-3- Otobüs Faciası -3-

15 2 0
                                    

Beğenip yorum yapmayı unutmayınnn 😘

Biz bindiğimizde boş olan otobüs tıklım tıklım dolmuştu. Sonuna kadar kalkmamaya dirensekte en sonunda yaşlı bir çiftin binmesiyle çifte yer verdik. Ayağa kalkıp yaşlı amcaya yol vermek için geri çekildiğimde kafam birinin koluna deydi ama umursamadım. Sadece 1-2 adım ileri gittim.

Sonuçta otobüs doluydu. Ama hemen ardından burnuma tanıdık bir koku geldi. Kafamı çevirdiğimde Can olduğunu gördüm. Ben ona bakınca o da bana bakmıştı. Hemen kafamı Özene çevirip onu dürttüm ve gözlerimle Can'ı işaret ettim. Pis pis sırıtıp önüne dönmekle yetindi.

Durakta bir kaç yolcu inince rahatladım sanarken daha fazla insan bindi. Canla eskisi kadar uzak değildik. Ama yine de aramıza 1 insan girecek kadar boşluk vardı.

2 durak sonra otobüs tamamen dolmuştu ve aramızda insan da yoktu. Ben sürekli aşağıya bakmaya çalışıyor arada boynum ağrıdıkça tavana bakıp bakışlarımı geri indiriyordum. Ve her seferinde ona baktığımı zannedip o da bana bakıyordu.

Yine boynum ağrıdığı için kafamı kaldırdım ve oda yine bana baktı. Tam o sırada Özen 'ay daraldım' diyerek amcanın birini iteledi. Doğal olarak amca da beni iteledi. Refleks olarak arkama bakmaya çalışıp başarısız olunca kafamı Can'a geri çevirdim.

Ama kesinlikle beklediğim şey bu değildi. Hala bana bakıyordu. Gözleri gözlerimle dudaklarım arasında dolaşırken bende aynısını yapıyordum. Şuan çok yakın duruyorduk. Dudaklarımızın değmesi otobüsün ani bir fren yapmasına bakıyordu.

Ani olmasa da fren yapan otobüs (yüzünden mi desem sayesinde mi bilemedim) dudaklarımız saliselik bir şekilde birbirine değdi. Kalbim ağzımda atıyordu. Ne yapacağımı bilemez bir halde bir şey olmasını umut ediyordum.

"İnelim mi?" Diye sordu. Ve ben sadece "hı?, neden?" diyebildim. Hiç birşey anlamamıştım neden inmek istiyordu? "İnelim mi diyorum okula geldik" dediği şeyle kendime geldim "ha..evet..okul. İnelim tabi" arkamı döndüğüm gibi Özenin koluna girip koşar adımlarla sınıfa girdim.

"Aaahhhh. Utancımdan ölüyorum. Hangisi daha utanç vericiydi acaba neden diye sormam mı? Yoksa nedenini fark ettiğim anda verdiğim cevap mı? Beni şuraya göm Özen ya. Kantine bile gidecek halim yok şuan."

Özen dayanamayıp büyük bir kahkaha attı. "Çocuğu ayak üstü öptün daha ne istiyorsun" dedi. Tam o sırada bizimkiler içeri girmişti ki hepsi yanımıza üşüşüp bir sürü soru sormaya başladılar. 'kimi öptün?' 'nerde öptün?' 'nasıl oldu?' 'Yoksa Can'la mııı?'

"Aaayy daha olayın etkisini atamadım üstümden bir de siz gelmeyin üstüme ya aaa. Hadi kantine gidelim. Ama soru sormayın tostumu beklerken anlatıcam tamam mı?" Diye sorduğumda herkes onaylamıştı. (Tabi konu benim aşk hayatım olunca kantine inmek sıkıntı olmuyordu. Dedikodu ve kaostan besleniyorlar çünkü 😂)

Kantinde her zamanki yerimize oturduktan sonra Can'ın etrafta olmadığını garantileyip masaya eğilerek her şeyi anlattım. Herkes heyecanlı bir şekilde dinlerken Elif fısıltıyla "hşş geldi geldi" dedi. Ben kantin girişine baktığım sırada etrafa bakındığını gördüm.

Gözleri benimle buluştuğunda içim umutla doldu. Ama hemen sonra çaprazımdaki masada oturan arkadaşlarına el sallayıp yanlarına gitti. Anında suratım düştü ve bunu fark ettiğine yemin edebilirdim. Yine tam karşımda oturuyordu. Ama bu sefer bi farklılık vardı. Bakışları sürekli bana kayıyor ve arkadaşlarının anlattığı şeylere pek dikkat etmiyordu.

İşte o zaman acaba dedim içimden. Acaba bu sefer bir şey olabilir mi?

İmkansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin