Merhaba canlar. Bölümün geç gelmesi yüzünden özür dilerim. Bir kaç sebepten dolayı yazamadım bölümü.Okuyucu sayım az çok var. Ancak vote bırakmıyorsunuz ve ben bu sebepten dolayı üzülüyorum.Neyse lafı fazla uzatmayacağım. İyi okumalar.
Birkaç ot parçasını sinirimden koparmıştım. Benim terapim şuan buydu. Yani sadece Bir laf vurdum diye bana bağıramaz. Zaten telefon olayından önce bir çok kez azarlamıştım. Belki de orada patladı. Aklım hiçbir şekilde basmıyordu. Birini ne kadar çabuk tanırsan birde üstüne 'İyi biri' damgasını vurursan kaybetmen de o kadar çabuk oluyor. Üzülmüyorum açıkçası. Kimdi? Neydi? Sadece ufak bir cankurtaran. Oksijeni rahatça içime çektiğimde ferahlama gelmişti. Burası gerçekten de çok görkemli ve huzur vericiydi. Gölün başına uçurumdan aşağı inmek için bir yol vardı. Ayağa kalkıp telefonumu alıp oraya doğru yürümeye başladım. Aşağıya doğru bakınca birkaç takım elbise giymiş adam ve gözlüklü yaşlı denilemeyecek kadar genç genç denilemeyecek kadar yaşlı bir adam vardı. Aslında konuşmaları asla dinlemezdim ama bir his beni dinlemem için cesaretlendiriyordu.
"Yapmayın beyfendi. Bu göle ilaçlama yaparsanız içindeki canlılara ne olucak."
"Yapmalıyız. Bize böyle dendi."
"Ölücekler. Anlamıyor musunuz?"
"Elimizden geleni yapacağız, merek etmeyin."
"Size güvenmeli miyim bilmiyorum."Anladığım kadarıyla göle ilaçlama yapacaklardı.Aniden aşağıya inme isteği oluştu.
"Pardon! Kulak misafiri oldum ama bence bu gölü ilaçlamanız çok mantıksız."
"Hanımefendi bilmeden konuşmayın."
"Peki zamanınız var ise bana bu olayı kısaca anlatır mısınız?"
"Bizim bu gölü ilaçlamamız lazım. Yoksa içindeki canlılar zehirlene bilir. Suyun içindeki zararlı molekülleri öldürüp canlılara bir katkı sağlıyoruz. Ancak bu beyfendi suyun içindeki canlılara zarar vermemizden korkuyor."
"Pardon ben yanlış anladım. Beyfendiye ben açıklarım durumu iyi günler." Onaylarcasına kafalarını sallayıp gittiler.
"Merhaba ben Asya."
"Merhaba kızım.Bende Metin."
"Memnun oldum Metin amca.Sen yanlış anlamışsın Metin amca bu ilaçlamayı. Bu sudaki canlılara zarar vermek için değil aksine onların sağlıklı olması için yapılan bir ilaçlama."
"Kızım biliyorum. Bana da aynısını dediler ancak insan şüpheleniyor yinede."
"Merak etme. Eğer bir şey olursa bu balıklara mahkemeye veririz."
"Aa bak bu mantıklı. Ama kızım bir de şöyle bir şey var. Artık balıklar zarar görmüş daha neyi şikayet edeceğiz ki."
"Olur mu? Sadece burada yaşayan mı balık var. Başka yerlerdeki balıklar ne olacak?"
"Çok haklısın kızım. Benim cahilliğim yüzüme vurmuş affet."
"Olur mu öyle şey? Siz herkesten daha bilgilisiniz maşallah. Benimkiler ufak tefek bir bilgi birikintisi sadece."
"Aç mısın kızım?"Bu soruyu sorunca aç olduğum aklıma geldi. Yüzüme bir gülücük yerleştirip kafamı 'Evet' dercesine salladım.
"Hadi gel bakalım. Ben şuradaki kulübede oturuyorum. gidelim de benim hanım güzel bir kahvaltı hazırlasın bize."
"Emin olun başkası davet etse gitmezdim. Ama sizi çok sevdim. Bu yüzden red etmeyeceğim bu teklifinizi."
"Emin ol ben de seni çok sevdim kızım." Gölün yanında bir kulübe vardı. Önceden görmemiştim ancak çok güzeldi. Kapıyı tek seferde çalmamızda çok tatlış bir teyze vardı.
"Hanım bak sana birini getirdim."
"Kim bu Metin?"
"Şu göl olayında bana birçok şey anlattı. Ben onu sevdim o da beni. Dedim ki 'Benim hanım gene döktürmüştür.' aldım getirdim."
"Hoşgeldin kızım. Geçin içeri hadi."İçtenlikle söylemişti.Hissetmiştim.
"Hoşbulduk."İçeriye geçtiğimizde çok sıcak bir ortamla karşılaştım.Masaya baktığımda hani bir tabir vardır ya 'Bir kuş sütü eksik'diye hıh öyle işte. Bir kuş sütü eksikti.
"Otur kızım ne bekliyorsun." Metin amca sözünü bitirdikten sonra Bir yere gitti. Metin amcanın karısı masayı işaret edince oturdum.
"Ee ne işin var senin burada. Ne için buradasın."
"Bizim okulun kamp düzenlemesi vardı. Arkadaşım çok ısrar etti gelmem için. Bende onu kıramadım."
"Demek o sesler sizden geliyordu. Dün gece yatamadık sizin yüzünüzden." Dedi ve güldü.Mhçup olmuş bir ses ile "Pardon. Sizin burada olduğunuzu bilmiyorduk. Ormanlık alan diye biraz fazla ses yaptık."dedim. Bir kahkaha patlatınca bende güldüm. "Merak etme kuzum, Metin amcan da aldı beni döndürmeye başladı. Biz de sizinle eğlendik.O yüzden sıkıntı yok."dediğinde gerçekten mutlu olmuştum.Metin amcada gelince yemeğimizi yemeye başladık. "Ellerinize sağlık çok güzel olmuş. Ben kaçıyormuşum gibi duracağım ama mecbur gitmem lazım.Merak ederler beni. Gerçekten sizi çok sevdim. İnşallah bir daha görüşürüz."dedim ve çayımdan son yudumu aldım.
"Her zaman bekleriz kızım. Benim kızımda var ama şimdi burada değil keşke karşılaşsaydınız."
"Kısmet değilmiş.Siz hiç kalkmayın ben giderim."
"Peki kızım . Güle güle."Dışarıya çıkıp spor ayakkabımın bağcıklarını bağladım. Yukarı doğru çıkmaya başladığımda gölün güzelliğine tekrar baktım. Yukarıya çıkmamla Umut'u görmem bir oldu. Okulda karşıma çıkmayan çocuk şimdi her taraftan fışkırıyordu.Umursamadan yoluma devam edecekken bağırdı.
"Asya..."Durmamaya kararlıydım.Birden önümden çıkınca tedirginleyip kendimi geri attım. Tabiki yine beni kurtarmıştı. Ama zaten tehlikeye o atmıştı.
"Efendim."
"Nereden geliyorsun?"
"Aa sanane be. Sen bir bırak beni."
"'Nereden geliyorsun'dedim."
" Bak beni tanımıyorsun. Eğer tanısaydın bana hesap sormazdın. Kimseye nerede olduğumu söylemek zorunda değilim."Onun cümlesini kendime göre değiştirdiğimde beni bırakmıştı.Yoluma tam devam ederken " Bir daha bana bu kadar yaklaşma. Beni tanımayan veya Benim onu tanımadığım birisiyle bu kadar muhattap olmak istemiyorum."diye bağırmıştım.Asla kendimi ezdirmeyeceğime söz vermiştim kendime. Kamp alanına gittiğimde nerdeyse herkes kalkmıştı. Birden karşıma Simge çıktı ve otuz iki diş gülüyordu. Bu kızın duygu geçişini hiç anlamıyordum.
"Asya nerelerdesin? Sana anlatacaklarım var gel." Birden kolumdan çekiştirdi. Yine ne oldu acaba merak ediyordum.
"Asya Oğuzla konuştum."
"Nasıl yaa anlat hemen."
"Şimdi Ben su içmeye gittim baktım o da orada. Hiç heyecanlanmadım aslında. Çünkü olacak şeyi biliyordum.Birden gelip dedi ki 'Dün olan olayları unutalım.' sakin bir şekilde 'Ben unutmayacağım'dedim. Bil bakalım o ne dedi?"
"Ummm o da mı unutmayacakmış!"
"Evet ve geldi sarıldı yaa. Hemde sımsıkı."En son dediği şeyi duyunca şaşırmıştım.Çok tuhaf bir çiftti. Simgeyi hoca çağırınca gitmişti.Herkes kahvaltı için hazırlık yapıyordu.Ben de oturmuştum bir ağacın dibine. Ağacın öbür tarafından Umut'un sesi gelene kadar.
"Asya konuşabilir miyiz."
"Imm Hayır."
Bölüm sonu çiçekler. Farkındayım gene kısa ama nedense şu bölümleri yazarken sürekli bir olay yaşanıyor.Neyse bir sonraki bölüme artık uzun yazmak.Eğer bana ulaşmak istiyorsanız;
Facebook: Rabia Atmaca
İnstagram: rabia.atmacaa
Snapchat: rabia.atmacaa
Facebook grubumuza tüm okurlarımı bekliyorum.
Grubumuzun Adı:MUTLULUK YAKINDA WATTPAD
![](https://img.wattpad.com/cover/74646764-288-k81741.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTLULUK YAKINDA(Yepyeni içerikle düzenleniyor)
Teen FictionBabasını yeni kaybetmiş olan bir kız... Yaralarını en derine gömüp ayakta kalmaya çalışan lise son öğrencisi ASYA... Babası onu bıraktıktan sonra çocuksu ruhunu bir köşeye çekmiş olan Asya son dönemde hayatı değişince onu geri o köşeden çıkarıp yeni...