"Umut bu hal ne yavrum?"

"Hocam kusura bakmayın.Herkesi de telaşa düşürdüm. Yolumu kaybettim bir an.Sonra acıkınca böğürtlen bahçesine girip böğürtlen yedim."

"Herkes mi! Sadece ben ve Asya seni aramaya çıktık. Asya da nereden bulduysa seni. Ben gele dedim ancak gelmek için tutdurunca ben de kıramadım. Ama iyiki gelmiş yoksa seni ben bulamazdım.Neyse gel şurada elini yüzünü yıka.Sonra şu kıyafetlerini değiştir Ve direk çadırına gir."Çadırın içinden konuşmaları duyabiliyordum. Ama umrumda dahi değildi. Zaten onun yüzünden Simge'yi yalnız bırakmıştım. Canım yaa ağlamaktan gözleri şişmişti. Yanağına bir öpücük kondurdum ve uyku tulumumun içine girdim Sabah telefonun çalmasıyla uyanmıştım.

"ALO! Anne ne oldu?"

"Birşey yok kuzum. Yatıyor muydun? Ben erken kalkarsınız diye aramıştım."

"Daha kalkmamıştık. Ama olsun birşey olmaz. Ee nasılsınız?"

"Biz iyiyiz kuzum. Sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim.İşte öyle gezip duruyoruz."

"Tamam yavrum. Sen yat biraz daha.Öpüyorum seni."

"Bende anneciğim."Telefonu kapatmıştım ancak uykum kalmamıştı.Kafamı çevirdiğimde Simge'yi yatarken gördüm. Kaldırmaya kıyamadım.Çadırın fermuarını açıp dışarı çıktım. Kimsecikler yoktu.Ellerimi havaya kaldırıp gerinmeye başladım. Herkes yatıyordu. Saate baktığımda saat 07:00'dı. Çantamdan kulaklığımı alıp Yürümeye başladım.

"Ya bir seferde karışmamış ol.Ben en az yarım saat şu kulaklığı açmak zorunda mıyım? Ağhh bıktım vallaha." kendi kendime söylenirken bir ses duydum.

"Asya...Kimle konuşuyorsun sen?"Ses arkamdan geliyordu.Sese doğru döndüğümde şaşkın bir Oğuz bulmuştum.

"Günaydın."el salladım.

"Günaydın. Erkencisin,benim gibi spor mu yapacaksın yoksa?"

"Aslında spordan daha çok biraz yürümeye,müziğe,dinlenmeye ve huzur bulmaya ihtiyacım var.O yüzden spor biraz köşede dursun. Onu sonra da yaparız."

"Şey...Asya,Simge..."

"O konuyu bence bana açıklama."

"Peki."Arkamı dönüp müziğimi dinlemeye devam ettim. Yine o gölete gitmiştim.Çok ayrı bir havaya sahipti.Müzik dinlerken bir şey fark etmiştim...

Evet canlar bölüm sonu çok kısa biliyorum çünkü acilen yazdım ve anca yetiştirdim.hepinizi çok seviyorum. İthaf Gizem Çakar'ın.

Eğer grubumuza katılmak isterseniz;

MUTLULUK YAKINDA WATTPAD :* öPTÜM SİZİ BAY BAY.

    

MUTLULUK YAKINDA(Yepyeni içerikle düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin